12 Aralık 2022 11:41
/
Güncelleme: 13 Aralık 2022 16:32

Hak alma mücadelelerinde sınıf mücadelesinin belirleyiciliği

Mücadeleden alıkoyma çabasını aşabilecek yegâne gücün işçi ve emekçi hareketi olduğu İzmir'de gerçekleşen çok sayıda işçi eylemiyle bir kez daha görülmektedir.

Hak alma mücadelelerinde sınıf mücadelesinin belirleyiciliği

Fotoğraf: Evrensel

Gürsoy TURAN

İzmir'de 2022 yılında başta işçiler olmak üzere sağlıkçılar, eğitimciler, hukukçular, mimarlar, mühendisler, gençler, kadınlar, gazeteciler, sanatçılar, seyyar satıcılar, çevreciler, depremzedeler, liste daha da uzatılabilir ayrı ayrı bazen de emek demokrasi güçleri olarak çeşitli eylemler, etkinlikler, protesto gösterileri ve direnişler gerçekleştirerek hak arama mücadelesi sergiledi.

2022'de İzmir'de gerçekleşen bütün mücadeleleri koşullayan gelişmelerin başında; tekellerin aşırı kâr hırsının, mutlak yoksullaşmayı derinleştiren ekonomik krizin, pandeminin, savaş ve silahlanma politikalarının faturasını bütün ağırlığıyla halkın ödüyor olması gelmektedir.

Bunun yanı sıra kuşkusuz İzmir'in sosyal-kültürel ve politik özgünlüğü, işçilerin, emekçilerin, halkın örgütlülük oranı, mücadele deneyimi, aydın birikimi, ileri işçilerin sendikal bürokrasi cephesinde açtığı gediklerle edinilen mevziler vs. İzmir'e has etkenler de vardır.

İzmir denince birçok bakımdan ilkler ve farklılıkların akla gelmesine dair hem geçmiş hem bugün için herkes çokça şey söyleyebilmekte. Geçmişe dair en bilinenler kuşkusuz, işgale karşı atılan ilk kurşun ve kapitalist ekonominin temellerinin atıldığı İzmir İktisat Kongresi’dir diyebiliriz.

HAK ALMA MÜCADELELERİ ÜZERİNDEN İZMİR’İ TARTIŞTIRMAK

Güncele dair de birçok alanda çokça şey söylenmek ve tartışılmakla birlikte diğer kentlerden farklılığını Erdoğan'ın 'gâvur İzmir' olarak yaftalamasına kaynaklık eden muhafazakâr politikalara karşı, yaşam biçimine ve özgürlüklere müdahale girişimleri karşısındaki tutumu ile gösteriyor.

Biz bu görünümün bu gününe etkisinin yanı sıra geleceğini de belirleyecek olan hak alma mücadeleleri üzerinden İzmir'i tartışmak, tartıştırmak istiyoruz.

Keza İzmir denilince bu cepheden geçmişte TARİŞ direnişi, Aliağa petro-kimya işçilerinin grevleri ve özelleştirme karşıtı eylemleri, katledilen işçi önderi Necmettin Giritlioğlu, yakın geçmişte belediye işçilerinin otobüs, çöp arabaları ve iş makinalarıyla yolları kapatıp iş bırakma eylemi yapması ve TPI işçilerinin kazanımla sonuçlanan iş bırakma direnişi gibi sınıf mücadeleleri de akla gelmektedir.

Başta belirtmek gerekir ki hiçbir hak alma mücadelesi sınıflardan bağımsız değildir. Bu bilindiği içindir ki işçi hareketindeki her gelişme, her ileriye doğru adım, tekelci sermaye, her renkten burjuva siyaseti ve sendika bürokrasisi tarafından boğulmak, denetim altına alınmak, geriletilmek üzere çok yönlü saldırıyla karşılanmaktadır. İzmir işçileri cephesinden 2022'de ortaya çıkan hak arama eylemlerinin pratiğine bakıldığında, bu çok yönlü saldırıyı görebilen ve burjuva politikalardan kopan bir hatta ilerleyemediğini söyleyebiliriz.

BEKLENTİ SENDİKA VE İŞÇİLER ÜZERİNDE ETKİLİ OLUYOR

Ekonomik, siyasal, sendikal, kültürel demokratik hak ve özgürlükler gibi her türlü hak arama mücadelesinin sınıflar dışında ele alınması, maalesef yaygındır. Örneğin TÜPRAŞ'ta işçi kıyımına karşı mücadele eyleminin protesto etmekle sınırlı olması, işçilere inisiyatif verilmemesi/inisiyatif alınamaması bir tarafa, direnişle dayanışma içinde olduğunu belirterek ziyaret eden Türk-İş bölge temsilcisinden, milletvekillerine, çeşitli burjuva muhalif parti il, ilçe yöneticilerine kadar birçok kişinin; işten atmaları kastederek, “Bu Koç'a yakışmıyor” serzenişi tekelci sermayenin bazı kesimleriyle sorunların diyalogla çözüleceği, bunlar tarafından bazı hakların mücadele etmeden verileceği yönünde oluşturulan beklenti sendika ve işçiler üzerinde etkili olabilmekte.

İzmir'de diğer illere göre sendikalaşma girişimlerinin daha yaygın olduğu bir dönem yaşandığı daha önce Evrensel İzmir bürosunun hazırladığı yazı dizisiyle de görülmüştü. Farklı işkollarında farklı sanayi bölgelerinde bir kısmı önceki senelerde başlamış olsa da 40’ın üzerinde işyerinde ortaya çıkan sendikalaşma hareketinde özellikle 2022 Şubat-Mart aylarında ülke genelinde yaygınlık kazanan ek zam eylemlerinin etkisi görülmektedir. Sendikalaşma eğiliminin İzmir'de daha yaygın olmasında bazı sendikaların veya işyerlerinin dönem dönem etkili kitlesel ve kararlı mücadeleler gerçekleştiriyor, kısmi kazanımlar elde ediyor olmasının da etkisi olduğunu söylemeliyiz.

Bununla birlikte son dönem sendikalaşma mücadelelerinin ve toplu sözleşme eylemlerinin ve işyerlerinde gündeme gelen çeşitli hak arama eylemlerinin sonuçlarına bakıldığında denebilir ki; birçoğunda sendikaları burjuva politikalarının ve burjuva ideolojinin egemenliği altına sokmuş sendikacılarca, işçiler işsizlik ve açlık sopası gösterilerek ve antidemokratik sendika yasaları ile korkutularak içinde bulundukları duruma razı olmaya, mahkemelerden ve işverenlerle görüşmelerden çıkacak sonucu beklemek üzere eylemsizliğe itilebilmektedir.

SENDİKAL BÜROKRASİ CEPHESİNDE YENİ BİR GEDİK

Bütün engellemelere rağmen işçiler işyerlerinde birliğini sağlayıp koruyabildiği ve inisiyatif aldığı ölçüde kazanımlar sağlıyor. İzmir'de bu konuda en etkili örnek kuşkusuz 2022 Temmuz'unda TPI Composit şirketinde Menemen ve Çiğli’de iki fabrikada çalışan 4 bin dolayında işçinin ek zam eyleminde yaşandı. Ek zam talebi için birleşerek üretimden gelen gücünü kullanan ve eylemde inisiyatifi sendikacılara bırakmayan işçilerin mücadelesi, bütün taleplerin elde edilmesinin yanı sıra sendika kongresinde gerçekleştirdiği değişimle sendikal bürokrasi cephesinde yeni bir gedik açtı.

TPI işçilerinin kazanımlarının yakın takip edilip tartışılmasının İzmir işçi hareketinde sendikal bürokrasiye karşı mücadele içinde cesaret verici etkisi oldu. Bu etkinin kırılması için sermaye ve sendikal bürokrasinin daha ilk günden harekete geçeceği/geçtiği bilinmez değildir. Bu kazanımın ileri taşınması için TPI işçileri sürekli bir mücadele içindeyken sınıf sendikacılığı mevzileri, mücadeleci sendikacılar, farklı işkollarından ileri işçilerin bu mücadeleyle birleşmek için işyerlerinden başlatacakları mücadele belirleyici olacaktır. Bu doğrultuda bir yola girmede ilk adım aynı şubede örgütlü DYO işçilerinden geldi, ek zam eylemleri ve işyeri temsilci seçimlerinde kısmı kazanımlar elde ederek TPI işçilerinin mücadelesinin yanında yer aldılar. Benzer bir adım ise Marlboro işçilerinden geldi.

Evet, 2022 Evrensel Kent Eki'nden de görebileceğimiz gibi tüm ülkede ve İzmir'de yalnız işçiler değil toplumun çeşitli kesimleri karşı karşıya kaldıkları sorunlara karşı mücadeleye atılıyorlar. Kendilerine, yaşam alanlarına yönelik saldırı ve hak gasblarını engellemek, saldırıları püskürtmek için alanlara, sokaklara çıkıyorlar. Evet henüz açık, birleşik güçlü bir kitlesel mücadele görünmüyor ama gelişmelerin bu eğilimi beslediğini, böyle bir mücadele için koşulların daha fazla olgunlaştığını da görmek gerekiyor.

AKP, Erdoğan tek adam yönetiminin bütün provokatif, baskıcı, politikalarına ve düzen muhalefetinin “Provokasyona gelmeme, sokağa çıkmama” çağrılarını ve seçimlere yaklaşırken işçi ve emekçi halk kitlelerinde beklenti oluşturarak mücadeleden alıkoyma çabasını aşabilecek/aşabilen yegâne gücün işçi ve emekçi hareketi olduğu İzmir'de gerçekleşen çok sayıda işçi eylemiyle bir kez daha görülmektedir.

BURJUVA POLİTİKALARDAN BAĞIMSIZ KENDİ SINIF BİRLİĞİ İLE

İşçi hareketinin hem kendi önündeki engelleri aşabilecek hem diğer toplum kesimlerinin mücadelelerini cesaretlendirerek etrafında birleştirebilecek bir hatta girebilmesi, birleşik bir mücadele hattında kalıcı kazanımlarla ilerlemesi için; sendikal bürokrasi barikatının aşılması için seferber olunması kadar her türden burjuva politik platformundan bağımsız gerçek bir mücadele seçeneği oluşturma çabasının güçlendirilmesiyle olanaklı olacaktır. 

Bugün kader fıtrat denilerek açıklanan artan iş cinayetlerinden de görüleceği gibi ağırlaşan çalışma koşulları, yoğunlaşan sömürüye paralel olarak ücretlerin erimesi, ucuz işgücü politikaları ile derinleşen yoksulluğun ve grev yasakları başta olmak üzere bütün toplum kesimlerini kuşatan baskı politikaları ile emekçilerin cendereye alınmasının müsebbibi iktidardaki sermaye kliği ile güçlendirilmiş parlamenter sistem için açıklanan Anayasa taslağında, vizyon belgesinde işçilerin haklarına dair bir tek kelime koymayan burjuva muhalefetinden bağımsız kendi sınıf birliği ile işçi ve hak alma mücadelelerinin ilerletildiği ölçüde İzmir'in özgünlüğünde mücadelenin yeni dayanakları daha görünür olacaktır.

İzmir Marşı bu kez emekçiler tarafından yeniden yazılarak devletin kuruluş ayarlarına takılıp kalmadan, işçi ve halk egemenliğinde geleceği inşa edebilmek için gerçekleşen hak arama eylemlerini değerlendirmek, doğru sonuçlar çıkarmak, her alanda gerçekleşen hak arama mücadelelerinin sınıflarla bağını kurmak, cumhuriyetin ikinci yüzyılında sermaye egemenliği ve sömürü düzeninin devamlılığını sağlamak için diyalog ve uzlaşı çağrılarına halk egemenliği halk demokrasisi cephesinden gerekli yanıtı verebilmek burjuva egemenliği sona erdirerek bir halk cumhuriyeti çıkaracak güçlerin hareketini her alanda ilerletebilir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et