14 Aralık 2022 04:55

Dr. Fatih Yaşlı: Muhalefet "AKP gibi bir partiyle anayasa yapılmaz" demeli

"Anayasa değişikliği teklifine ‘evet’ demek çok büyük sıkıntılar ortaya çıkartır. AKP bu sayede seçimin hemen öncesinde hem meşruiyetini artırır hem de yeni bir zafer kazanır."

Fatih Yaşlı | Fotoğraf: Kişisel arşiv

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

AKP’nin başörtüsü ve aileye yönelik anayasa değişikliği teklifine dair tartışmalar sürüyor. Muhalefet partilerinin nasıl bir yol haritası izleyeceği de merak ediliyor.

İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, “Genel İdare Kurulunda çoğunluğun eğilimi, olumlu bir kanaat içerisinde olduğumuz ve evet yönündedir” demişti. Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu da anayasa teklifinin Meclisten “referanduma gerek duymayacak bir oy ile” geçmesi gerektiğini belirterek, “Meclisten hayır çıkmaz. İYİ Partili, CHP’li vekiller alana indiğinde ‘Ben başörtüye hayır demedim’ demek ister. 400’ü aşan bir milletvekiliyle anayasa maddesi kabul edilirse bu sefer de biz çıkar deriz ki, bu şeref Sayın Kılıçdaroğlu’na ait” demişti.

CHP tavrını henüz net olarak açıklamadı; kulislerde tavrın, parti hukukçularının hazırlayacağı raporun ardından açıklanması kararı alındığı konuşuluyor.

Peki altılı masa nasıl bir taktik uyguluyor? "Evet deriz" yönündeki açıklamalar ülke geleceğine nasıl etki eder?

Siyaset Bilimci Dr. Fatih Yaşlı, “Tek gerçekçi çözüm altılı masanın tüm milletvekillerinin ‘AKP gibi bir partiyle anayasa değişikliği yapmak mümkün değildir, kendi iktidarımızda gereken değişiklikleri yaparız’ diyerek topluca ret oyu vermeleridir. Böylelikle AKP’nin konuyu referanduma götürme olasılığı bütünüyle ortadan kalkar” değerlendirmesinde bulundu.

Yaşlı’nın sorularımıza yanıtları şöyle:

Millet İttifakında ve altılı masada yer alan İYİ Parti ve Gelecek Partisinden AKP’nin anayasa teklifine ilişkin açıklamalar geldi. İYİ Parti, olumlu yaklaşıldığını açıklarken, Gelecek Partisi lideri Davutoğlu da Mecliste muhalefetten teklife hayır çıkmayacağını söyledi. Bu iki açıklamayı nasıl yorumlarsınız?

AKP’nin “başörtüsüne anayasal güvence hamlesi”nin gerisinde Kılıçdaroğlu’nun bir gece ansızın çektiği bir videoyla “başörtüsüne yasal güvence” istemesi var biliyorsunuz. Erdoğan konuya dair yaptığı ilk açıklamada dalga geçer bir üslupla kendisinin eski bir futbolcu olduğunu ve atılan bu pası gole çevireceğini söylemişti. İşte bu golü atmak için de denildi ki “Başörtüsüne yasal güvence mi istiyorsunuz, o zaman anayasal güvence verelim, hodri meydan.” Böylece AKP uzunca bir süredir inisiyatifi yitirdiği “yeni anayasa” meselesinde, kısmi de olsa yeniden inisiyatifi eline alma fırsatına kavuştu ve bir anayasa tartışması yeniden Türkiye’nin gündemine girdi. Ama mesele sadece bu da değildi; AKP, Kılıçdaroğlu’nun çıkışına verdiği yanıtla, altılı masanın içine de oynama fırsatı buldu. Masanın içerisindeki partilerin CHP dışında kalanlarının kendi tabanlarını gözeterek öyle kolay kolay değişiklik teklifine “hayır” diyemeyeceklerini biliyordu. CHP’nin “hayır” demesi durumunda ise dönüp halka “Bakın başörtüsü düşmanlığına devam ediyorlar, teklifimizi kabul etmediler, samimi değiller” denebilecekti. İYİP ve GP’nin açıklamalarından AKP’nin planının şu an için işe yaradığını, gerilimleri ve kırılganlıkları giderek artan altılı masanın bir de anayasa değişikliği gündemiyle sarsılma ihtimalinin yüksek olduğunu söylemek gerekiyor. Ayrıca bu tür konular ne kadar çok konuşulursa asıl gündemin, yani halkın yaşadığı ağır ekonomik bunalımın konuşulması da o kadar zorlaşıyor, AKP ve Erdoğan da bunu bildikleri için sürekli buraya oynuyorlar. 

"OYLAMADA 360’IN ALTINDA 'EVET' ÇIKMASI KESİN ÇÖZÜM"

Altılı masa nasıl bir taktik izliyor? İzlenecek yol haritası için “Erdoğan referanduma gitmesin, bir seçim havası yaratmasın” denilebilir mi? Bu durum, anayasa teklifinin ayrımcı maddelerine evet demek değil mi? Bu geçerse daha sorunlu sonuçları olmaz mı?

Altılı masanın ortak bir taktik ya da strateji izlediğini düşünmüyorum bu konuda. Henüz tek tek partiler kesinleşmiş kararlarını vermedikleri gibi özellikle CHP, böyle bir değişikliğe “evet” demesinin tabanında ciddi bir tepki yaratacağını biliyor, “hayır” demesinin sonuçlarını ise kestiremiyor. Bu yüzden öncelikle AKP’den yasa maddesini revize etme talebinde bulunup süre kazanmak, meseleyi zamana yaymak isteyebilirler. Yok eğer bunu yapmazlar da “Konu bir an önce kapansın” ve “Referanduma gidilmesin” diye blok halinde “evet” demek gibi bir yaklaşıma girerlerse bunun çok önemli sonuçları olur. En geç altı ay sonra seçime gidecek bir ülkede, iktidarı kaybetmesi muhtemel bir partinin anayasa değişikliği teklifine (Hele bir de bu parti anayasayı fiilen ortadan kaldırmışsa ve getirdiği düzenleme ile kendi kafasındaki dinsel rejimi inşa konusunda anayasal bir adım atmayı amaçlıyorsa) evet demek çok büyük sıkıntılar ortaya çıkartır. AKP bu sayede seçimin hemen öncesinde hem meşruiyetini artırır hem de yeni bir zafer kazanır. Tek gerçekçi çözüm altılı masanın tüm milletvekillerinin “AKP gibi bir partiyle anayasa değişikliği yapmak mümkün değildir, kendi iktidarımızda gereken değişiklikleri yaparız” diyerek topluca ret oyu vermeleridir. Böylelikle AKP’nin konuyu referanduma götürme olasılığı bütünüyle ortadan kalkar. “400’ü geçsin de konu kapansın” denildiğinde ise Erdoğan isterse değişikliği yine referanduma götürebilir ve götürmeyeceğinin de bir garantisi yoktur. Oylamada 360’ın altında “evet” çıkması kesin çözümdür yani.

LAİKLİK VE EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI

AKP, MHP ve BBP’nin imzasıyla Meclise sunulan anayasa değişikliği teklifinde LGBTİ karşıtı madde de yer alıyor. Teklifin gerekçesinde “Evlilik birliği medeniyet anlayışımıza göre ancak bir kadın ve bir erkeğin evliliğiyle kurulur” ifadelerine yer veriliyor. Meclise sunulan teklif ülke için bir ihtiyaç mı? Bu teklife dair görüşünüz nedir?

Söz konusu anayasa değişikliği teklifine “gerici” karakterini veren temel bir olgu da bu. AKP, bir süredir Batı'daki sağ popülist partilere öykünüyor, onların “düşmanlaştırma” taktiğini burada kendi klasik düşmanlarının dışına doğru genişleterek uyguluyor. LGBTİ bireylerin toplumun önüne yeni bir düşman olarak atılmaları ve hedef gösterilmeleri de bununla ilgili. Bu anayasal düzenleme, söz konusu düşmanlaştırmanın anayasal bir statüye kavuşması anlamına geliyor dolayısıyla. Yani söz konusu değişiklik teklifine, anayasa tanımayan bir iktidar tarafından gündeme getirilmesi, laiklik ve eşitlik ilkesine aykırılık taşıması ve ülkenin çok yakında seçime gidecek olması gibi nedenlerin yanı sıra, bir grup yurttaşı düşmanlaştırdığı, onların eşit yurttaşlar olarak yaşamalarını ve hak ve özgürlüklerini kısıtlamayı hedeflediği için de çok net bir şekilde karşı çıkılmalı.

ÖNCEKİ HABER

ABD'li bilim insanları füzyon ateşlemesini başardı

SONRAKİ HABER

2023 bütçesinin ilk 2 maddesi kabul edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa