Robotlar işimizi elimizden alacak mı?
Arif Koşar, sanayide ve teknolojide ne kadar büyük gelişmeler olsa da insan unsuru olmadan kapitalizmin ayakta kalamayacağına vurgu yapıyor.
Fotoğraf: Evrensel
Ali İhsan GEZER
Son yıllarda bilimsel araştırmalar yaparak, bu çalışmalarını kitap haline getiren genç yazarımız Arif Koşar, “Robotlar İşimizi Elimizden Alacak Mı?” isimli yeni bir kitap yayımlamış bulunmaktadır. Yaşama ve olaylara Marksist bir duruş yerinden bakan Koşar, bu çalışmasında, dünyada giderek yaygınlaşmakta olan otomasyon sisteminin toplumu hangi açılardan tehdit ettiğine değinerek; sanayide ve teknolojide ne kadar büyük gelişmeler olsa da insan unsuru olmadan kapitalizmin ayakta kalamayacağına vurgu yapmaktadır. Zaten otomasyon, hizmet, inşaat, tarım gibi sektörlerde uygulanamamaktadır. Dolayısıyla yaşamın tüm alanlarında otomasyona geçmek mümkün olmayacaktır. Öte yandan, otomasyon sayesinde ortaya çıkan devasa büyüklükteki üretimin ortaya çıkardığı ürünlerin satılabileceği pazar sorunu çözülememektedir.
Kapitalist toplumda, Marx’ın yüz elli yıl önce bir öngörü olarak söylediği kutuplaşma hızla yaşanmaktadır. Bugün Elon Musk, Jeff Bezos, Bill Gates, Rockfeller gibi bir avuç tekelci sermaye sahibinin elinde tüm dünyayı etkileyecek ölçekte güç birikmiş bulunmaktadır. Kapitalist sistemde üretim araçlarının özel mülkiyette olması, tüm toplumun yararına olabilecek otomasyon sistemini, toplumun ilerlemesinin önünde duran bir engel haline getirmektedir. İşte tüm dünyayı tehdit eden büyük çelişme de bu noktada düğümlenmektedir. Dünyanın çok büyük değerleri bir avuç insanın elinde toplanmışken; diğer yanda sayıları milyarları bulan bir işsizler ve aç insanlar ordusu birikmektedir.
Bu düğüm nasıl çözülecektir? Sermaye sahipleri özel mülkiyetlerinden asla vaz geçmeyeceklerine göre, işsizler ve açlar ordusu önünde sonunda bu düzeni yıkıp geçecektir. Yaşanan sıkıntılar, geberen kapitalizmin can çekişme alametleridir. Ömrünü tamamlamakta olan kapitalist sistem sahipleri hırçınlaşıp, tüm dünyada baskıcı politikalara, savaş kışkırtıcılığına yöneltmektedir. Bu tablo, aynı zamanda gelmekte olan yeni toplumsal düzenin, sosyalizmin doğum sancıları olarak da anlaşılmalıdır. Yaşananlardan korkması gereken, emekçiler değil, sermaye sahipleridir. Emekçilerin kaybedecekleri fazla bir şeyleri yoktur. Oysa sermaye sahipleri cennetlerini kaybedeceklerdir…
Arif Koşar’ı yürekten kutluyorum. Emeğine ve beynine sağlık diyorum. Yoğun emek harcayarak, yüzlerce kaynağı inceleyerek çok sayıda veri toplayıp bir araya getirmiş ve giderek güncelleşip, kapıya dayanacak olan bir soruna parmak basmıştır. Devrim ve sosyalizm diye bir derdi olan tüm aklı başında insanların bu kitabı mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.