"İttifakın başarısı insanca yaşanacak bir ülke kurmak isteyenlerin dayanağı olacak"
Emek ve Özgürlük İttifakı İzmir'de halk buluşması düzenledi. Buluşmada "İlk işimiz bu iktidarı göndermek olacak" denildi.
Fotoğraf: Evrensel
Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisinin (TÖP) bir araya gelerek oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, İzmir’de halk buluşması düzenledi.
“Şimdi Emek ve Özgürlük zamanı” sloganıyla Çiğli Fakir Baykurt Konferans Salonu’nda yapılan buluşmaya konuşmacı olarak EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, TİP Milletvekili Serra Kadıgil, EHP Sözcüsü Özge Akman, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, SMF Dönem Sözcüsü Dilşat Canbaz Kaya, TÖP Eş Sözcüsü Juliana Gözen katıldı.
Yurttaşların etkinliğe yoğun katılımı dikkat çekerken salonda yer olmadığı için birçok insan salon dışında kaldı.
Salona, “İnsanca çalışacak ve yaşanacak bir ekonomik düzen”, “Haklın egemenliğine dayanan bir demokrasi”, “Kürt sorununda barışçıl, demokratik çözüm”, “Kadınlar, LGBTİ+lar, gençler, çocuklar ve engelliler için adalet, eşitlik ve özgürlük”, “Doğanın, çevrenin ve kültürel varlıkların korunması” yazılı pankartlar asılırken sık sık, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Jin jiyan azadi”, “Kadın yaşam özgürlük”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganları atıldı.
Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, KESK İzmir Şubeler Platformu, Deritesk, BORKAD, HDP Milletvekilleri, PM ve MYK üyeleri, çeşitli kadın ve gençlik örgütleri, LGBT örgütleri, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı.
“BU OYUN EMEKÇİLERİN BİRLİĞİYLE, MÜCADELESİYLE BOZULUR”
Buluşmada ilk olarak ittifakın güncel gelişmelere dair yaptığı açıklama okudu. Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Egemenler, halkın vergileriyle oluşan kaynakları bütçe döneminde yandaşlara, patronlara, savaş siyasetine ve iktidar partilerinin seçim çalışmalarına aktarmaya çalışıyor. Bölgemizde savaşlar bitmesin, halklar birbirlerine düşman edilsin, çatışma sürsün isteniyor. İktidara direnen toplumsal muhalefet güçlerine, eşitlik, özgürlük, kardeşlik, demokrasi, adalet, doğa, barış ve eşit yurttaşlık için mücadele eden tüm kesimlere uygulanan şiddet her geçen gün artıyor. Muhalefeti ‘yerli-milli’ söylemiyle peşine takabileceğini hesap ediyor. Halkı seçeneksiz bırakmak istiyor. Bu oyun bozulmalı. Bu oyun emekçilerin birliğiyle, mücadelesiyle bozulur. Bu oyunu bozarız.”
“İKTİDAR SAHİPLERİNE MEYDAN OKUYORUZ”
Emeğin hakları ve özgürlükler için bir araya geldiklerini ve bu sömürü ve savaş siyasetine, zorbalık ve adaletsizlik düzenine meydan okuduklarını dile getirilen açıklamada, “Açlık sınırında yaşamak zorunda bırakılan, işsiz, güvencesiz, geleceksiz, her geçen gün daha da yoksullaşan milyonlarca emekçinin derdi bizim derdimiz, sesi bizim sesimiz, isyanı bizim isyanımızdır. İktidar sahiplerine meydan okuyoruz. Bu bütçe dönemini rahatça geçiremeyeceksiniz. Milyonlarca emekçinin insanca yaşayacağı ücretler ve çalışma koşulları için, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınması için, kamu kaynaklarının patronlara aktarılmasına engel olmak için, kamucu bir ekonomi için, çalışma yaşamından fiilen çıkarılan kadınlar ne okuyabilen ne çalışabilen gençler, engelliler, emekliler ve çocuklar için savaş ve sömürü bütçenize karşı mücadele edeceğiz” denildi.
“KARDEŞLİĞE ZARAR VERECEK BU SİYASETE MEYDAN OKUYORUZ”
AKP ve MHP iktidarının başvurduğu savaş siyasetini reddettikleri belirtilen açıklamada, “Patlayan bombaların arkasına sığınan, katillerin kim olduğunu araştırmayı dahi reddeden iktidar tüm toplumu tuzağına düşürebileceğini sanıyor. Kürt düşmanlığı gibi tehlikeli bir yönelimle siyaseti dizayn etmek istiyor. Yalnız Türkiye’nin ve halklarımızın değil, tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atıyor. Kürt halkını hedef alan, Türkler, Kürtler ve Araplar arasındaki kardeşliğe telafisi mümkün olmayan zararlar verebilecek bu siyasete meydan okuyoruz. İçerde ve dışarda düşmanlığı değil, Kürt halkıyla eşit ve birlikte yaşamı savunarak bu sorunu muhataplarıyla Meclis zemininde çözeceğiz” ifadeleri kullanıldı.
“İKTİDARA MEYDAN OKUYORUZ”
“Emek ve Özgürlük İttifakı olarak, seçimlerde de sömürü ve savaş rejiminden kurtulmak isteyen emekçileri seçeneksiz bırakmayacağız. Halkın yegane iktidar alternatifini yaratacağız” diyerek devam edilen açıklamada, ittifakın başarısının, işçinin emekçinin, yoksulun mazlumun, insanca yaşanacak bir ülke kurmak isteyenlerin dayanağı olacağı belirtildi.
Açıklamada, “İttifakın başarısı, İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir kişinin isteğiyle bir gecede çıkmayan Türkiye’nin temeli olacak. Kadınların kazanımlarını bir bir ortadan kaldıran, kadına şiddeti meşrulaştıran, onları şiddete ve emek sömürüsüne mahkum etmeye çalışan bu iktidarı kadınların kesintisiz mücadelesinden aldığımız güçle yeneceğiz. İttifakın başarısı, barışı, barış için gereken diyalog ortamını sağlayacak. Kayyum atanan belediyelerimizi, hapisteki arkadaşlarımızı geri alacağız. İktidara meydan okuyoruz. Oyununu bozacağız” ifadelerine yer verildi.
“ADALETİ SAĞLAMAK, YARGILAMAK İÇİN VARIZ”
Buluşmada ilk olarak söz alan TİP Milletvekili Sera Kadıgil, Timur Soykan’ın yazdığı haberi hatırlatarak sözlerine başladı. Kadıgil, “Bizim içinde yaşadığımız ülke bu, bize reva gördükleri cehennem bu. 6 yaşından beri ‘gelin’ diye başka bir müridin ‘evlendirildiği’ çocuktan bahsediyorum. Daha yeni dosyası çıktı ortaya, bir tane tutuklu yok. Bizlere reva gördükleri düzen bu. Biz niye varız, din diye bizim çocuklarımıza bunu layık görenlere karşı mücadele etmek için varız. Fıtrat diye diye, kutsal aile diye diye kadınları ikinci vatandaş, çocukları istismar olarak gören, bizlerin vergisiyle bu tiplere peşkeş çekenlere dur demek için varız” dedi.
“Bu tarikatlara, cemaatlerle aman 3 oy gitmesin diyenlere karşı adıyla sanıyla laikliği savunmak için varız. Adaleti sağlamak için yargılamak için varız” diyerek sözlerine devam eden Kadıgil, “Deniz Poyraz’ın annesi burada gencecik kadını öldüreni yargılamak için Deniz Poyraz’a adalete sağlamak için varız. Seni başkan yaptırmayacağız dediği için yıllarca içerde tutulan Selahattin Demirtaş için, siyasi tutsaklara, Gezi’yi savundukları için Mücella için Can için varız, Gülten Kışanak, Aysel Tuğluk için varız. İzmir’den bir çağrımız var, öfkenizi kuşanın ve yanımıza gelin, çünkü yeriniz Emek ve Özgürlük İttifakı” dedi.
“İLK İŞİMİZ BU SİYASİ İKTİDARI GÖNDERMEK, GÖNDERECEĞİZ”
Ardından ise EHP Merkez Komite üyesi Özge Akman, “Büyük umutlarımız var. Her birimizin beklentisi belki başka, ayrı ayrı yürüttüğümüz mücadelemiz tek tek yenilmesin diye bir araya geldik ve bu yolu yürümeye başladık. Sorumluluğumuzun farkındayız, yalnızca heyecanlanmak, umutlanmak yetmez. Büyük sorunlar varsa başımızda büyük çözümleri konuşmalıyız. İşte Emek ve Özgürlük ittifakımız büyük çözümleri konuşmak için hep birlikte uygulamak için yola çıktı. Bugün siyasi iktidar AKP-MHP rejimi, mevcut tek adam rejimini ayakta tutmak için savaş siyasetine bir kez daha sarılıyor. Yıllardır buna karşı mücadele edenler olarak buradayız” dedi.
Çözümün konuşulmaya ihtiyaç olduğunu söyleyen Akman, “Mevcut siyasi iktidarın bu ekonomik yıkımı çözemeyeceğini biliyoruz. Biz mevcut düzen muhalefetinin de ekonomik krizin yarattığı yıkımı çözemeyeceğini biliyoruz” diyerek, Emek ve Özgürlük İttifakının ekonomik krizin yıkımının çözümüne ilişkin programını saydı.
“İlk işimiz, bu siyasi iktidarı göndermek, göndereceğiz. Üreten kimse yöneten de onlar olacak” diyerek sözlerine devam eden Akman, “Tek bir başak tanesi bile susuz kalmayacak. Biz alternatif olarak yola çıktık, biz yapacağız diyoruz. O hep özlemini duyduğumuz güzel ve güneşli günleri kazanacağız” dedi.
“İŞÇİ SINIFININ ÖRGÜTLENME HAKKINI GÖRMEYEN HİÇBİR PROGRAM DEMOKRASİ PROGRAMI OLAMAZ”
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan da “Her bir sorun AKP iktidarının sözcülüğünü yaptığı, burjuva siyaset düzeninin yarattığı sonuçları yaşıyoruz. Cumhur ittifakı bu düzenin sürmesi için en baskıcı kanadın temsili durumunda. 20 yıllık iktidarın sonuçları işçiler, emekçiler üzerinde yıkıcı etkisiyle devam ediyor” diyerek sözlerine başladı.
Gürkan, “Bartın’da Soma’da, Torunlar inşaatında yaşandığı gibi işçilerin canı pahasına yürüyen bir ekonomiyi göremeden asla bir ekonomi programı olamaz. Bu sorunların kaynağını görmeyen bir siyasi program sağlanamaz. İktidar grev yasağına, örgütlenme yasağına sarılıyorsa şayet korktuğu güç buradadır. Sömürü düzenini tersine çevirecek olan işçi sınıfının birleşik gücüdür. 15-16 Haziran Direnişi, Tekel direnişinde ve pek çok işçi mücadelelerinde, direnişinde yaşadık. Bu nedenle işçi sınıfının örgütlenme hakkı, grev hakkını görmeyen hiçbir program demokrasi programı olamaz” dedi.
“BÖLGEDE VE ÜLKEDE BARIŞ DİYORUZ”
Ülkede yaşanan katliamlar açığa çıkarılmadıkça demokrasi olmayacağını vurgulayan Gürkan, “Savaşa karşı barışı savunuyoruz. İktidarın Ortadoğu’da bölgedeki gericilikleriyle birlikte ittifak halinde hangi yollara başvurabileceklerinin tanığı olduk. Biz bu nedenle diyoruz ki bölgede halkların düşmanı olan emperyalistler bölgeden çekilinceye kadar mücadele edeceğiz. Bölgede halkların kardeşliğini, egemenliğini dikkate almayan bu kapsamda dış politikayı benimsemeyen hiçbir program olamaz. İşte biz bu nedenle bölgede barış ülkede demokrasi, halkların kardeşliği diyoruz” diye konuştu.
Kadınların hak eşitliği mücadelesine de değinen Gürkan, İran’dan Latin Amerika’ya kadar kadınların mücadelesini aynı zamanda yolu gösterdiğini de ekledi. Gürkan, “Siyasi iktidarın bütün baskılarına ayrımcı tutumlarına rağmen kadınlar mücadelede kararlı. Kadınların mücadelesi bize yürünecek yolu gösteriyor” diye ekledi.
“ÖZNESİNİN HALK OLDUĞU BİR DÜZEN”
“Siyasi iktidarın programı belli; üretimde sömürü, ekonomide talan, iç siyasette baskı, şiddet, dış politikada yayılmacı, gerici, emperyalistlerle iş birliği yapan yeni Osmanlıcı politika” diyerek sözlerini sürdüren Gürkan şöyle devam etti: “Kazanmak için mücadelenin güçlerinin birleştirmek için yola çıktık ve başaracağız. Halkın siyaset hakkı meclise sığmayacaktır, kayyumlara karşı halk iradesi diyoruz, öznesi halkın olduğu bir siyaset düzeni diyoruz” dedi.
“TÜM SORUNLARI ÇÖZME İRADESİNE SAHİBİZ”
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ise, “Baskı, eşitsizlik, adaletsizlik ve zorbalık sistemiyle ülke yönetiliyor. Yeni değil elbette. Ama bu iktidar 20 yıllık süreci boyunca gelinmiş olduğu noktada bunların hepsini zirveye taşıdı. Bir yere doğru yürüyoruz. 2023’te Türkiye bir karar verecek iktidar devam mı edecek, yoksa değişecek mi? Emek ve Özgürlük İttifakı kurulurken Türkiye’deki iki siyasi blok açısından baktığımızda Cumhur ve Millet İttifakları bunların ikisine de alternatif olacak iddiaya ve kararlığa sahip olarak bir yapı olarak ortaya çıktı. Türkiye’nin bütün sorunlarını emekten çevreye, kadın eşitliği ve özgürlüğe, gençlerin özgürlüğüne, Kürt sorunun çözümüne kadar tüm sorunlarını çözme iradesine sahibiz diyerek üçüncü yoluz diyerek ortaya çıktı” dedi.
İktidarın varlığını sürdürmek için savaş çıkarmak istediğini söyleyen Oluç, “Kürdü öldürerek seçim kazanmak istiyor. Bu iktidar Suriye’de yaşayan tüm halkların mezhepçi bir anlayışla bir taraf olup IŞİD’i, ÖSO çetelerini ihya edebilmek için her gün Suriye’yi bombalıyor. Bu oyuna Emek ve Özgürlük İttifakı gelmeyecek. Emek ve Özgürlük İttifakı ülkedeki demokrasi özgürlük barış mücadelesinin sigortasıdır. Bu mücadele, tarihsel bir mücadeledir” diye konuştu.
“SEÇİMDEN SONRA DA YENİ YAŞAMI İNŞA ETMEK İÇİN MÜCADELE VERECEĞİZ”
SMF Dönem Sözcüsü Dilşat Canbaz da 20 yıllık iktidarın getirdiği ve önceki yıllardan kalan sorunları da katmerlenerek büyüttüğünü söyledi. Canbaz, “Devletin bekasını korumak için savaş politikasını en başta da Kürtlerden başlatıyorlar. Sadece bu iktidar değil savaş tezkerelerinde, parlamentoda el kaldırıp o savaş tezkerelerini onaylayanlar da iktidar kadar sorumludur ve suçludur” dedi.
Emek ve Özgürlük İttifakının sadece seçimle sınırlanmadığını belirten Canbaz, “Önümüzde çok uzun bir mücadele var. Emek ve Özgürlük İttifakı bunun parçası. Emekten yana, işçilerden, kadın mücadelesinden, ezilen inançlardan yana birlikte mücadele dedik ve Emek ve Özgürlük İttifakı bir adım attı” diye konuştu.
Şenyaşar ailesini hatırlatan Canbaz, “Eğer hukuk adalet istiyorsak Şenyaşar, Berkin Elvan, Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz, Deniz Poyraz’lardan başlayacağız adalet mücadelesine. O zaman göreceğiz Kürt ve Türk halkalarının birlikte nasıl mücadele ettiğini. Emek ve Özgürlük İttifakı sadece bir seçim programı değil bundan daha fazlası. Seçimden sonra da yeni yaşamı inşa etmek için mücadeleye devam etmek gerekiyor” dedi.
“BU YOLU HEP BİRLİKTE YÜRÜYECEĞİZ”
Son olarak konuşan TÖP Dönem Sözcüsü Juliana Gözen, “Bizler 24 Eylül’de bir yola çıktığımızı ilan ettik. Bu yol ülkenin tepesine çöken iktidara karşı, haklarımızı elimizden alan, geleceğimizi karatmaya çalışanlara karşı ülkeyi yeniden kurma yoludur. Bu yol mafyalarla, patronlarla, baronlarla ülkeyi uçuruma sürüklemeye çalışanlara karşı emekçilerin, kadınların, LGBT+ların, işçilerin çevrecilerin gerçek yoludur, halkın yoludur. Bizler bu tarihsel anın farkındayız, yeni bir başlangıç yapmaya geliyoruz. Hepinizin güç vermesiyle bu yolu hep birlikte yürüyeceğiz” diyerek sözlerine başladı.
“NE ÖLÜME NE SITMAYA RAZIYIZ, KENDİ YOLUMUZU İNŞA ETMEK ÇIKTIK”
Halkın seçmen değil yönetimin öznesi olması için mücadele ettiklerini söyleyen Gözen, “AKP-MHP İktidarına karşı, savaş, açlık düzenine karşı bizler gemileri yaktık. Erdoğan iktidarı bize ölümü ve karanlığı dayatıyor. Diğer yanda ise 6’lı masa kuruluyor. O masada emekçiler için bir gelecek programı yok. Bizlere sundukları tekçi, sağcı, sermayenin çıkarlarını esas alan bir restorasyon programıdır. Ne ölüme ne de sıtmaya razıyız. Bizler kendi yolumuzu inşa etmek için yola çıktık. Masa başında halkın çıkarlarını temsil etmiyoruz; bizler sokaklarda, mahallelerde, fabrikalarda, tarlalarda, İzmir’de Çiğli’de, Aliağa’da gemi söküm işçilerinde, Marlboro işçilerinden evde bakım hizmeti yapan işçilerin ittifakıyız” dedi.
Gözen son olarak şunları kaydetti: “İzleyici olmaya son vermeye, faşizme karşı omuz omuza mücadele etme, demokratik bir cumhuriyet ve eşit yurttaşlık için herkesi emek ve özgürlük ittifakının öznesi olmaya çağırıyoruz.” (İzmir/EVRENSEL)