ÇHD: Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde keyfi ve ayrımcı uygulamalar sürüyor
ÇHD’nin 25 Kasım ile ilgili kadın mahpuslarla yaptığı görüşmede keyfi ve ayrımcı uygulamaların sürdüğü, tahliyelerin keyfi ertelendiği, temel ihtiyaçlara ulaşımda zorluk çekildiği belirtildi.
Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel
Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şube Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Komisyonu tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında, Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde kalmakta olan tutuklu ve hükümlü mahpusların, hapishanedeki sorunlara ilişkin rapor hazırlandı. Raporda keyfi ve ayrımcı uygulamaların iyileştirilmediği kaydedilirken, şartlı tahliye koşulları oluşmasına rağmen infazların yakılması, keyfi soruşturmaların açılması, sağlık, beslenme, iletişim gibi temel haklara ulaşmada yaşanan zorluklar, ağır şekilde hissedilen tecrit koşulları sorunlarının devam ettiği kaydedildi.
16 kadın mahpus ile görüşüldüğü kaydedilen raporda, İdari Yönetim tarafından mahpus kadınların bulunduğu hücrelerin havalandırmalarında ve avlularında bulunan camlara, yalnızca dışarıdan içerisinin görülmesine olanak veren siyah bir cam filtresi takıldığı kaydedildiği, bu nedenle kadınların camlardan dışarıyı göremezken izlenebildiği belirtildi. Siyah camlar ile özel hayatın gizliğinin ihlal ettiğine ilişkin İnfaz Hakimliğince karar verildiği fakat camlardaki filtrelerin sökülmediği aktarıldı. Ayrıca raporda, hapishanenin ortak bölümüne 360 derece görüntü alabilen, çatılardan daha yüksekte olan bir kamera takıldığı kaydedildi.
“MAHPUSLAR POSTA ÜCRETLERİNİ KARŞILAMAKTA ZORLANIYOR”
Farklı hapishaneler arasında mektup dışında her türlü kitap, hediye, koli vb. eşya gönderimleri yasaklandığı belirtilen raporda, “Gönderimine izin verilen mektup zarflarının içerisine, aynı kişiye gönderiliyor olmasına rağmen birden fazla kişinin mektubunun konulmasına da izin verilmemektedir. Posta ücretlerini karşılamakta zorlanan mahpuslar açısından zorlayıcı olan bu uygulama nedeniyle iletişimde sıkıntılar yaşanmaktadır. Görüşülen mahpuslardan biri, adına gelen kargo kolisi hakkında kendisine bilgi verilmediğini, gönderici tarafa da alıcı kargoyu kabul etmediği için teslim edilmediği şeklinde iletildiğini belirtmiştir. Mahpuslardan bir başkası ise idarenin adını sisteme eksik olarak kaydetmesi nedeniyle adına gelen tüm mektuplarının iade edildiğini belirtmiştir. Pandemi gerekçesi ile cezaevinde uygulanmaya başlanan kısıtlamalar yavaş yavaş kaldırılmış olsa dahi, büyük bir kısmının artık kalıcı ve keyfi uygulamalar haline geldiği, kısıtlı olan mahpus haklarının kullanımlarının keyfi olarak engellendiği, tecrit uygulamalarının ağırlaşarak devam ettiği belirtilmektedir” ifadelerine yer verildi.
“SU ULAŞTIRILMAYAN MAHPUSLAR TUVALET SUYU İÇMEK ZORUNDA KALMIŞ!”
Mahpusların, sağlık ve beslenme gibi temel yaşam gereksinimlerine ulaşmakta zorluk yaşadıkları aktarılan raporda, “Görüşülen iki mahpus, hücrede kaldıkları iki gün süresince tuvalet suyu içmek zorunda kaldıklarını belirtmiş olup bir başka mahpus hapishaneye getirildiği gün böbrek hastası olduğunu ve taş düşürdüğünü ilgililere söylemesine rağmen ancak sabah 04.00 sularında bir küçük su verildiğini daha sonra ertesi gün saat 11.00’e kadar su ve ilaç temin edilmediğini söylemiştir. Hepatit teşhisi ve tedavisi için revire giden bir mahpus, muayenesinin oldukça geç gerçekleştirildiğini, askerin elindeki kelepçeyi çıkarmak istediğini ancak doktorun buna izin vermediğini belirterek daha sonraki muayenesinin yine elleri kelepçeli olarak yapıldığını bu esnada karşısında duran bir askerin bu muayeneyi izlediğini ifade etmiştir. Psikolojik sorunları olan bir kısım mahpusların tedavi edilmek yerine bir yere kilitlenmek suretiyle kapatıldıklarının bilgisi verilmiştir. Mahpuslar ortak sorunları olarak, hastane sevklerinin çok zorlaştığını, hekim tutumlarının keyfi olarak tedaviden kaçınma yönünde olduğunu belirtmişlerdir” denildi.
“MAHPUSLAR HİJYENİK PEDE ULAŞMAKTA ZORLANIYOR”
“Geçtiğimiz yıllarda Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne yönelik hazırladığımız raporlarda belirttiğimiz üzere, cezaevi kantininde konsinye satış sistemi uygulanmaktadır. Bu sistem hâlâ devam ettirilmekte olup, buna bağlı olarak kantin ürünlerinin fiyatlarının oldukça yüksek olduğu ifade edilmiştir” ifadelerine yer verilen raporda mahpusların fiyatların çok yüksek fakat kalitelerinin düşük olduğunu; ekonomik olarak pek çok ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını ifade ettikleri kaydedildi. Hijyenik ped gibi temel ihtiyaçlara dahi ulaşamadıkları, kantin siparişlerinin çok geç geldiği belirtilen raporda, “Satılan ürünlerin kalitesinin düşük olmasına örnek olarak da mahpusların sadece kantinden temin edebildikleri radyoların fahiş fiyatlarına rağmen ya arızalı olarak geldiği ya da çok kısa bir süre sonra bozuldukları iletilmiştir” ifadeleri yer aldı.
“ARAMALAR BASKIN YAPAR ŞEKİLDE YAPILIYOR”
Hapishaneye girişte çıplak arama usulünün devam ettiğine ilişkin beyanların olduğu belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi: “Yakın zamanda tutuklanan üç mahpus, hapishaneye getirildikleri gün çıplak aramaya maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Çıplak aramalara ilişkin yapılan suç duyurusunda henüz bir gelişme kaydedilmediğini, mahpusların dilekçe ile yapmış oldukları tüm başvuru ve taleplerin ya cevaplanmadığı ya da çok geç cevaplandığı ifade edilmiştir. Hapishane içi koğuş ve oda aramalarının çok sıklaştığını belirten mahpuslar, bu aramalar sırasında hijyen kurallarına dikkat edilmediğini, arama yapılırken tüm eşyalarının özellikle dağıtıldığını belirtmişlerdir. Aramaların baskın yapar şekilde ani ve gürültülü olarak gerçekleştirilmesi nedeniyle mahpuslar bir telaş ve panik ortamı yaratıldığını ifade etmişlerdir. Yine arama grubu adı verilen bir grup gardiyanın bu aramalar sırasında mahpuslara karşı çok sert ve yıkıcı tutumda bulunarak kötü muamelede bulundukları ifade edilmiştir. Görüşülen bir mahpus, koğuşunda arama yapılırken eşyalarının koridora atılmak suretiyle arandığını dolayısıyla arama işlemini göremediğini belirtmiştir. Mahpuslara avukat görüşlerine çıkarılırken dahi arama yapılmakta olup, bu aramalarda ayakkabı ve çorapların dahi çıkartılmasının dayatıldığı, görüş sonrası koğuşlarına dönüşte aynı şekilde ikinci bir arama daha yapıldığı belirtilmiştir. Bu arama yöntemini kabul etmeyen mahpuslara aramayı kabul etmedikleri takdirde avukat görüşüne çıkartılmayacaklarının söylendiği beyan edilmiştir. Komisyonumuzda yapılan görüşmeler öncesi de aynı şekilde bir aramadan geçtikleri her mahpus tarafından beyan edilmiştir.”
EVRENSEL OKUMAK İSTEYEN MAHPUSLARIN BAŞVURUSUNA RET
Mahpusların keyfi uygulamalarının giderek arttığını kaydedilen raporda, Bu keyfi uygulamalara karşı yapılan itirazlar sonucu İnfaz Hakimliği tarafından verilen mahpus lehine kararların ısrarla uygulanmadığını belirtmişlerdir. Nitekim, kısıtlı olarak imkân tanınan spor, sohbet ve kültürel etkinliklere sadece aynı koğuşta kalan mahpusların katılmasına izin verilmesi nedeniyle mahpusların diğer koğuşlarla iletişim kurmasının engellendiğini, bunun da yaşadıkları tecriti ağırlaştırdığını beyan etmişlerdir. Mahpuslar, Halk TV ve Tele 1 gibi muhalif medya yayınlarının açılması için defalarca talepte bulunmalarına karşın bu kanallar gerekçesiz olarak açılmadığını, gündemi muhalif medya organlarından takip etmelerine izin verilmediğini beyan etmişlerdir. Yeni Yaşam ve Evrensel gazetesi ‘ilan yayınlama’ yasağı bulunduğu gerekçesiyle çok uzun süredir mahpuslara verilmemektedir. Gazeteyi alamadıkları için bazı mahpuslarca başvurular yapılmıştır. Bu başvuruların bir kısmı kabul edilmiş ancak bir kısmı gerekçesiz bir biçimde reddedilmiş ve Evrensel Gazetesi verilmemiştir. Bununla birlikte diğer gazete ve dergileri almakta da sorun yaşadıklarını, özellikle politik hiçbir yayının alınmasına müsaade edilmediğini, muhalif yayım organlarından yalnızca Birgün Gazetesi’ne ulaşabildiklerini iletmişlerdir” denildi.
"KEYFİ OLARAK TUTULAN TUTANAKLARLA İNFAZLAR YAKILIYOR"
Çok sayıda ve keyfi olarak tutanakların tutulduğu belirtilen raporda, “Mahpusların çoğunun disiplin cezası, hükmünü aşmış durumdadır. Bu sebeple kişilerin infazları yakılmaktadır. Mahpuslar her arama sırasında türlü bahanelerle haklarında soruşturma açıldığını belirtmiştir. Koğuş dışından arkadaşları ile koridorda karşılaştıklarında selam vermeleri, sarılmaları, açık görüş sırasında diğer aileler ile selamlaşmaları dahi mahpuslar hakkında soruşturma açılmasına neden olabilmektedir. Keyfi soruşturmalara bir örnek olarak, bir mahpus şarkı söylediği gerekçesi ile hakkında soruşturma açıldığını belirtmiştir. Hükümlü olan kişilere tanınan vasi ile görüşme hakkı, vasilik kararlarının kesinleşme şerhi getirilmediği gerekçesiyle engellenmiştir. Genelge kapsamında uygulanan sohbet hakkı eksik kullandırılmaktadır. Sohbete yalnızca aynı hücrede ya da koğuşta kalan kişiler birlikte çıkarılmaktadır. Arkadaş görüşçülüğü talebinde bulunan kişilerin talepleri gerekçesiz biçimde keyfi olarak reddedilmektedir. Cezaevi İzleme Kurulu tarafından, şartlı tahliyeden faydalanmak isteyen mahpuslara pişmanlıklarını ifade etmeleri hususu dayatıldığı geçtiğimiz yıllardaki raporlarımızda da belirtilmiştir. Bu uygulama da devam etmektedir. Bu şekilde beyanda bulunmayı reddeden mahpusların iyi halli olmadığı gerekçesiyle şartlı tahliyeden faydalanmaları engellenmektedir. Tahliye olmayı bekleyen çok sayıda siyasi mahpusun yakın zamanda bu gerekçelerle tahliyeleri engellenmiştir” denildi. (Ankara/EVRENSEL)