10 Aralık 2022 13:14

Yaşatmak da görevdir yangın yerinde

Bilge Su YILDIRIM

Genç Hayat Yayın Kurulu Üyesi

“Eğer bir cehennem varsa, burada, çoktan aramızda; her gün içinde yaşadığımız, birlikte, yan yana durarak yaşadığımız cehennem. İki yolu var acı çekmemenin: Birincisi pek çok kişiye kolay gelir: Cehennemi kabullenmek ve onu görmeyecek kadar onunla bütünleşmek.  İkinci yol riskli: sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor; cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek.”

Yukarıda okuduğunuz pasaj, İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarında Mussolini rejimi tarafından orduya alınmasına rağmen kaçarak partizanlara katılıp faşizme karşı direnen İtalyan Yazar İtalo Calvino’nun 1972’de yayınlanan romanı Görünmez Kentler’de geçer. İddia etmesi yanlış olmayacağı üzere aşağı yukarı aynı yıllarda, Akdeniz’in karşı kıyısında, Şair Metin Altıok “Yaşamak, görevdir yangın yerinde” diyerek paya düşenin altını çizer. “Yaşamak, insan kalarak.” Yangın yerinde yaşamayı görev bilen Altıok’u 1993’te, Sivas’ta karanlığın tutuşturduğu büyük bir yangının içinde yitirmenin ardından bu kez Ataol Behramoğlu, bir adım ötesine, şöyle not düşer: “Yalanla kirli havada/Güçlükle soluk alarak/Savunmak gerçeği çoğu kez/Yalnızlığını bilerek”

Yaşamak, yangın yerinde bir görev. Cehennemi kabullenmemek ve kaynadığını fark etmeyen kurbağa misali onu göremeyecek kadar onunla bütünleşmekten kaçınmak ise sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor sahiden. Düzenli olarak hakikati hatırlatacak, “cehennemin ortasında cehennem olmamayı” mümkün kılacak, üstelik ona fırsat verecek, yaşatacak bir hatırlatıcı; hem de hükümranlığın yükselen her itiraz sesini doğrudan ezmeye yönelik mahir yeni adımlar attığı; ala al, mora mor demenin bile yasaklanmaya çalışıldığı şu günlerde…

27 YILDIR HER GÜN “İŞTE TÜRKİYE GERÇEĞİ”

Gazetemiz Evrensel, bundan 27 yıl önce “İşte Türkiye gerçeği” diyerek çıktığı bu yolda çeyrek asrı geçkindir bu toprakların bütün gerçekliğini sayfalarına taşıyor. Nerede zulme uğrayan, baskı gören, hak mücadelesi veren birileri varsa Evrensel, 27 yıldır orada. İkizdere’de ağacını savunan köylünün, Boğaziçi’nde demokratik üniversite için mücadele eden öğrencinin, Eskişehir’de fabrikada hakkı için direnen işçinin, Taksim’de Kadına YönelikŞiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde yaka paça gözaltına alınan kadının yanında. 

Sugötürmezdir ki çerçevesini çizmeye çabaladığımız bu gayret, bu birikim hayat veriyor şu an elinizde tuttuğunuz bu dergiye de. Dergimiz bugün yurdun dört bir yanında işçi, işsiz, üniversiteli, liseli pek çok gencin taleplerini, arzularını, özlemlerini tam 426 sayılık yayın hayatı boyunca sayfalarına taşıyabilmişse bütün zorbalıkların karşısında Türkiye gerçeğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyma ısrarının bir sonucu. Yazarından editörüne, dağıtıcısından okuyucusuna her yapım aşamasında gençler rol alıyor, gençlerin elinde yükseliyorsa bu dergi;işçilerden gençlere, kadınlardan LGBTİ’lere, Kürtlerden Alevilere, bu toprakların sesi bastırılmaya çalışılan her bir parçasının sesine ses katma inancından, söz hakkı verilemeyen her kesimine alan açma çabasından. 

Bugün Ankara OSTİM’de çalışan bir genç dergimizin sayfalarında İstanbul İMES’teki bir MESEM’de çalışan bir meslek liseli gencin yazdığı mektupta görebiliyorsa kendi gerçekliğini, ODTÜ’lü öğrencilerin kendi hak ve talepleri için forum örgütlemenin yollarını anlatarak deneyimlerini paylaştıkları bir yazı yolunu aydınlatabiliyorsa Beyazıt’ta “Nasıl yapmalı?​” diye düşünen bir İstanbul Üniversitelinin, başta tüm bunlara alan ve olanak sağlayan Evrensel Gazetesi’nin payı büyüktür.

Anlayacağınız Evrensel, bugün yurdun dört bir yanındaki gence kendi sözünü bizzat kendi sesiyle duyurma alanı tanıyor, gençler açısından önem ve kıymetini de buradan kazanıyor. Kendi siyasetimizi günlük olarak örgütleyebileceğimiz; talep, arzu, özlem ve isteklerimizi ilan edebileceğimiz, buradan hareketle de bütün bu saydıklarımız için bizzat buraya ayak basarak yükselecek bir mücadele hattı var edebileceğimiz bir alanı, hele ki mevcut politik iklim gibi bir atmosferde savunmak, bugün hepimiz için göz ardı edilemeyecek bir ödev.

EVRENSEL BİZİMLE GÜÇLÜ BİZ EVRENSEL’LE GÜÇLÜYÜZ!

Yayın hayatına başladığı günden bu yana türlü türlü baskı, yasak, kapatma ve daha nice kayıplarla* hedefe konulan da, şimdileri ise tek adam yönetiminin Dezenformasyon Yasası’ndan BİK üzerinden uyguladığı türlü türlü ekonomik ambargolara kadar çeşitli kanallardan saldırdığı da, aslında, tam da yukarıda tarif ettiğimiz alandır. Haber alma hakkını ve bunu sağlayan sayılı basın yayın organlarını baltalama çabası, beraberinde gençlik kesimlerinin kendi siyasetini tartışma ve günlük olarak kendi mücadelesini örgütleme olanağını da baltalamayı içerir, tekrara düşmek pahasına yeniden ifade edersek de bugün Erdoğan yönetiminin saldırdığı tam olarak budur.

Çünkü Evrensel Gazetesi’nin sayfalarında parasız, bilimsel, demokratik, laik eğitim için mücadele eden öğrenciler, şiddete karşı bütün kararlılıklarıyla haykıran kadınlar, Antep’ten İstanbul’a memleketin dört yanında hakları için greve çıkan işçiler, günden günde büyütülmeye çalışılan nefret iklimi içerisinde “Her yürüyüşümüz onur yürüyüşü!” diyerek bütün benlikleriyle varlık gösteren LGBTİ’ler vardır. Hepsinin Evrensel’de, Evrensel’le anlattıkları, kendi hikayeleridir. 

O sebeptendir ki bugün gençliğin Evrensel’i savunması, kendi sesini, sözünü savunmasıdır demek yersiz olmayacaktır, bugün Evrensel’le dayanışma göstermek, geriye kalan nefes alabildiğimiz sayılı alanı savunmaktır demenin yanlış olmayacağı gibi. Demek ki vakit, Evrensel’le dayanışma vaktidir!

Evrensel Gazetesi, “Evrensel seninle güçlü!” diyerek hepimizi dayanışmayı büyütmeye çağırıyor. Yazı boyunca sözünü ettiğimiz gibi, biz de 27 yıldır Evrensel’le güçlüyüz. O haldeayak bastığımız her alanda yanımızda olan Evrensel’in yanında olmak olacaktır bizim de payımıza düşen.

Tüm okuyucularımızı 11 Aralık’ta, İstanbul’da, Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi’ne, Dayanışma Şenliğimize davet ederek yavaş yavaş bu yazıyı sonlandıralım. 

Sesimiz, sözümüz hikayemiz için “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar!”* diyen kararlılığının gazetesinin yanında bugün mutlaka bizler de olmalıyız. Zira dayanışma yaşatır, ve en az yaşamak kadar yaşatmak da görevdir yangın yerinde.

*Haber takibi yaparken gözaltına alınıp polis şiddetiyle öldürülen Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe’nin anısına saygıyla. 

Evrensel'i Takip Et