Sosyal hizmetler piyasaya açıldı, kadın eve hapsedildi
Devlet hasta ve yaşlı bakımından elini çekti, yük kadınların omzuna kaldı. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şube Başkanı İkram Doğan, bunun çift taraflı mağduriyet yarattığını söyledi.
Fotoğraf: Pixabay
Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul
Hasta ve yaşlı bakımının devlet tarafından sağlanmaması, aile içinde kadının omzundaki yükü artırıyor. Hasta ve yaşlı bakımının özellikle çocukların ve kadınların sorumluluğuna bırakılması hem kadınların çalışma yaşamından kopmasına hem de aile içi gerilimlere neden oluyor. Hasta ve yaşlı bakımı konusunda devletin bu sorumluluklarını ve bu sorumluluğun aileye ve dolayısıyla kadına yüklenmesinin yarattığı sorunları Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şube Başkanı İkram Doğan ile konuştuk.
EVDE BAKIM MAAŞI KADINI EVE HAPSEDİYOR
Hasta ve yaşlı bakımının devletin üstlenmesi gereken profesyonel bir hizmet sunumu olması gerektiğini ifade eden Doğan “Türkiye’de en büyük sosyal hizmetleri aileler üretiyor/sunuyor. Bunu teşvik eden hatta özendiren bir sosyal politika var. Devlet evde bakım ücreti gibi uygulamalarla bunu aile içinde kadınlar üzerinden halletmeye çalışıyor” dedi. Bu yaklaşımın 2 farklı istismara neden olduğunu söyleyen Doğan, “Birincisi evde bakım hizmeti genel olarak kadın tarafından üstleniliyor. Kadın kamusal alandan daha az görünür bir pozisyona yani eve çekiliyor. Bu durum devlet tarafından ‘evde bakım ücreti’ ile teşvik ediliyor. Bu da toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı bir durum oluyor. Bu politika doğrultusunda iş sahibi olan kadınlar da kamusal alandan evlere çekiliyor” dedi.
NE ASGARİ ÜCRET VERİYOR NE SİGORTA YAPIYOR
Yaşlı ve hasta bakımı için yasa çıkarıldığında bakım yapan kişiye asgari ücret verileceği söylense de şu an verilen ücret asgari ücretin 2/3’si kadar bir ödeme yapıldığını söyleyen Doğan, “Devletin, bakım hastası olan yaşlıya bakımı sağlayan özel bir kuruma aylık verdiği ücret ise asgari ücretin iki katı kadar. Bu da aynı işi yapanlara verilen ücrette adil olmayan bir durum. Üstelik kadına sigorta da yapılmıyor ve kadın sosyal güvenceye sahip olamadığı için emekli de olamıyor” diye konuştu.
İkinci istismarın ise bakım ihtiyacı olan kişiye yönelik olduğunu söyleyen Doğan, “Profesyonel bakımı sağlayacak olan kamudur. Merkezi idarenin koordine etmesi ve bu hizmeti üretmesi gerekmektedir. Bunun için de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı var. Dolayısıyla yaşlı veya kronik hasta olan kişiye bakım konusunda gerekli eğitimleri almamış kadının bu bakımı yapması pek mümkün değil. Örneğin; yatağa bağımlı birinin, çoğu zaman tıbbi bakım da gerektiren durumları oluyor. Kullandığı medikal cihazların nasıl kullanılacağı, bu cihazların temizliği, yara bakımı, kişiye en azından yatakta pozisyon vermek, onun temizliğini vs yapmak da belli bir bilgiyi gerektirir. Bu bilgiye sahip olmayan kadının verdiği bakımın niteliği de düşük olabilir. Bu da bakım alan kişiyi mağdur ediyor” ifadelerini kullandı.
‘SOSYAL HİZMETLER KAMUSAL HİZMET OLMAKTAN ÇIKARILIP, PİYASAYA AÇILDI’
Yaşlı ve hasta bakımı konusunda devletin sorumluluklarını piyasaya ihale ettiğine dikkat çeken Doğan, “Sosyal hizmetler piyasaya açılınca özel kurum ve kuruluşların sayısı arttı. Buralar denetimden uzaklar ve bu sebeple verdiği hizmetin niteliği düşük oluyor. Bunun yanı sıra maddi durumu iyi olanların da fahiş fiyatlar ödeyerek kendi yaşlısını baktırdığı bir yer haline geldiler” diye anlattı.
Toplumda yaşlı bakımının ‘çocuğun görevi’ olarak algılanmasının kültürel bir durum olduğunu söyleyen Doğan, bu algının iktidar tarafından politikalarla beslendiğini de vurgulayarak “Sosyal hizmetler devletin ücretsiz üretmek zorunda olduğu temel bir hizmettir. Oysa devlet sürekli çocukların ebevynlerine bakmak zorunda olduğu algısını beslediği için insanların ebeveynlerini bir huzurevi veya bakımevine yerleştirmesi çok zor. Modern bir sosyal hizmet uygulaması ve ağı yok, bu uygulamalara daha fazla önem verilebilmeli” dedi.
‘BAKANLIKTAKİ HİÇBİR İDARECİ SOSYAL HİZMET UZMANI DEĞİL!’
Sosyal hizmetlerin mevcut iktidarın kendi iktidarını yeniden ürettiği bir hizmet alanına dönüştüğünü söyleyen Doğan bunun yanı sıra hiçbir sosyal hizmet uzmanının bakanlığın kurumlarının hiçbirinde yönetici olmadığına dikkat çekti. Sosyal hizmetlerin uzman kişiler tarafından yürütülmediğine vurgu yapan Doğan, “Sağlık alanında herhangi bir kurumun idarecisinin hekim olmadığı bir durum düşünülemezken sosyal hizmet uzmanlarının temel kurumu olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve bağlı kurum ve kuruluşların hiçbirinin idarecisi sosyal hizmet uzmanı değil. Bu da sunulan hizmetin niteliğinde ciddi sorunlar yaşanmasına neden oluyor. Çünkü Sosyal hizmet uzmanları hem hak temelli savunuculuk yapan hem de insan haklarını odağına alan bir meslektir” uyarısında bulundu.