EÜ Hastanesinde TİS süreci başladı: Anlaşma sağlanmazsa meydanlar bizim
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde 1831 işçiyi kapsayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri başladı.
![EÜ Hastanesinde TİS süreci başladı: Anlaşma sağlanmazsa meydanlar bizim](https://www.evrensel.net/upload/dosya/223240.jpg)
Fotoğraf:Evrensel
Nuray ÖZTÜRK
İzmir
Sağlık-İş İzmir Şubesinin örgütlü olduğu Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde 1831 işçiyi kapsayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri başladı. EÜ Hastanesi yönetimi bu dönem TİS görüşmelerini sürdürmek üzere Türkiye Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikasına (TÜHİS) yetki verdi. Geçtiğimiz hafta iki işyeri temsilcisinin de katılımıyla gerçekleştirilen ilk oturumda idari maddeler konuşuldu. Sözleşme yetkisinin TÜHİS’e devredilmesine tepki gösteren işçiler, sözleşmede meslek tanımları, risk primlerinin ayrıştırılması ve şua izinlerinin olmazsa olmazları olduğunu söyledi. İşçiler, “TÜHİS’le anlaşamazsak meydanlar bizim” dedi. Öte yandan taban ücretlerin artması, kamu çerçeve protokolü zammı ve enflasyon farkı da işçilerin talepleri arasında.
İŞÇİLERE FORM DAĞITILDI
İşyeri temsilcilerinden Nazım Özkan, mevcut toplu sözleşmenin üzerine yeni talepler ekleyerek taslağı hazırladıklarını belirterek, 1831 işçinin tamamına form dağıtıldığını, her işçinin taleplerinin tek tek toplandığını anlattı.
Mevcut TİS taslağındaki hiçbir maddeyi pazarlık konusu yapmayacaklarını söyleyen Özkan, “1100 geri dönüş oldu. Bu formlarda en çok hangi istekler dile getirilmiş tek tek not ettik. Hiçbir maddeden vazgeçmeden hangisi işçiye en çok yarar sağlıyorsa hep birlikte mevcut toplu sözleşmeye ek yaptık” dedi.
Eski sözleşmede tüm işçilerin risk priminin aynı olduğunu söyleyen Özkan, “Enfekte atık biriminde çalışan işçinin riski ile bilgi işlemde çalışanın riski aynı değil. Ameliyathanede çalışan arkadaşımızın riski ile veri kayıtta çalışan arkadaşımızın da aynı değil. Bu primlerin birbirinden ayrı şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Bunların hepsini birbirinden ayırdık şimdi” diye konuştu.
İşyeri Temsilcisi Ahmet Kızıl da risk paralarının geçtiğimiz dönem 4 ay ödenmediğini hatırlatarak, “Mahkemeye verdik, ara bulucu üzerinden toplu olarak bize ödemek zorunda kaldılar. Pandemi döneminde dekanlıktakilerin hepsi kovid oldu. Şu hastane bahçesinden giren tüm personel belli bir risk altında. Sadece risk oranları farklı” diye konuştu.
"MESLEK KODLARI OLMAZSA OLMAZ"
Bir önceki TİS’te meslek tanımları olmasına rağmen hastane yönetiminin hâlâ taşerondan kalma alışkanlığını devam ettirmek istediğini söyleyen Nazım Özkan, “Asıl iş koduyla çalışan sayısı 300’ü geçmiyor. Burada mağdur edilen binlerce insan var. Çünkü asıl iş koduyla çalıştırıldığında yararlanacağı haklar başka, temizlik personeli olarak çalıştırıldığında yararlanacağı haklar başka. Görev tanımı ibaresi netleştiği, temizlik personeli destek personelle birbirinden ayrıldığı zaman hasta bakıcıya temizlik, temizlikçiye hasta bakıcılık yaptıramayacak, veri kaydındakini temizliğe çekemeyecek. Burada aslında kurumu da koruyan bir şeyin peşindeyiz biz. Ama kurum yönetimi işçiyi istediği an istediği yerde çalıştırma özgürlüğünden vazgeçmek istemiyor” dedi.
ŞUA İZİNLERİ KIRMIZI ÇİZGİ!
Meslek kodlarından sonra ikinci önceliklerinin şua izinleri olduğunu söyleyen İşyeri Temsilcisi Serdar Mercanoğlu da “Memur kadrosunda olanın şua izni var, işçi kadrosunda olanların yok. Onun sağlığı için tehlikeliyse bizim de tehlikeli. Bu hem insan haklarına aykırı hem iş barışını bozuyor” diye konuştu. 20 yıldır Ege Üniversitesinde çalıştığını söyleyen
Temsilci İrfan Uluç da hastanede işçi memur ayrımı yapıldığını söyleyerek, “Bir memurun şua izni var, aynı birimde çalışan işçi arkadaşımın şua izni yok. Oysa risk aynı” dedi. Kadın işçiler için de özel maddeler eklediklerini ifade eden temsilciler, regl iznini bu yıl ilk defa taslağa eklediklerini söyledi.
"SÜRGÜNLE CEZALANDIRILIYORUZ"
Bilgi işlem servisinde çalışan Hasan Gülmez ise sıkıntıları dile getirdiklerinde hep farklı birimlere sürüldüklerini ifade etti. Temsilci ve öne çıkan işçilerin sürgünle cezalandırıldığını kaydeden Gülmez, “Yasal zeminde görevlendirme kağıtlarıyla yaptıkları için ne kadar karşı koysak da çözüm bulamıyoruz. Yani işçi herhangi bir haksızlığa karşı çıktığı zaman tutanak tutulamıyor, ceza verilemiyor, disiplin kuruluna sevk edilemiyor. Çünkü işçi haklı ve sözleşmemiz koruyor bizi. Fakat bazı kurum yöneticileri ‘Birim değişikliğini uygun gördük’ diyor ve geçiyor. Bu yüzden meslek tanımları bizim için çok önemli” dedi.
Fotoğraf:Evrensel
GÖRÜŞMENİN TÜHİS’LE YAPILMASINA TEPKİ
Hastane yönetiminin sözleşme yetkisini TÜHİS’e devretmesini değerlendiren Temsilci İrfan Uluç, şunları söyledi: “TÜHİS’teki adam benim burada ne yaptığımı bilmiyor ama sen burada başhekimsin, müdürsün, müdür yardımcısısın, hangi şartlarda nasıl çalıştığımı biliyorsun, sizin bizimle oturup pazarlık yapmanız gerekir. TÜHİS dediğiniz Ankara’daki üç beş tane iş adamına bağlı bir kurum. İster kabul et ister kabul etme der geçer. Bu bir dayatmadır, bunu kabul etmeyeceğiz. Lafa gelince biz bir ekibiz ama diğer tarafa döndüğünde sen işçisin ben memurum tavrı çok baskın. Biz çok zorluklar çektik, burada beş sene boyunca 4+4’e mahkum olan bir işçi var ve hâlâ hak ettiğimiz ücreti almadığımızı düşünüyoruz. Yatan maaş 7 bin lira. Adam akşama kadar enfekte taşıyor, hastanenin en tehlikeli işini yapıyor 7 bin liraya mahkum ediliyor.”
Taleplerine karşı çıkılacağını bildiklerini söyleyen Uluç, “Kabul etmezlerse kendileri bilir, biz hazırız hastane bahçesindeyiz” dedi.
"ANLAŞAMAZSAK MÜCADELEMİZ SÜRECEK"
“Bu yaptıkları etik değil. İşçi ile birebir pazarlık yapmak zorundasın, ben buranın işçisiyim. Ben TÜHİS’e neden gidiyorum asıl işi yaptıran buradayken” diyen Nazım Özkan, talepleri için sahada mücadele edeceklerini söyledi.
Ahmet Kızıl da “TÜHİS’e senede milyarlar ödeyeceklerine işçiye ödesinler. 2 yıl para ödedin 1 trilyon 300 milyar yapıyor. Üstüne 5 trilyon daha koyup işçiye dağıtsaydın” dedi.
"ÖRGÜTLÜ OLMAYI ÖĞRENDİK"
Bir önceki sözleşme döneminde deneyimsiz olduklarını ve bazı haklarını kullanamadıklarını söyleyen Ahmet Kızıl, “Mesela Ege Üniversitesi kılık kıyafet konusunda sınıfta kaldı. TİS maddelerine uyulmadığını defalarca dile getirdik. Söz aldık ama buna rağmen sözleşme bitti, kıyafet yardımı yapılmadı. Bu taslakta bütün personel arkadaşların yazlık ve kışlık olmak üzere kılık kıyafet parası koyduk” dedi.
Bu süreçte örgütlü olmayı öğrendiklerini ifade eden Kızıl, “Geçmişten aldığımız tecrübelere dayanarak sadece ekonomik maddi haklar temelinde bir çalışma yapmıyoruz. Örgütlü davranmayı geliştirmek üzere bir çalışma yürütüyoruz. Beraber hareket edersek biz rektörden güçlüyüz, artık bunu biliyoruz” şeklinde konuştu. İrfan Uluç da “6 temsilci hiçbir şey yapamaz, biz burada 2 bin kişiyiz. Birlik olursak alamayacağız şey yok” diye konuştu.
"VERGİDE ADALET İSTİYORUZ"
Tek gündemlerinin sözleşme olmadığını belirten Nazım Özkan, vergi dilimi ve EYT nedeniyle yaşanacak zorunlu emeklilik uygulamasına değindi. “Bizim en büyük dertlerimizden biri vergi dilimi. Bekar bir işçinin maaşı, 8 bin 890 TL fakat vergi diliminden dolayı biz bunu 7 bin 260 lira olarak alıyoruz” diyen Özkan, vergide adalet taleplerini yineledi.
EYT yasasıyla çok sayıda işçinin mağdur olacağını söyleyen Özkan, şunları kaydetti: “EYT ile zorunlu emeklilik çıkarsa KHK ile geçtiğimiz için 50-51-52 yaşında emekli olacak arkadaşlarımız var. Emekli maaşının durumu ortada. Aynı işi yapan memur 65’ine kadar çalışıyor. Biz de soruyoruz 65 yaşındaki memurdan alıp da 65 yaşındaki işçiden alamayacağın verim nedir? 51 yaşında çocuğu 20-21 yaşında, paraya ihtiyacı var. Düğünü olacak, evlenecek ev kuracak sen bu adamı 4-5 bin liraya mahkum ediyorsun. Zorunlu emeklilik KHK ile bizim boynumuza bir ilmek gibi geçirildi. Türkiye koşullarında bu emekli aylıklarıyla yaşamak imkansız. Şu anda EYT çıkarsa bizim kurumumuzda 500-600 tane arkadaşımız emekli olacak. Bunların hepsi kalifiye personel.”
Evrensel'i Takip Et