16 Aralık 2022 03:57

Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği: Bugün İran’da olan yarın Afganistan’da olmalı

 50 yıldır Afganistan’da kadınların hakları için mücadelesi eden Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği RAWA, Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesinin ardından kadınların yaşadıklarını Ekmek ve Gül’e anlattı.

Fotoğraf: RAWA

Paylaş

Elif TURGUT

Taliban 15 Ağustos 2021’de Afganistan’ın başkenti Kabil’i alarak ülkenin yönetimini ele geçirdi. Her ne kadar Taliban dünya kamuoyuna “Kendini kabul ettirmek” ve tepkileri sönümlemek için “ılımlı olacağına” dair açıklamalar yapmış ve güvence vermiş olsa da ördüğü karanlık ağ en çok da kadınların ve kız çocukların üzerine çöktü. Kadınlar bir yıl içerisinde pek çok haktan mahrum bırakıldı; ailelerindeki erkeklere bağımlı kalmaları için işlerinden çıkarıldılar, kamusal alanlara, parklara girişleri yasaklandı, okula gitmelerine izin verilmedi, siyah burkalar giymeye zorlandılar... Kadınlar üzerindeki kısıtlamalara her geçen zamanda bir yenisi eklenirken kadınlar da hayatlarının ellerinden alınmasına sessiz kalmıyor.

1972’den bu yana kadınların hakları için mücadele eden Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği (RAWA), Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesinin ardından kadınların yaşadıklarını, kadınlara getirilen kısıtlamaların nasıl riskler yarattığını, Afganistanlı kadınların mücadelelerinin boyutunu Ekmek ve Gül’e anlattı.

Sorularımızı yanıtlayan RAWA’dan Mariam*, İran’da devam eden mücadeleye de değinerek, “Kadınların sokaklara döküldüğünü ve İran İslam rejimine ve baskıya karşı sloganlar attığını görmek kalplerimize dokunuyor” dedi.

KADINLAR TEMEL İNSAN HAKLARINDAN DAHİ MAHRUM

Taliban dünya kamuoyuna “Eskisi gibi olmayacakları” ve “Kadın haklarına saygı gösterecekleri” konusunda çeşitli sözde güvenceler vermişti. Ancak geçtiğimiz yıl içerisinde Afganistan’da kadın haklarına getirilen kısıtlamalar bunun aksini gösteriyor. Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesinden bu yana Afganistan’da kadınlar için ne değişti?

İster ABD işgali ister NATO işgali altında olsun isterse de bugün Taliban yönetimi altında olsun, Afgan kadınlarının durumu hiçbir zaman çok iyi olmadı. Maalesef bu ülke istismarın, işkencenin farklı biçimlerinin görülebildiği bir yer. Afganistan’da kadınların pek çok farklı sıkıntısı var. Fakir bir ülkede yaşıyoruz, en fazla mültecinin olduğu, en fazla eğitimsiz, okuma yazma bilmeyen kadın ve erkeğin olduğu felaket bir ülke. Genel olarak insanlar, ama özel olarak kadınlar birçok sorunla karşı karşıya.

Geçtiğimiz bir yılda neler olduğuna bakalım. Her şey çok değişti. Kadınların sahip olmaya başladığı çok temel hakların yerle bir olduğunu görebiliyorduk.

ABD işgali nedeniyle Taliban’ın yeniden ortaya çıktığını ve İslami kökten dinciliğin güçlendiğini düşünüyoruz. Dini fanatikler iktidarı ele geçirir geçirmez kadınlara yönelik kısıtlamalar ilan etmeye, kadınların günlük yaşamına daha fazla sınırlama getirmeye başladılar.

İlk yaptıkları şey, çalışan tüm kadınları evlerine geri göndermek oldu. Ayrıca kız çocuklarının her türlü eğitimini yasakladılar; bu, insanların günlük yaşamı için en korkunç değişim. Artık ailelerin ekmek kapısı olan kadınların çalışmasına izin verilmiyor. Kız çocuklarını sadece cinsiyetlerinden dolayı okula göndermelerine izin verilmeyen annelerin acısını muhtemelen hissedebilirsiniz. Bu genç kızların hissettikleri psikolojik baskıyı hayal etmek zor. Yavaş yavaş toplumdan dışlanıyorlar; onurları, kişilikleri ellerinden alınıyor.

Kadınlar ayrıca uzun siyah -rengi bile belirli- elbiseler giymeye zorlanıyor. Toplu taşıma araçlarını kullanmalarına izin verilmiyor, kendi başlarına seyahat etmelerine izin verilmiyor. Yanlarında her zaman bir erkek yakınlarının bulunması gerekiyor. Tüm bunlar kadınların gündelik hayata erişimini engelliyor.

Kadınlar için hayat tersine dönmüş durumda. Eşit haklardan bahsetmiyoruz, sosyal değişimlerden, kadınların toplumdaki siyasi rolünden bahsetmiyoruz. Çok temel şeylerden bahsediyoruz: nefes almak, hareket etmek, sağlık hizmetlerine erişmek, eğitime erişmek. Ne yazık ki kadınlar bugün bu insan haklarından mahrumlar.

Afganistan’da kızların okula gitmesine izin verilmemesinin kız çocukları ve kadınlar için sonuçları ne olacak?

Dini fanatikler ve Taliban gibi Orta Çağ zihninin yarattığı bu koşullarda iyi bir gelecek olmayacaktır. Herhangi bir toplumda kadınlar eğitim almazsa, çalışamazsa ekonomi gelişmez. Kadınların rolü olmadan toplumun gelişmesi mümkün değil.

Genç kızları çok tehlikeli bir gelecek bekliyor. Evden dışarı çıkamadıkları ve kendilerini güvende hissetmedikleri için genç kızlarda birçok psikolojik sorun şimdiden başladı. Gerçekleştirmek istedikleri tüm hayaller -avukat, doktor, bilim insanı olmak- hepsi Taliban’ın iktidar olması ile gitti.

Çok geri kalmış, yoksun bir ulus olarak yalnız kalacağız. En önemli risk, gelecekte Taliban’a karşı ya da farklı rejimlerin işkencelerine ve acımasızlıklarına, kadına yönelik ayrımcılığa karşı muhalefetin olmaması. Eğer bir kadın eğitimli değilse, haklarını nasıl bilebilir? Haklarını nasıl savunabilirler? Özellikle Afganistan gibi sadece kökten dinciliğin değil aynı zamanda ataerkil sistemin de çok güçlü olduğu muhafazakar toplumlarda hakları için mücadele etmek üzere ayağa kalkma güvenini nasıl inşa edebilirler? Kültürel koşullarını nasıl değiştirebilir ve geliştirebilirler? Kalkınma, istikrar, barış kadınların rolüyle gelebilir. Bu sadece toplumdaki fiziksel görünümleri değil, aynı zamanda eğitimli, açık fikirli, erkekler gibi aktif olmalarıyla olabilir.

"AFGAN KADINLAR DEĞİŞTİ, GÜÇLENDİ"

Eğitim hakları için sokaklarda eylem yapan genç kızlar görüyoruz. Eğitim almak için gizli sınıflarda eğitim görüyorlar. Bu protestoları uluslararası basına yansıdığı kadarıyla görebiliyoruz. Bugün Afganistan’daki kadın hareketinin, kadınların mücadelesinin boyutu ne? Bu yüksek baskı altında bile kadınlar örgütlenebiliyor ve hakları için bir mücadelenin parçası olabiliyorlar mı?

Genel olarak konuşmak gerekirse, bugünlerde Afganistan’da Taliban’a karşı çok güçlü bir mücadele yok maalesef. Taliban’a karşı örgütlü, kitlesel bir hareket gerçekleşmiyor. Çoğunlukla kadınların protestoları kendi kendine örgütlenen ve kendi kendine başlayan tepkilerden oluşuyor. Protestocular çoğunlukla haklarını savunmak isteyen, işlerini kaybettiklerinde ekonomik baskı altında kalan çalışanlar, öğretmenler, hemşireler, sağlık çalışanları. Kız çocuklarının eğitim hakkını savunanlar sokaklara döküldü. Bu şekilde sokaklara çıktılar ve Taliban’a karşı seslerini yükselttiler.

Kesinlikle kadınlar daha fazla sıkıntı çektikleri için daha güçlüler, bu yüzden Taliban’a karşı direnişleri ve tepkileri de daha güçlü. Mahkumlar gibi hapsedilmeyi kabul edemezler. Zincirler içinde tutulamazlar.

İlerlemek, haklarını savunmak için; fedakarlık yapmaları, sokaklara çıkmaları, kız çocuklarını eğitmenin bir yolunu bulmaları, Taliban’a karşı direnmek için harekete geçmenin ve örgütlenmenin bir yolunu bulmaları gerekiyor.

Taliban’ın ilk dönemiyle bugünü karşılaştırdığımızda bu kanıtlanmış olur. 1996 yılında Taliban yönetimi ele geçirdiğinde ona karşı kadınlar arasında herhangi bir protesto yoktu. Tamamen susturulmuşlardı. İnsanların çoğu sadece ülkeden nasıl kaçacaklarını ve komşu ülkelere nasıl gideceklerini düşünebiliyorlardı. Şimdi görüyoruz ki kadınlar değişti, kadınlar güçlendi, Taliban’a karşı savaşmazlarsa tamamen ortadan kaldırılacaklarını, toplumsal yaşamdan tamamen dışlanacaklarını anladılar.

Kadınların direnişi sadece protesto ve gösteri şeklinde değil. Aynı zamanda gizli ev dersleri düzenliyorlar, kadınlar için iş olanakları organize ediyorlar, hatta başka direniş biçimleri de var. Örneğin siyah renk giymiyorlar. Toplu taşıma araçlarını kullanmaya çalışıyorlar. Pek çok kadın çok riskli olmasına ve tehdit edilmelerine rağmen işlerini bırakmıyor.

"İRANLI KIZ KARDEŞLERİMİZDEN ÖĞRENİYORUZ"

İran’da Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesine tepki olarak başlayan hareket ülke geneline yayılarak üniversiteleri, liseleri, fabrikaları ve sokakları sardı. Üç ayı aşkın bir süredir de hiç sönmeden devam ediyor. İran’daki protestolar Afgan kadınları nasıl etkiliyor ve kadınlar arasında nasıl tartışılıyor?

Özellikle de kökten dincilik karşıtı, antiemperyalist ve Antiamerikan mücadeleye inanan kadınlar için İran’da yaşananlar cesaret ve ilham verici. Özellikle de RAWA olarak bizim için çünkü biz bir örgüt olarak her zaman İran’dan, Kürt kadınlarından öğrendiklerimizi yaygınlaştırdık. Her zaman kadınların adalet ve eşit haklar için verdiği mücadelenin, ülkemizden uzakta gerçekleşiyor olsa bile dünyanın her yeriyle bağlantılı olduğunu düşündük. Ama İran bize çok yakın. Kadınların sokaklara döküldüğünü ve İran İslam rejimine ve baskıya karşı sloganlar attığını görmek kalplerimize dokunuyor. Aynı dili, aynı duyguları ve kökten dinci ve dinci rejim deneyimini paylaşan bir komşu olarak İran’da kadınların çok daha fazla ilerleme kaydettiğini, örgütlendiklerini, iyi eğitim aldıklarını ve bir şekilde siyasete derinden dahil olduklarını görüyoruz.

İranlı kız kardeşlerimizden, Kürt kız kardeşlerimizden bir şeyler öğrenmemiz gerektiğine inanıyoruz. İran’daki ayaklanmalarla dayanışma amacıyla Kabil’deki İran Büyükelçiliği önünde gerçekleştirdiğimiz gösteride ana slogan “Bugün İran’da olan yarın Afganistan’da olmalı” idi. Bu gerçekten cesaret verici bir şey ve bu mücadelenin başarıya ulaşmasını yürekten diliyoruz. İran’daki zaferin Afganistan üzerinde derin bir etkisi olacak. Sadece bizi duygusal olarak daha güçlü kılmakla kalmayacak, aynı zamanda tarihsel olarak da bizim için çok önemli bir ders olacak. Kökten dincilik, eğer insanlar birleşir, ayaklanır ve kökten dinciliğe karşı çıkarsa yenilebilir.

"POLİTİK MÜCADELE OLMADAN OLMAZ"

Afgan kadınlarını nasıl bir mücadeleye çağırıyorsunuz? Taliban’a karşı mücadelenin nasıl daha örgütlü hale geleceğini düşünüyorsunuz?

Farkındalık, eğitim ve güçlendirme, kadınlar için güven inşa etmek çok önemlidir. Kadınların mutlak çoğunluğunun eğitimli olmadığı çok muhafazakar bir toplumda yaşıyoruz. Kadınların hayatlarındaki temel şeylere bile karar verme hakkına sahip değiller. Ailenin erkek üyelerine bağımlılar.

Peki bu koşullarda biz ne yapıyoruz? Kadınları gizli ev sınıflarında eğitiyoruz, bilinçlendiriyoruz, özellikle siyasi mücadelenin bir parçası olmaları için bir araya getiriyoruz.

Bazı STK’ler, bazı sözde kadın hakları grupları Batı medyasının desteğiyle çok popüler hale geliyor. Ancak bizim için kadınların sadece siyasi değişimler ve siyasi mücadele ile haklarının elde edilebileceğini düşünmeleri çok önemli. Böyle bir siyasi mücadele olmadan, toplumumuzda kadınlara ve tüm azınlıklara yönelik ayrımcılığa hiçbir şey son veremez.

* Mariam güvenliği için gerçek ismini kullanmamaktadır.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan'dan İmamoğlu'na "Hiranur Vakfı'na mühür" tepkisi: Sen ne yaptığının farkında mısın?

SONRAKİ HABER

OSTİM-İvedik patlamasında cezalar yarıya indirilmek isteniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa