Ressam Burhan Kum: Resim, zamana müdahale eder
Ressam Burhan Kum, Göz Kararı isimli yeni sergisini anlattı.
Burhan Kum (Fotoğraf: İsmail Afacan / Evrensel)
İsmail AFACAN
İstanbul
Göz Kararı, Ressam Burhan Kum’un yeni sergisinin ismi… Öktem Aykut Galeride sanatseverlerle buluşan sergi güncel politik gelişmelere odaklanıyor. Devletin ötekileştirdiği Kürtleri, kadınları ve LGBT bireyleri tuvale yansıtan Kum; QR kodlar aracılıyla izleyenlere disiplinler arası interaktif bir deneyim sunuyor. Yeni sergisini anlatan Kum “Resim her zaman yaşadığı çağın tanığıdır. Bundan öte müdahildir. Resim, yaşadığı zamana müdahale eden bir sanat dalı olmuştur” diyor.
Göz Kararı sergisi nasıl ortaya çıktı?
Genellikle bu tür sergiler yapıyorum ama Göz Kararı sergisi son zamanlarda ülkede yaşananların resimle tercüme edilmesi niyetiyle ortaya çıktı. Çünkü bize söylenenlerin yarısı yalan, yarısı da gereksiz bir enformasyondan oluşuyor. Ben de bunu QR kodlarla anlatmaya çalıştım.
SERGİDEKİ QR KODLAR
İnteraktif bir boyutu da var. Bunu nasıl kurguladınız?
Resimlerimde kullandığım el işaretlerini insanların anlamakta zorlandığını fark ettim. Bunu anlatmanın başka bir yolu olmalı diye düşünürken tesadüfen bir restoranda menüye QR kod okutularak ulaşılabildiğini görünce bu kodun bir iletişim aracı olduğunu fark ettim. Bunu kullanmaya karar verdim. QR kod aracılığıyla özellikle yeni kuşağın resimlerle iletişim kurma olanağını fark ettim. Sergideki resimlerime QR kodlar koydum. QR kodlar cep telefonuyla okutulduğu zaman hem bilgiye ulaşılıyor hem de farklı sanat dallarını birlikte değerlendirme olanağı sunuyor.
Sergideki birçok tabloda işaret diliyle karşılaşıyoruz. İşaret dilini tercih etmenizde nedenler nelerdi?
Bunun en basit nedeni resmin bir işaret dili olması... Aslında biz imgeler, işaretler ve semboller aracılığıyla bilgi aktarıyoruz. Ta mağara resimlerinin başlangıcına döndüğümüz zaman insanların işaretlerle iletişim kurduğunu görürüz. Resim sanatının böyle bir işlevi olduğu için işaret dilini resimlerime kombine ettim.
"RESİM HER ZAMAN YAŞADIĞI ÇAĞIN TANIĞIDIR"
Resimlerinizde güncel teknolojik araçlardan imgeler yaratıyorsunuz…
Resim her zaman yaşadığı çağın tanığıdır. Bundan öte müdahildir. Resim, yaşadığı zamana müdahale eden bir sanat dalı olmuştur. Örneğin fotoğraf ortaya çıktığı zaman “Artık resmin bir işlevi kalmadı” dendi. Fakat resim fotoğraftan yararlandı ve kendini zenginleştirdi. Mesela soyut resim, fotoğrafa bir tepki olarak doğdu. Yani resim bu gibi teknolojileri kullanmada çok mahir bir sanat dalıdır. Güncel teknolojileri resme aktarmam aslında sanat tarihinde benden önceki ustaların yaptığından farklı bir şey değil. Biz bunu yapmak zorundayız. Çünkü günümüzdeki insanlarla iletişim kurmak istiyorsak o insanların kullandığı iletişim dilini resme aktarmak zorundayız. Daha önce resimle bağ kuramamış birçok gencin bu sayede resimle bağ kurduğunu gördüm. Bu da benim yaptığım işin doğru olduğunu gösteriyor.
Bu yöntemi sizin dışınızda tercih eden sanatçılar var mı?
Galiba resimdeki bilgiyi QR koduyla interaktif olarak enformasyona dönüştüren ilk benim. Bu konuda çok bilgili olan, hatta yurt dışında birçok sergi görmüş insanlar da söyledi. Çok ilginç karşılandı.
Resimlerinizde çizgi roman tekniğinden yararlanıyorsunuz… Buna dair neler söylersiniz?
Çizgi romanı ve resim çalışmalarımı birbirinden bağımsız görmüyorum. Hatta tam tersi ikisi birbirini besliyor. Tek bir disiplinde çalıştığınızda o disiplinin sunduğu olanaklar kısıtlı oluyor. Farklı disiplinleri birlikte kullandığınızda anlatım olanakları genişliyor.
"MİZAH, ÇALIŞMALARIMIN OLMAZSA OLMAZ PARÇASI"
Bazı tablolarınızda pandemi dönemine dair göndermeler vardı. Özellikle evden çalışma sistemine eleştiriler yöneltiyorsunuz… Mizahi bir anlatımla…
Mizah, çalışmalarımın olmazsa olmaz parçası. Çünkü ben karikatürden geldim ve mizahın en etkili eleştiri araçlarından biri olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deki en büyük politik eleştiriler mizah aracılığıyla yapılmıştır.
Bu pandemi zamanında evden çalışmanın çok olumlu karşılandığını gördüm. İnsanlar “Oh, ne güzel… İşe gitmek zorunda değiliz. Evden çalışacağız hem de. Kendimize daha çok zaman ayıracağız” dediler. Fakat burjuvazi böyle düşünmez. Kendimize ait olan, mahrem anlarımızda bile sermayenin zamanımızı kontrol eder hale geldiğini gördük. Şimdi herkes “Ofise gidelim, beşte çıkalım ve bir daha kimse bizi aramasın” diyor.
"BENİM RESİMLERİM ZAMANIN AYNASI DEĞİL"
Resimlerinizde politik mesajlar oldukça fazla… Güncel gelişmeler, 12 Eylül, Kürtler, LGBT… Resimleriniz yaparken politikadan nasıl besleniyorsunuz?
Güncel politikayla ilgileniyorum. Benim öyle atölyeme çekileyim, kendi kafama göre resimler yapayım diye bir hayalim yok. Bunun doğru ve gerçekçi olduğuna inanmıyorum. Güncel politikayı izliyorum fakat şuna da dikkat etmeye çalışıyorum. Yaptığım resmin gündem değiştiğinde anlamını yitirmemesi için onu evrensel bir dil içinde ifade ediyorum. Benim resimlerim zamanın aynası değil; zamana müdahale ediyor ve geleceğe mesaj bırakıyor.
"TUVAL RESMİ; POLİTİK BİR MÜCADELENİN MERKEZLERİNDENDİR"
Bir tablonuzda “Yaşasın tuval resmi” yazıyor. Bu sloganla güncel sanata vermek istediğiniz mesaj nedir?
Çünkü tuval resminin çok güç kaybettiği bir dönem. 20 yıl önce bu tabloyu yaptığımda bienallerde video, fotoğraf, enstalasyon gibi sanatlar destekleniyordu. Tuval resminin arkaik, geçmişe ait bir şey olduğu söyleniyordu. Bu tabloyla tuval resmi; politik bir mücadelenin merkezlerindendir ve tuval resmi aracılığıyla kavramsal mücadele yapılabilir mesajı verdim. QR kod aracılığıyla resimlere, imgelere, hikayeye ulaşabiliyorsunuz. Tuval resminin hâlâ zamanın koşullarına cevap verdiğini söyleyen bir tavır içindeyim.