10 Aralık 2022 14:16

Okul mu iş mi, hangisi beter?

Niteliksiz eğitim, sabah karanlığında yollara düşmek… Ben okulun hali sebebiyle eğitim hayatından gittikçe uzaklaşıyorum.

Kaynak: Unsplash

Paylaş

Ticaret meslek lisesi öğrencisi

İzmir

 

Okulumuzun giriş çıkış saatleri sebebiyle sabahları çok erken kalkıyorum. Bizimle uyanıp yola koyulanlar genelde fabrikalara giden işçiler oluyor. Sabahları 5.45’te uyanıyorum, uyanamadığım her gün genellikle geç kalıyorum ve devamsızlığıma işliyor. Yani karanlıkta uyanıyorum, karanlıkta yürüyorum ve okula gittiğimde hala hava karanlık oluyor. Bu bizim okulun sabahçı öğrencileri için bir işkence haline gelmeye başladı. Şafak operasyonu gibi, okula giriyoruz diye arkadaşlarımız arasında bu durumun esprilerini sıkça sohbetlerimizde duyuyoruz. Aynı şekilde akşam öğrencileri için de gece okuldan çıkmak işkence olmaya başlamış gibi duruyor. Ben okulun bu hali sebebiyle de gerçekten eğitim öğretim hayatımdan gittikçe uzaklaşıyorum. Malum ekonomik ve sosyal durumumuz zaten bizi kısıtlarken, bir de bu “saat” meselesi beni gittikçe uzaklaştırıyor.

GÜN BOYU MESAİNİN KARŞILIĞI 130 LİRA

Böyle düşündüğüm için MESEM’e kaydolmak istiyordum. Ancak benim okulumun MESEM ile sunduğu işler genellikle büro işleri ve ben daha çok sanayii tipi yerlerde çalışmak istiyorum. Bu isteğimin kaynağını belki şöyle anlatabilirim. Ben hafta sonları ve ara tatillerde hafta içleri de olmak üzere, tekstil atölyesinde çalışıyorum. Hafta içi okul, hafta sonu atölye yani. Çalıştığım yerde paketleme ve etiket işlerini yapıyoruz aslında. Ama bununla sınırlı kalmıyor. Mal geldiği zaman depoya çuval çuval malzeme de taşıyoruz, belki de o çuvallar neredeyse 20-25 kg ağırlıkta. Elbette belimiz de kolumuz da bacağımız da ağrıyor gün geçtikçe. Ama burada arkadaşımla çalışmaktan zevk alıyorum, bunun sebebi, küçük bir atölyede rahat bir hareket alanımızın olması, yani istediğimiz sohbeti yapabilmemiz olabilir. Bazen okulda yapamadığımız şeyleri başka yerde yapabildiğimizde, orası bize çekici geliyor.

Yazın günde 12-13 saat çalıştığımda 4000 TL alıyordum. Şu an çalıştığımız yerde genellikle günlük 5-6 saat çalışıyoruz, karşılığında 100 lira alıyoruz. Bazen çok iş olduğunda 12-13 saate kadar çalışabiliyoruz ve karşılığında 30 lira daha fazla alıyoruz. Ve bu paraya dışarıda bir döner bile yemek çok zor artık. Aynı şekilde çalıştığımız atölye ne kadar küçük olursa olsun, bazı büyük markaların ürünlerini üretiyoruz, paketliyoruz. Geçenlerde Lacoste markalı giysileri paketlerken arkadaşımızla dikkatimizi çeken şey etiketin üzerindeki fiyatlar oldu. Tişört 160 euro değerindeydi. Biz bir ay günde 12-13 saat çalışsak paketlediğimiz binlerce tişörtten yalnızca bir tanesini alabiliyorduk. Belki de diğer ay bir tanesini de alamayabilirdik, sonuçta kurun ne belli değil. 

Atölyenin koşulları berbat durumda. Bir gün yolunuz düşerse yürürken farelere basmamaya dikkat etmeniz gerekir. Yemek yerken de etrafa fazla bakınmamak lazım çünkü mideniz bulanabilir. Benim bu koşullara rağmen çalışmaya halen devam etmem ve gitmek istememin en büyük sebebi aslında ülkece yaşadığımız ekonomik durumlar. Aileme yük olmadan kendi harçlığımı kendim çıkarmak istiyorum. Bu durum beni zorlasa da aynı zamanda okulda yaşadığımız sıkıntılar beni okuldan gittikçe uzaklaştırmakta.

ÖNCEKİ HABER

Genç işçilerin söyleyecek sözü var!

SONRAKİ HABER

Son bakıştaki o gözler hâlâ aklımızda!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa