08 Aralık 2022 15:55

Peru’da sağcıların istediği oldu: Castillo devrildi

Seçildiği günden bu yana sağ muhalefetin hedefinde olan Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, çözümü sivil darbede arayarak feshetmek istediği kongre tarafından görevinden alındı ve tutuklandı.

Pedro Castillo polis aracının içinde | Fotoğraf: John Reyes/AA

Paylaş

Peru’da cumhurbaşkanı seçildiği günden bu yana sağcıların devirmeye çalıştığı, eski bir sendika lideri olan Pedro Castillo’nun, saldırılardan meclise darbe yaparak kurtulmaya çalışma girişimi ters tepti. Castillo’nun Kongreyi feshederek olağanüstü hal hükümeti kuracağı ve erken seçimlere gidileceğini açıklaması üzerine oylama yapan Kongre, Cumhurbaşkanını görevden aldı. Tutuklanarak cezaevine konulan Castillo’nun yerine Eski Yardımcısı Dina Boluarte getirildi. Boluarte seçim çağrısı yapmak yerine uzlaşma ve ulusal birlik hükümeti çağrısı yaptı. Castillo’nun görevden alınması üzerinde destekçileri sokağa çıkarak kararı protesto etti ve erken seçim istedi. Sağcı gruplarla yer yer çatışmalar yaşandığı öğrenildi.  

CASTILLO’NUN AÇIKLAMASI

Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, çarşamba günü bir ulusa sesleniş konuşması gerçekleştirdi. Kongrede görevden alınması için 3. kez gensoru önergesi verileceği genel oturum öncesi konuşan Castillo, hükümeti devirmeye çalışmakla suçladığı Kongrenin feshedildiğini ve acil durum yönetimine geçildiğini duyurdu. Yargının ve hakkında soruşturma yürüten başsavcılığın yeniden yapılandırılacağını ve dokuz ay içinde bir kurucu meclisin toplanacağını ilan etti. Kurucu meclis kurulana kadar kanun hükmünde kararnamelerle ülkeyi yöneteceğini söyledi.

Yerel basına göre, Cumhurbaşkanı Kongreyi ancak yürütmeye iki kez güvenoyu vermediği takdirde kapatabilme yetkisine sahip.

Castillo, Kongredeki sağcı çoğunluğun kendisini görevden almak için defalarca girişimde bulunduğunu hatırlattı ve delilsiz suçlarla itham edildiğini söyledi. Sağcı muhalefeti “parlamenter diktatörlük” kurmaya çalışmakla suçladı. Castillo, “Kongre hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi yerle bir etti” dedi.

Castillo şunları kaydetti: “Vatandaşın talebine cevaben, hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi tesis etmek için şu önlemleri kapsayan olağanüstü hal hükümeti kurma kararı aldık. Kongre geçici olarak feshedilecek ve olağanüstü bir acil durum hükümeti kurulacak. 9 ayı geçmeyecek şekilde yeni bir anayasa hazırlamak üzere kurucu yetkilere sahip yeni bir kongre için mümkün olan en kısa sürede seçim düzenlenecek. Yeni bir kongre kurulana kadar kanun hükmünde kararnameler yoluyla yönetim sürdürülecektir. Bugünden itibaren ulusal çapta 22.00-04.00 saatlerinde sokağa çıkma yasağı uygulanacaktır. Yargı, savcılık, Anayasa Mahkemesi ve Ulusal Adalet Kurulu yeniden düzenlenecek.”

Hakkında 17 ay içinde 3 kez gensoru önergesi verilen Castillo, bir gece önce demokrasiye saygı duyduğunu ve hakkında 4. kez gündeme getirilen azil süreciyle yüzleşmek üzere Kongreye gideceğini belirtmişti. Gensoru önergesi “kalıcı ahlaki yetersizlik” gerekçesiyle Castillo’nun görevden alınmasını talep ediyordu.

BAKANLAR İSTİFA ETTİ, CASTILLO DARBE YAPMAKLA SUÇLANDI

Castillo’nun kararı üzerine toplanan Kongrede sağ ve sol kanattan çeşitli siyasi partilerin temsilcileri Castillo’yu darbe yapmakla suçladı. Castillo hükümetinin Dışişleri Bakanı Cesar Landa da, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “İnançlarıma, demokratik ve anayasal değerlere sıkı sıkıya bağlı kalarak, Cumhurbaşkanı Castillo’nun Anayasa’yı ihlal ederek Kongreyi kapatma kararı karşısında Dışişleri Bakanlığı görevinden geri dönülmez bir şekilde istifa etmeye karar verdim” dedi. Benzer açıklamalar yapan Ekonomi, Adalet, İletişim, Çalışma ve Eğitim Bakanları da Castillo’yu eleştirerek istifa ettiklerini duyurdular. Castillo’nun avukatlığını yapan Benji Espinoza da Twitter hesabından, “Anayasal düzende bir kopukluk olduğu için, vatandaş Pedro Castillo’nun savunmasından geri dönülmez şekilde vazgeçmek zorundayım” açıklaması yaptı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Francisco Morales de Castillo’yu darbecilikle suçlayarak Anayasa’ya göre Castillo’nun Yardımcısı Dina Boluarte’nin cumhurbaşkanlığı görevini devralması gerektiğini söyledi.

GÖREVDEN ALINARAK TUTUKLANDI

Kongrede yapılan oylamada ise 101 lehte, 6 aleyhte ve 10 çekimser oyla Pedro Castillo görevinden azledildi. Kararı gerekçe olarak “Kamu fonksiyonlarını gasbetmeye, devlet yetkilerinin işleyişini engellemeye ve siyasi anayasa tarafından kurulan düzeni ihlal etmeye çalışmak” gösterildi.

Castillo, daha sonra polis tarafından gözaltına alındı. Ülke basınında çıkan haberlerde, Castillo’nun, Cumhurbaşkanlığı sarayından çıktıktan sonra gözaltına alındığı belirtildi. Castillo’nun bulunduğu yere Peru Cumhuriyet Savcısı Patricia Benavides ve Yetki Yolsuzluğuna Karşı Savcılar Özel Ekibinin (EEFCOP) koordinatörü olan Savcı Marita Barreto’nun geldiği belirtildi.

Başsavcılık, 12 Ekim’de, yolsuzlukla yargılanan eski hükümet yetkililerinin iddialarına dayanarak Castillo’yu bir suç örgütüne liderlik etmek ve yolsuzluk yapmakla suçlamıştı.

Castillo’nun sığınma talebinde bulunmak üzere Meksika Büyükelçiliğine gitmek üzereyken gözaltına alındığı ileri sürülüyor. Castillo’nun başkent Lima’ya bağlı Ate semtindeki Barbadillo Hapishanesine götürüldüğü açıklandı. Castillo’nun darbe girişimi gerekçesiyle 10 ila 20 yıl arasında ceza alabileceği belirtiliyor.

YARDIMCISI CUMHURBAŞKANI OLDU

Pedro Castillo’nun Yardımcısı Dina Boluarte Cumhurbaşkanlığı görevine getirildi. Boluarte, Kongrede yemin ederek görevine başladı. Boluarte, “Tanrı, ülke ve tüm Perulular adına yemin ederim ki cumhurbaşkanlığı görevini sadakatle yerine getireceğim ve Peru’nun Anayasa’sını 26 Temmuz 2026’ya kadar savunacağım” dedi.

Castillo’yu darbe girişimi ile suçlayan Boluarte, “İlk işim tüm Peruluları en kapsamlı şekilde birliğe çağırmaktır. Tüm siyasi güçler arasında geniş bir diyalog çağrısı yapıyorum” dedi. “Ulusal birlik hükümetinin kurulması için siyasi ateşkes talep ediyorum” diyen Boluarte ulusal birlik hükümeti kuracağını söyledi.

Dina Boluarte, 2020’de Castillo’nun partisi olan Özgür Peru saflarında parlamento seçimlerine katılmış ancak yeterli oy alamamıştı. Boluarte, 29 Temmuz 2021’de Castillo ile birlikte seçilerek Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görevine başlamıştı. Boluarte partisi PL’den ise ihraç edilmişti.

PEDRO CASTILLO KİMDİR?

Peru’nun Cajamarca bölgesinden olan 52 yaşındaki İlkokul Öğretmeni Pedro Castillo, 2017 yılında 75 gün süren ve ülkeyi etkileyen öğretmen grevlerinde öne çıkan bir isim olmuştu. Ekim 2020’de ise Özgür Peru (Peru Libre/PL) Partisi ile başkanlığa aday olarak siyasete girmişti.

Köy Öğretmeni ve Sendikacı Pedro Castillo çalkantılı bir cumhurbaşkanlığı dönemi geçirdi. Başından beri, aşırı sağın baskın olduğu bir blok olan parlamento sağının kendisini görevden alma girişimleriyle karşı karşıya kaldı.

Castillo 2021 seçimlerinin ilk turunda oyların yüzde 19’unu alarak ikinci tura kaldı ve ikinci turda Peru’nun eski diktatörü Alberto Fujimori’nin kızı olan aşırı sağcı Keiko Fujimori’yi çok az bir farkla yendi. And kökenliydi ve tarihsel olarak dışlanmış kesimlerin çoğu onunla kendisini özdeşleştirdi ve onu kendilerinden biri olarak gördü ve böylece başkanlığa ulaştı. Seçimleri, neoliberal ekonomik modelin değiştirilmesi ve marjinalleştirilmiş bu kesimlerin haklarının teslim edilmesi söylemiyle kazandı. Fujimori diktatörlüğünden miras kalan neoliberal anayasayı değiştirmek üzere bir kurucu meclis toplama vaadi de öne çıktı. Ancak vaatlerini yerine getirmedi. Kurucu meclis oluşturulması ise sağcıların kontrolündeki Kongrenin muhalefeti nedeniyle hayata geçirilemedi.

SEÇİMİN HEMEN ARDINDAN ADIM ADIM GELEN AZİL

Pedro Castillo kendisinin komünist olduğunu reddetse de, kendisini Marksist-Leninist olarak tanımlayan Peru Libre/Özgür Peru (PL) partisinin adayı olarak haziran 2021 seçimlerini kazanmıştı. Hükümeti, PL dışındaki diğer sol kesimlerin de katıldığı sol bir cephe olarak başladı. Ancak ittifakta iç bölünmeler yaşandı ve seçim sonrası yaklaşık altı ay içinde cephe dağıldı. Castillo da haziran 2022’de PL’den ayrılarak bağımsız cumhurbaşkanı olarak görevini sürdürdü. Latin Amerika basınında görevden alınması ardından yapılan kimi analizlerde bu noktadan sonra kendisini siyasi olarak izole ettiği ve sağcıların çoğunlukta olduğu Kongreden art arda gelen yolsuzluk iddiaları ve diğer saldırılarla baş edemediği vurguları yapılıyor.

Görevdeki dördüncü ayı dolmadan aşırı sağcılar, soruşturulmakta olan yolsuzluk iddiaları nedeniyle Cumhurbaşkanının “kalıcı ahlaki yetersizlik” içinde olduğunu iddia ederek görevden alınması için ilk taleplerini sundu. Sokakta da sağcı gruplar sık sık istifa ve görevden alma çağrılarıyla gösteriler düzenledi. Bu ilk azil girişimi 46 oyla, Kongrenin üçte ikisinin oyu olan 87 oyun çok gerisinde kaldı. İkinci girişimde de sağcılar bu kez 55 oy alarak yine başarısız oldu.

ESKİ HÜKÜMET VE PATRONLARIN İDDİASIYLA SORUŞTURMA AÇILDI

Ekim ayında savcılık Castillo hakkında Kongreye bir suç duyurusunda bulundu ve Castillo’yu kamu ihalelerini yönlendiren bir suç örgütüne liderlik etmekle suçladı. Suçlama, Castillo’yu rüşvet toplamakla suçlayan eski hükümet yetkilileri ve iş adamlarının ifadelerine dayanıyor. Castillo’yu suçlayanlar yolsuzluktan yargılanıyor ve Castillo’ya yönelik suçlamaları karşılığında ceza indirimleri alacaklar. Ancak Anayasa, görevdeki bir başkanın, savcılığın Castillo’yu suçladığı suçlardan dolayı görevden almasına izin vermiyor. Peru’da cumhurbaşkanı sadece “vatana ihanet”, Kongreyi Anayasa’ya aykırı olarak kapatmak veya seçimleri engellemek gerekçesiyle yargılanabiliyor. Buna rağmen savcının suçlamasına dayanarak sağ muhalefet üçüncü kez “ahlaki yetersizlik” iddiasıyla Castillo’ya karşı yeni bir azil süreci başlattı ve bu sürecin çarşamba günü görüşülmesi bekleniyordu. Ancak Castillo, muhalefetin gerekli oya ulaşıp ulaşmadığı konusunda bir netlik olmamasına rağmen Kongreyi feshettiğini ilan etti.

VATANA İHANET SUÇLAMASI

Öte yandan üçüncü görevden alma talebinden önce, muhalefet Castillo hakkında bir kez de vatana ihanet suçlamasıyla görevden alma dosyası açmıştı. Castillo, bir gazeteye verdiği söyleşide Bolivya’nın “denize çıkış” talebine sempati duyduğunu ifade etmiş ve Perululara bu talebi destekleyip desteklemediklerini danışmak için bir referandum olasılığından bahsetmişti. Ancak hiçbir zaman uygulamaya konulmayan bu görüşe dayanan muhalefet, vatana ihanet iddiasını gündeme getirdi. Meclis Komisyonu ilk etapta bunu onayladı, ancak Anayasa Mahkemesi bunun asılsız olduğunu belirterek süreci iptal etti.

LATİN AMERİKA’DAN İLK TEPKİLER

Latin Amerika ülkeleri hükümetlerinden benzer açıklamalar geldi. “Endişe” açıklamaları ve demokrasi çağrısı vurgusu öne çıktı. Bir tek Meksika, Pedro Castillo’un kararının ekonomik ve siyasi elitlerin zorlamasıyla alındığına vurgu vardı.

Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, sosyal medya hesabındaki paylaşımında, Castillo’nun, siyasi ve ekonomik seçkinler tarafından kendisini zor durumda bırakacak kararlar almaya zorlandığını söyledi. Obrador, “Ekonomik ve siyasi seçkinlerin çıkarları ile Pedro Castillo’nun meşru cumhurbaşkanlığı başından bu yana çatışıyor. Castillo’ya karşı çatışma ve düşmanlık atmosferi oluşturuldu ne yazık ki. Onun, düşmanlarının işine gelen talihsiz kararlar aldığını düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Castillo ile dayanışma içinde olduğunu belirten Obrador, Peru’dan insan haklarına saygı duyulmasını ve halkın yararına istikrarın sağlanmasını istedi.

Latin Amerika’da sol ittifakla iktidara gelen bir başka lider olan Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, tüm siyasi aktörlerin katılımıyla demokrasinin korunması çağrısı yaptı. Dışişleri Bakanlığının sitesinden de “Kolombiya, nereden gelirse gelsin demokrasiye yönelik her türlü saldırıyı kınıyor ve demokrasinin hem cumhurbaşkanlığı hem de Kongre seçimlerinde ifade edilen halk iradesinin tanınması gerektirdiğini anımsıyor” açıklaması yapıldı.

Ekvador’un sağcı hükümetinden “derin endişe” açıklaması geldi. Dışişleri Bakanlığı Twitter hesabındaki paylaşımda, “Tüm politik aktörlerin demokrasi ve hukukun üstünlüğünü sürdürmeleri çağrısında bulunuyoruz. Uluslararası toplumu Peru’daki demokratik süreci kolaylaştırmaya çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Brezilya’da hâlâ hükümette bulunan sağcı Jair Bolsonaro hükümetinin açıklamasında, “Cumhurbaşkanı Pedro Castillo’nun 7 Aralık’ta aldığı ve o ülkenin anayasal çerçevesiyle bağdaşmayan tedbirler, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün geçerliliğini ihlal ediyor. Peru Kongresinin anayasal kararının, Peru’da demokratik devletin tam olarak işlemesini garanti altına alması bekleniyor” denildi.

Arjantin’in merkez sol hükümetinin Dışişleri Bakanlığı da Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı: “Arjantin, kardeş Peru Cumhuriyeti’nin içinden geçmekte olduğu siyasi krizden duyduğu üzüntüyü ve derin endişesini dile getiriyor, tüm siyasi ve toplumsal aktörleri, demokratik kurumları, hukukun üstünlüğünü ve anayasal düzeni korumaya çağırıyor.”

Yine bir sol ittifakla hükümete gelen Gabriel Boric’in Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Şili hükümeti, Peru Cumhuriyeti’nin içinde bulunduğu siyasi durumdan derin üzüntü duymakta ve kardeş bir ülkeyi etkileyen bu krizin demokratik mekanizmalar ve hukukun üstünlüğüne saygı yoluyla çözülebileceğine inanmaktadır” denildi.

Bolivya Dışişleri Bakanlığının Twitter hesabından yapılan açıklamada da, “Bolivya devleti, kardeş Peru Cumhuriyeti’ni etkileyen siyasi krizin durumuyla ilgili derin endişesini dile getiriyor ve tüm siyasi aktörleri, demokratik ilkeleri, anayasal düzeni ve hukukun üstünlüğünü garanti etmeye çağırıyor” ifadelerine yer verildi.

"CASTILLO’YU SİYASİ TAVİZLERİ BUGÜNE GETİRDİ"

Peru’da yaşananlar farklı siyasi tepkilere yol açarken, örneğin marxist.com yazarı gazeteci Jorge Martin, süreci “Oligarşik darbe” olarak nitelendirdi. Castillo’nun bugünkü duruma gelmesinde kendi siyasi tercihlerinin etkisi olduğuna da dikkat çeken Martin, Twitter hesabında gelişmeleri 11 maddeyle şöyle analiz etti:

1) Anayasal görünümleri bir kenara bırakmalı ve ne olduğunu anlamak için sürecin temeline inmeliyiz: CONFIEP (Peru işveren konfederasyonu), ordu, polis, burjuva medyası, ABD elçiliği ve çok uluslu maden şirketleri, Kongredeki ajanları aracılığıyla Castillo’yu demokratik olarak seçildiği görevinden uzaklaştırdı. Bu gerici bir darbedir.

2) Bir rondero (Peru’da kırsal bölgelerde bir örgütlenme biçimi) ve tabandan gelen öğretmenler sendikası lideri olan Castillo, Peru’nun yoksul köylülerin, yoksul halkının öfkesinin bir ifadesi olarak her şeye rağmen seçildi. Yoksul köylülerin, işçilerin, yerli halkın, toplumun en çok ezilen tüm katmanlarının; güç ilişkilerinde köklü bir değişim, zengin bir ülkede yoksul insanların olmayacağı bir durum arzulayanların bir ifadesi olarak.

3) Castillo ve Perú Libre iki sınırlamayla karşı karşıya kaldı. Birincisi, kapitalizmin çerçevesinden kopmayan sosyal reformlardan oluşan siyasi programı, bu ütopikti ve sadece iki olası sonucu olabilirdi: Ya reformlar uygulanacak ve kapitalizmden kopulacak ya da kapitalizm korunacak ve reformlar uygulanmayacak. İkincisi, parlamento aritmetiği elverişsizdi ve bu nedenle kitlelerin demokratik iradesi ancak sokaktan gelen baskıyla uygulanabilirdi, ancak bunu uygulamak veya örgütlemek için hiçbir zaman ciddi bir çağrı yapılmadı.

4) Castillo kendisini burjuva kurumsallığının dar çerçevesi içine hapsetmeyi kabul ettikten sonra, maden şirketlerinin hoşuna gitmeyen, milislerin protesto ettiği ve CONFIEP’in istemediği bakanları tasfiye ederek daha büyük tavizler verdi. Bu ölümcül bir hataydı çünkü oligarşi tatmin olmayıp daha fazla taviz talep ederken, her taviz Castillo’nun tek kurtuluş umudu olan kendi toplumsal tabanının desteğini zayıflattı.

5) Başka bir alternatif var mıydı? Evet. Kitleleri sokaklara çağırma, Kongreyi feshetme ve ulusal devrimci meclis çağrısında bulunma ve bu kararlı eylemi kapitalist oligarşinin siyasi ve ekonomik gücüne indirilecek darbelerle birleştirme (Gazın kamulaştırılması, maden sözleşmelerinin iptali, vb.) Başarısız olabilecek riskli bir strateji mi? Elbette sınıf mücadelesinde zaferin garantisi yoktur. Ancak uzlaşma sürecinin felakete yol açacağı garantidir.

6) Cerrón (PL lideri) ve Perú Libre’nin de zaman zaman Castillo’ya olan kinlerinden dolayı Fujimorizm ile flört ettikleri hatalar vardı. PL, Castillo’ya soldan baskı uygulamak ve teslim olmaması durumunda, onu aşmaya hazırlanmak için sağlam bir taban oluşturamadı veya kitleleri örgütleyemedi.

7) Castillo neredeyse tüm siyasi sermayesini kaybettiğinde, en ezilen kesimlerin sempatisini kazanmış olsa da örgütlenme ve eylemden yoksun bir şekilde ve tezgahını kırdıktan sonra... OAS’a (Amerikan Devletleri Örgütü) başvurdu. (Bolivya Eski Devlet Başkanı) Evo ile tamamen aynı hata. Hiçbir şey öğrenmemişiz.

8) Ve nihayet, son bir umutsuz hareketle, oylamayı önlemek için Kongreyi feshetti, ancak kitlelerin eylemine güvenmek yerine, ordudan destek umuyor gibiydi!

9) Yönetici sınıf iyi yağlanmış bir makine gibi hareket eder. Castillo tutuklandı. Fujimorizm, klasik sağ ve havyar solu arasında bir anlaşma var. Boş kadro oylanır (PL sıralarının ve öğretmenler sırasının çoğunluk desteğiyle oldu). Castillo’nun kendi başkan yardımcısı Kongrenin geniş desteğiyle başkan seçildi ve bir ulusal birlik hükümeti kurulması çağrısında bulundu. OAS ve ABD, sandıktan çıkmayan yeni hükümeti tanımaktadır.

10) Geriye kalan tek şey önümüzdeki birkaç saat içinde kitlelerin vereceği tepkidir. Özellikle isyancı güney ve Rondera vilayetlerinde, hangi sayılarda ve ne derece kararlılıkla ortaya çıkacakları beklenmelidir. Castillo kendi tabanının altını oydu ama oligarşiye duyulan nefret derinlerde yatıyor.

11) Bize dışarıdan darbenin kınanmasını örgütlemek ve gerekli derslerin çıkarılması sürecine yardımcı olmak kalıyor, çünkü yeni rejim sağlamlaşsa bile bu sadece bir muharebe, savaş devam ediyor.

ÖNCEKİ HABER

Türk-İş’ten cılız ‘yoksulluk sınırı’ vurgusu

SONRAKİ HABER

6 yaşındaki çocuğun "evlendirilmesi" Meclis gündeminde: Cemaatle ilgili ne yapıldı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa