03 Aralık 2022 04:17

İşçi duraklarında asgari ücret sohbeti: 60 yaşındayım, hâlâ kiradayım

Kayseri’de çeşitli iş kollarında çalışan işçilerin derdi ortak. Bir işçi “60 yaşındayım hâlâ kiradayım” derken, başkası “Geçinemiyorum, borcu borçla kapatıyorum” diyor.

Fotoğraf:Evrensel

Paylaş

Ahmet AKARSU
EMEP Kayseri İl Başkanı

Gün henüz aydınlanmamış, uykulu gözlerle işçiler yol boyu dizilmiş; işyerine gitmek üzere servis bekliyor. Kiminin elinde çay, kiminde tütün, kiminde bir simit ya da ekmek parçası... Kayseri’de yüzlerce işçinin servis beklediği duraklara “En az yoksulluk sınırında bir asgari ücret için birleşelim” başlıklı Emek Partisi (EMEP) imzalı el ilanlarıyla gidiyoruz.

“Asgari ücret görüşmeleri başlıyor” diye söze giriyoruz. Bir yandan bildirilerimizi dağıtıyor bir yandan da sohbet etmeye çalışıyoruz. İşçilerin ilk söylediği “Aman asgari ücrete zam gelmesin, her şeye zam geliyor” oluyor. Kayserili işçilere asgari ücret beklentilerini soruyoruz. TV’lerde konuşulan rakamlar işçilerin dilinde dönüp dolaşıyor. “8 bin ancak yaparlar” düşüncesi yaygın görüş olarak karşımıza çıkıyor.

"BUNLARIN GİTMESİ LAZIM"

“Yoksulluk sınırı 25 binin üzerine çıktı” diyoruz, “Vermezler abi vermezler. 25 bin, öyle mi? Vermezler” diyor bir grup işçiden kısa boylu olanı. Cevabı bizden önce 60 yaşında olduğunu söyleyen metal işçisi veriyor: “Niye işçiler yoksul mu olsun?​” diye soruyor ve ekliyor: “60 yaşına geldim hâlâ çalışıyorum. Ne biriktirdin dersen hiçbir şeyim yok. Halimiz perişan, perişan, perişan... Bakın ben bu yaşıma geldim, hâlâ kirada oturuyorum. Asgari ücretle nasıl ev sahibi olacağım? Açım ben aç. Bir koli yumurtanın, bir kilo domatesin, ekmeğin, evde yaktığım doğal gazın fiyatından haberleri var mı? Onların verdiği paraya tamah mı edelim?​”

“Ne yapmak lazım?​” diye soruyoruz bu kez. Sessiz kalan bir işçi söze atlıyor: “Bunların (AKP’nin) gitmesi lazım.” Benzer cümleleri farklı iş kollarında çalışan işçilerden de duyuyoruz. İşçilerin, AKP’nin gitmesini daha açık söylediğini fark etmek zor olmuyor.

"ENFLASYON DÜŞÜRÜLSÜN, ALIM GÜCÜ ARTSIN"

Metal iş kolunda çalıştığını söyleyen bir işçi, “Asgari ücreti yoksulluk sınırına hiç çekerler mi?​” diye soruyor ve kızarak giriyor söze: “Mecliste 600 vekil var. Hangisi işçi? İşçi olmayan işçinin halinden anlamaz. Asgari ücret görüşmelerinde sendikalar işverenleri düşünüyor bence. Görüşmeler yapılıyor ve bitiyor. Mecliste işçinin derdinden anlayan bir parti de göremiyorum.”

Servisler duraklarda uzun kuyruklar oluşturuyor. İşçi sayısı çeyrek saat içerisinde yoğunlaşıyor. Gün yeni yeni aydınlanıyor. Servisi gelen işçi, fabrikanın yolunu tutuyor. Kısa kısa da olsa sohbet etmeyi sürdürüyoruz. Sarkık bıyıklı bir işçinin yanına yaklaşıyoruz. Sohbet esnasında, karşıdan gelen vardiya arkadaşını göstererek “Daha dün konuştuk beraber, marketin fiyatlarını” diyor. Mobilya fabrikasında çalıştığını söyleyen işçi, enflasyona değiniyor. “Asgari ücret artsın artmasına da enflasyon da düşürülsün” ifadelerini kullanıyor. Vardiya arkadaşı, kafasıyla onaylıyor.

"BİZ DE MEYDANLARA ÇIKMALIYIZ"

“İşçiyi önemseyen mi var arkadaş” diye sesleniyor az ilerideki döküm işçisi. Başından geçen bir iş kazasını anlatıyor: “İşyerinde ayağıma bir parça düştü. Ayakkabı korumadı, ayağım alçıya alındı. Bir ay rapor aldım, işe gidemedim. Borcuma borç eklendi. Borçlarımın bitmesi için sizin dediğiniz maaşın verilmesi gerekiyor” diye konuştu. İşçiler, irili ufaklı işten atmaların yaşandığına, asgari ücret belirlenmesi sonrasında işten atmaların artacağına işaret ediyor.

Yataş fabrikasında çalışan genç bir işçi, “Bizim ülkemizde korku var. Elin ülkelerinde en ufak şeyde herkes meydana çıkıyor. Bizde o yok işte. Biz de meydanlara çıkmalıyız. İşten atarlar düşüncesiyle bir yere varamayız. Kış aylarında banka promosyonlarını almış olsaydık mesela ne güzel olurdu. Rahat ederdik. Onu bile vermiyorlar” ifadelerini kullandı.

EN AZ YOKSULLUK SINIRINDA BİR ASGARİ ÜCRET

Kayserili işçilerin asgari ücrete, ekonomideki gelişmelere, memleketin haline dair söylediği çokça şeyden söz edebiliriz. Yukarıda yansıtmaya çalıştığımız görüşler işçilerin yaklaşımı ve eğilimi bakımından önemli yer tutuyor. “En az yoksulluk sınırında bir asgari ücret” talebi henüz inandırıcı gelmese de, insanca bir yaşam mücadelesinin ilerletilmesi ve talebin yaygınlaştırılması bakımından önemli olduğunu düşünüyoruz.

Türk-İş açlık sınırını 7 bin 785 TL, yoksulluk sınırını dört kişilik bir aile için 25 bin 365 TL, bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyetini 10 bin 170 TL olarak açıkladı. Ama Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmelerinde kendi açıkladıkları yoksulluk sınırını dikkate almıyor. Bu çelişki değil midir? Açıkladığı rakamları sadece veri olarak söyleyip, açlık sınırında ya da açlık sınırının altında sefalet ücretine imza atıyorlar. Sözde mücadele eden tarafta gözüküyor, sermayenin ekmeğine yağ sürüyorlar. Asgari ücreti, bir avuç patron değil, milyonlarca işçi belirlemelidir. Bu tutumu değiştirecek olan güç, işçi sınıfı ve emekçilerin birleşik mücadelesidir.

ÖNCEKİ HABER

İstanbul Kitap Fuarı başladı

SONRAKİ HABER

DİB’den savaşa karşı hayat konferansı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa