‘İşçilerin grev yapması uzun zamandır engellenmekte’
CHP’li vekiller, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü” gerekçesiyle Bekaert’e ait işyerlerinde grevin yasaklanmasını eleştirdi.
Fotoğraf:CHP
CHP Milletvekilleri Kani Beko, Süleyman Girgin ve Yıldırım Kaya, patronun düşük zam dayatmasına karşı grev kararı alan ancak grevleri Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yasaklanan Bekaert işçilerine dair açıklama yaptı.
CHP’li vekiller, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü” gerekçesiyle Bekaert’e ait işyerlerinde grevin yasaklanmasını eleştirerek, “Türkiye'de işçilerin grev yapması uzun zamandır engellenmekte. Dün yayımlanan karar ile birlikte AKP hükümetleri döneminde, yasaklanan grev sayısı 18 oldu” dedi.
Lastik fabrikalarına tel üretilen Belçika sermayeli Bekaert’in Kocaeli’deki iki fabrikasında 13 Aralık’ta uygulanmak üzere alınan grev kararı 13 Aralık saat 03.00’te Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından milli güvenliği tehdit ettiği bahanesiyle erteleme adı altında yasaklandı. Konuya dair Meclis’te basın açıklaması yapan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “AKP hükümetleri döneminde yasaklanan grevlerden 195 bin işçi etkilenmiştir. İşçiler daha grev pankartlarını işyerlerine asamadan, saray yönetimi yayınladığı kararlarla bu grevleri engellemektedir. Artık bu ülkede grev hakkı Saray’a göre yoktur! Ama birleşik metal iş sendikasının örgütlü olduğu Bekaert İzmit fabrikasında işçiler grevi fiili olarak başlatmışlardır. Bu grev işçilerin anayasal hakkıdır. Çünkü daha önce verilen mahkeme kararına baktığımızda; alınan grev kararının milli güvenliği neden ve nasıl bozucu nitelikte olduğu yer, zaman ve olay gösterilerek belirtilmemiştir” dedi.
“YASAK KARARINA RAĞMEN GREV”
Yasak kararına rağmen işçilerin greve çıktığını söyleyen Beko, “Milli güvenlik kavramı keyfi ve geniş yorumlanmıştır. Dolayısıyla işçiler cumhurbaşkanının kararına rağmen bugün anayasal haklarını kullanarak greve başlamışlardır. Bildiğiniz gibi işçi sınıfının yaşadığı gelir kaybını telafi etmesinin en önemli yolu sendika ve grevli toplu sözleşme hakkıdır. Bu nedenle sendika ve grev hakkının kullanımının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Ancak ne yazık ki, anayasal bir hak olmasına rağmen bu ülkede grev artık, fiilen, idarenin uygun bulmasına bağlıdır. İdare istediği her grevi yasaklayabilir durumdadır” diye konuştu.
İşçilerin insanca yaşama talebi karşısında grevi yasaklamanın kabul edilemez olduğunu söyleyen Beko, “Bir kez daha anlaşılmıştır ki grev yasaklarının gerekçesi milli güvenlik değildir. Gerçek amaç, işçinin evine götüreceği ekmeği işverenin insafına bırakmaktır! Gerçek amaç, iş cinayetlerinde ölmek istemeyen işçilerin iş güvenliğini sağlamak değil, “milli güvenlik” kisvesi altında işverenlerin karına kar katmaktır! Anlaşılmıştır ki, milli güvenlik dedikleri sadece ve sadece patronların güvenliğidir. İşçinin sofrasına koyacağı ekmek talebi, patronlar için güvenliği bozucu niteliktedir” dedi.
"YANDAŞ ŞİRKETLERİN VERGİLERİ SIFIRLANIYOR"
Ülkeyi yönetenlerin, bu ağır ekonomik koşullarda geçim mücadelesi veren halkı korumak yerine zenginleri, bankaları ve sermayeyi koruduğunu dile getiren Beko, “İşsize iş, yoksula aş vermek yerine sermayeye teşvik dağıtıyorlar. Yandaş şirketlerin vergileri sıfırlanıyor. Dövize endeksli ihaleler ile ayrıcalıklı şirketler ihya ediliyor. Kur korumalı mevduat hesabı adı altında bankalara ve zenginlere kaynak aktarılıyor. İşçilerin ekonomik, demokratik, sosyal hak mücadelesi gündeme gelince grevler yasaklanıyor. Hükümetin aslında yapmak istediği açıktır. 60 gün ertelenen grev sonrası taraflar arasında anlaşma sağlanamazsa; 6 iş günü içinde taraflardan birinin başvurusu üzerine uyuşmazlık yüksek hakem kurulu tarafından çözülür, aksi halde sendikanın TİS yetkisi düşer. Saray bundan dolayı Türkiye’de grevleri yasaklamaktadır” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’DE HER YIL YAKLAŞIK 2000 İŞÇİ ÇALIŞIRKEN ÖLMEKTEDİR”
Grev yasaklarının anayasanın “ayaklar altına” alınması anlamına geldiğini aktaran Beko, “Ne yazık ki ülkeyi yönetenler için işçilerin kitlesel ölümü değil kitlesel grevi “güvenlik” sorunudur. Türkiye’de her yıl yaklaşık 2000 işçi çalışırken ölmektedir. AKP döneminde 25 binin üzerinde işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. Türkiye işçi hakları açısından dünyada en kötü 10 ülke arasında yer almaktadır. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) 148 ülkeyi kapsayan Küresel Haklar Endeksi'ne göre Türkiye 2022 yılında çalışanlar için en kötü 10 ülkeden birisi. Rapora göre Türkiye’nin en kötü 10 ülke arasında yer almasının sebebi: grev yasakları, sendikacıların tutuklanması ve sistematik sendika düşmanlığıdır” dedi.(İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)