Birilerinin çıkarına niye destek vereyim?
"Vatan-millet Sakarya edebiyatıyla durumu geçiştirmeye çalışıyorlar. Ben ülkem için savaşırım ancak haklı yere… Diğer türlüsü birilerinin çıkarına destek çıkmaksa kimse kusura bakmasın."

Fotoğraf: MA
İLGİLİ HABERLER

Sincan'da işçilerle olası operasyonu konuştuk: Destek de sorgu da var, oya dönüştüren ise yok
Metal işçisi
Ankara
Merhabalar, ben Sincan OSB’de metal fabrikasında çalışan genç bir işçiyim. Üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre işsizlik gerçeği ile baş başa kaldım. İş beğenmiyorlar, işsizlik yok söylemlerinden sıkıldığım ve yaşamak için çalışmak zorunda olmamdan dolayı gözümü okuduğum bölümle alakalı olmayan bir sektörde çalışıyorken açtım. 25 yıllık yaşamımda tıpkı herkes gibi çok fazla seçim süreci gördüm, pandemi gördüm, darbe girişimi gördüm, ekonomik kriz gördüm… Kısacası birçok genç gibi bu genç yaşıma rağmen hayatıma çok fazla şey sığdırdım.
Bizim ülkemizde seçim süreçleri dünyadakinden farklı gelişiyor. Dünyada genellikle seçim süreçleri başlayınca mitingler oluyor, seçim kampanyaları başlıyor, posterler asılıyor vs. Ancak Türkiye’de durum biraz faklı; seçimin yaklaştığını meydanlarda bombaların patlamasından, sınır hattında harekatların başlamasından anlıyoruz. Yakın zamanda İstiklal Caddesi’nde bomba patladı, sonrasında ülkece sınır hattını derinleştirmeye gittik. Alın size seçim geliyor, oy lazım sinyalleri. Seçime doğru giderken ülkede bir korku iklimi oluşuyor. İnsanların bir araya gelmesi kalabalıklara karışmasının önüne geçiliyor çünkü bombalar patlarmış, kalabalıktan uzak durulması gerekiyormuş. Sorarım size bu tehlikeler neden sadece seçime giderken oluşuyor. Dönüp bakalım içeride bu denli korku iklimi hakim iken neden harekatlar düzenleniyor?
‘EKMEĞİMİZİN KÜÇÜLMESİ DEMEK’
Savaşın kazananı olmaz derler, kazanan olsa bile bizim kazanmayacağımız kesin. Çünkü savaş ölüm, yokluk getirir. Biz de güvenli bir ülkede yaşamak isteriz elbette. Dışarıda 25-30 km derinlikte koridor açmaya gerek yok, savaş bizim masamızdaki ekmeğin küçülmesi, zeytin tanemizin azalması demek. Bunun yanı sıra sınır hattında kaybettiklerimiz ise işsizlik çemberinden kaçıp paralı asker olan emekçi evlatlarından başkası değil. Yakın zamanda bir tane fırının camında ‘1 günlük bayat ekmek 2 lira’ yazısını gördüm inanamadım, döndüm tekrar okudum, tekrar ve tekrar. Biz Anadolu insanıyız, bizim bir ekmeğimiz var bir de katığımız. Katıktan olalı çok oldu bari ekmeğimizden olmayalım. İşte bizim geldiğimiz durum bu. Başta o yüzden belirtmiştim, yaşımız 25 ancak koca bir yaşanmışlık sığıyor.
İşimizle tırnağımızla çalışarak geçinmeye çalışıyorsak bir avuç insan zengin olmamalı; insanca yaşamalıyız. Bizi “1 günlük bayat ekmeğe” taksit usulü mont almaya layık görenler her zaman olduğu gibi olayları çarpıtarak, korku iklimi yaratarak, vatan-millet Sakarya edebiyatıyla durumu geçiştirmeye çalışıyorlar. Ben ülkem için savaşırım ancak haklı yere… Diğer türlüsü birilerinin çıkarına destek çıkmaksa kimse kusura bakmasın. Söylense daha çok şey söylenir ama artık konuşmak yerine yapma zamanı, ak ile karayı ayırıp bir grup insanın değil koca bir halkın çıkarı için harekete geçme zamanı.
Evrensel'i Takip Et