12 Aralık 2022 12:18
/
Güncelleme: 14:10

Belediyelerdeki TİS’ler ve sendikal anlayış farklılıkları

Belediye şirketlerindeki sözleşme süreçlerinin bu kadar birbirinden ayrı ele alınışının altında yatan neden ise elbette ki yönetimlere hakkim olan sendikal anlayışlar da gizli.

Belediyelerdeki TİS’ler ve sendikal anlayış farklılıkları

Fotoğraf: Evrensel

Nuray ÖZTÜRK

Sendikal mücadelenin önemli başlıklarından biri örgütlü olunan yerlerde işçilerin çalışma ve yaşama koşullarını iyileştirme hedefiyle yapılan toplu pazarlıklardır hiç kuşkusuz. Burjuva egemenliğinde ister özel sektörde olsun isterse de kamuda bu toplu pazarlıklar belirler işçilerin ürettiği artı değerin ne kadarına el konulup konulmayacağını. Bu nedenle de sendikaların toplu iş sözleşmesi dönemini nasıl geçirdiği, bu sürece işçilerin taleplerini nasıl yansıttığı, o talepler için mücadeleyi nasıl örgütlediği belirler hangi sınıfın hanesine kazanım olarak yazılacağını.

İzmir’de son dönemde belediyelerde gerçekleşen toplu iş sözleşmeleri olumlu ve olumsuz örnekler barındırması açısından önemli veriler sunuyor. 

CHP’li belediyeleri temsilen toplu pazarlık masasına oturan Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası (SODEMSEN) 3 yıllık sözleşme, yıllık yüzde 30/40 dolayında zam dayatmasıyla çıktı işçi sendikalarının karşısına. TÜİK’in açıkladığı yüzde 84 yıllık enflasyonun bile kat kat altında zam dayatmasına karşı işçilerin talebi, enflasyon karşısında asgari ücret seviyelerine gerilemiş ücretlerinin insanca yaşanacak seviyelere çekilmesi ve enflasyon koruması eklenmesiydi. Neredeyse tüm belediyelerde DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası örgütlü olmasına rağmen işveren tarafındaki ortak irade işçi tarafında yaşanmadı.

BORNOVA’DA SODEMSEN DAYATMASI AŞILDI

İşçilerin işyeri komiteleri aracılıyla inisiyatif aldığı işyerlerinden biri olan, 7 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Bornova Belediyesi gibi işçilerin taslak hazırlık aşamasından görüşmelere kadar sözleşme sürecine dahil olduğu iş yerlerinde taleplerin büyük oranda karşılandığı sözleşmelere imza atıldı. SODEMSEN’in tek tip sözleşme dayatmasına karşı sakal bırakmadan iş bırakma eylemlerine bir dizi uyarı eylemleriyle örgütlü bir duruş sergileyen Bornova işçileri, grev aşamasına kısa bir süre kala taleplerini kabul ettirdi. Yüzde 100’lere yaklaşan oranda zam alan işçiler, bütün sosyal haklar da dahil ücret maddelerini enflasyon korumasına almayı başardı. Her aşamada kendi irade ve inisiyatiflerinin olduğunu söyleyen işçiler, “Biz yazdık, biz imzaladık”, “bütün işçilerin arkasında bir irade göstererek birleştiği taslağı, bence tüm oturumlar boyunca çok iyi müdafaa ettik” sözleriyle açıkladı hem sonucu hem de TİS sürecini. 

GAZİEMİR’DE 3 YILLIK SÖZLEŞME

5 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Gaziemir Belediyesi’ne bağlı Gazi Bel şirketinde ise işten atma tehditleriyle, baskıyla işçiler sindirilirken, yüzde 32 zamla 3 yıllık sözleşme işçilerin onayına sunulmadan kapalı kapılar ardında imzalandı. 2023 itibariyle yüzde 20 zam alacak işçilerin maaşları öyle görülüyor ki yeniden asgari ücret seviyelerine düşecek. 2024’teki enflasyon koruması da yine işe yaramayacak. Yöneticiler ise “iyi bir sözleşme imzaladık” açıklamaları yapıyor sadece.

ÇİĞLİ’DE İŞÇİYE SORMADAN İMZA ATILDI

Çiğli Belediyesi’nde de aynı süreç işledi. Talepleri yansısa da iradeleri yansımayan sözleşme işçilerin coşku ve kararlılıkla katıldığı grevin 6. gününde işçilere sorulmadan imzalandı. Sendika yönetimlerine hakim olan uzlaşmacı çizgi işçileri bir kez daha açlığa mahkum etti. Aynı konfederasyon ve aynı sendikaya bağlı belediye şirketlerindeki sözleşme süreçlerinin bu kadar birbirinden ayrı ele alınışının altında yatan neden ise elbette ki yönetimlere hakkim olan sendikal anlayışlar da gizli.

İşçilerin sadece kongre dönemlerinde oy verip kenara çekilmesinin sağlandığı bürokratik sendikal anlayış ile atölyelerden birimlere işyeri temsilcilikleri ve komitelerle örgütlenen, tüm karar alma süreçlerine işçinin inisiyatifinin yansıdığı sınıf sendikacılığı çizgisinin sözleşme süreçlerine yansımasıdır sonuçlardaki farklılığa sebep.

SINIF SENDİKACILIĞINI NASIL VAR EDECEĞİZ?

Peki toplu pazarlık masalarında emeğin haklarından çalarak kendisine yer edinen bu uzlaşmacı/bürokratik anlayışın yerine sendikaları gerçekten işçilerin kontrolünde bir mücadele aracına dönüşmesini sağlayacak, inisiyatifin işçilerin elinde olduğu, demokratik ve şeffaf sendikalar nasıl var edilecek?

Toplu sözleşme sürecinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıkan Çiğli Belediyesi işçileri, grevin altıncı gününde sözleşmenin kendilerine sorulmadan imzalanmasına karşı tepki göstermiş, imzanın merkez tarafından atıldığı söylense de işçiler imza toplayarak işyeri temsilciliğini olağanüstü seçime götürmüştü. Çiğli Belediyesi işçilerin bu deneyimi ve sonrasında hayata geçirmeye çalıştığı sendikal anlayış esas olarak sendikal bürokrasiye karşı mücadelenin nereden başlaması gerektiğini de göstermesi bakımından örnektir.

DEĞİŞİM İŞYERLERİNDEN BAŞLAYACAK

Genel-İş 8 No’lu Şubeye bağlı Çiğli Belediyesi işyeri temsilcileri, taslağın işçilerin talepleri üzerinde oluşturulduğunu ve işçilerin kendi talepleri arkasında durarak 6 gün greve çıktığını hatırlattı. “Fakat 6. günün sonunda bizlerin onayı alınmadan kabul edilmesi mümkün olmayan bir sözleşmeye imza attılar. Üstelik bunu bizden aldıkları yetkiyle yaptıklarını söylediler. Bunun karşısında sessiz kalmamız mümkün değildi” diyerek, sendikal bürokrasiye karşı işyerinde değişim başlattıklarını söyledi.

HEDEF İŞYERİ KOMİTELERİ

Bu süreçten çıkardıkları sonuçları da değerlendiren işçiler, sadece taleplerinin belirlenmesi sürecinde değil her an ve her durumda işçinin sürece müdahil olacağı bir örgütlülüğü hedeflediklerini ve bunun için işyeri komiteleri kurup, işçinin sadece kağıt üzerinde bir sendika üyesi olarak kalmaması, örgütlü bir yapının parçası olmasını sağlamak gibi bir hedeflerinin olduğunu söyledi.

SÜPÜRGE BİR İŞÇİ FANZİNİ

Çiğli Belediyesi işçilerinin yılların verdiği deneyimle bu konuda artık daha bilinçli olduğunu söyleyebiliriz. İşyerlerinde "Süpürge" adlı bir fanzin çıkararak bir yandan işçilerin kafalarına takılan soruları oradan yanıtlamayı bir yandan da birlikte üretmeye, yazmaya başladılar. İşyeri temsilcileri şantiyede kurulan kütüphaneyi daha da aktifleştirmek gibi hedeflerinin olduğunu söylüyor. 

ÇAYA ZAMMI GERİ ALDIRDILAR

İşyeri örgütlenmeleri sayesinde şantiyede çaya yapılan zam karşısında kendi çay ocaklarını kurarak bir hafta ücretsiz çay içebildiklerini ve bunun sonucu yapılan zammı geri aldırdıklarını söyleyen işyeri temsilcileri, “Aslında bu küçük ama son derece çözümü de bize gösteren bir örnek. Kendi alternatifimizi kendimiz yaratabiliriz” diyor.

Evrensel'i Takip Et