Söz, yetki, karar bizde olmadıkça...
"Yeni yıl yaklaştı, haliyle insanların beklentileri; özellikle asgari ve asgari ücrete yakın ücretlerle çalışan işçilerin beklentileri arttı."

Fotoğraf: Gözde Meydan/Evrensel
Asgari ücretli bir işçi
İstanbul
Yeni yıl yaklaştı, haliyle insanların beklentileri; özellikle asgari ve asgari ücrete yakın ücretlerle çalışan işçilerin beklentileri arttı. Çünkü enflasyon, hayat pahalılığı olağanüstü arttı. Aldıkları ücretler ise aynı oranda artmadı. Hatta artan oranların üçte biri kadar bile artmadı. Alım gücü düştü, ekmeği küçüldü ve azaldı. Çocuğunun beslenme çantasına yiyecek koyamayacak, onu doyuramayacak, gerçek anlamda besleyemeyecek hale geldi. Çocuklar okula aç gidiyor ve aç geliyor. Böyle bir durumda bizler çocuklarımızın derslerinde başarılı olmasını, derslerine adapte olmasını bekliyoruz, çok acı bir durum.
Çocuklara okulda bir öğün yemek verilsin talepleri Mecliste bizi yöneten; pahalılık ve kötü gidişatın tek başına sorumlusu mevcut hükümet tarafından reddediliyor. “Çocuklar geleceğimiz, geleceğin vatan koruyucuları, şehitleri” hamaseti yaparken iyi fakat okulda bir öğün yemek verelim derken kötü... Ve bu hükümetin kendine yerli ve milli dediğini unutmayalım!
Türk-İş’in yaptığı araştırma sonucu yoksulluk sınırı 25 bin lira, açlık sınırı 7 bin 785 lira ve asgari ücret 5 bin 500 lira. Durumu siz düşünün! Şunu çok iyi biliyoruz ki aynı Türk-İş, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçileri temsilen masaya oturacak. Geçmiş dönemler bize göstermiştir; Türk-İş masada ismen olacak, cismen olmayacak. Kısacası konu mankeni!
Sendika işçileri temsil ettiğini bilecek, onların aidatları ile geçindiğini, işçilerin alın teriyle orada olduğunu bilecek. Mevcut iktidara, patronlara değil işçilere karşı sorumlu olduğunu bilerek işçilere hesap verecek. Başarısız olursa görevi bırakacak ya da bıraktıracak işçi kitlesi olacak karşısında. Üretimden gelen gücü kullanma yetkisine sahip olacak işçiler ve en önemlisi işçilerin söz, yetki, karar aşamasında hesap sorabilir bilinç ve örgütlükte olması gerekir. Aynı işçilerin sendika yönetimlerinde olmaları da gerekir; sendikal bürokrasi ancak bu şekilde bitirilebilir. Bu zor değil! Üretimden gelen gücümüzü kullanmadığımız sürece çok şey beklemek hayal olacaktır.
Evrensel'i Takip Et