OSTİM-İvedik patlamasında cezalar yarıya indirilmek isteniyor
OSTİM ve İvedik’te 20 işçinin ölümüne, 46 işçinin yaralanmasına neden olan iki patlamada verilen cezaları yarıya indirmeyi öngören bozma kararının ilk duruşması görüldü.
Fotoğraf: Evrensel
Birkan BULUT
Ankara
Yargıtay Ceza Genel Dairesi’nin, 2011’de OSTİM ve İvedik’te 20 işçinin ölümüne, 46 işçinin yaralanmasına neden olan iki patlamada verilen cezaları yarıya indirmeyi öngören bozma kararının ilk duruşması görüldü. 11 yıl sonra gelen karara öfkeli aileler ve patlamadan yaralı kurtulan işçiler, adalet talebini haykırdı. Patlamadan yaralı kurtulan Volkan Özmir hala o günü yaşadıklarını anlattı: “Geçen sene bacaklarım ağrıyınca doktora gittim. Bacağımda patlamadan kalma cam parçaları olduğu fark edip çıkardılar.”
OSTİM’deki Özkanlar Hidrolik’te 9, İvedik OSB’de Metsan Yedek Parça Otomotiv’de 11 işçinin ölümüne neden olan patlamada, sıkıştırılmış doğal gaz basılan ve sonra yenden oksijen doldurulan tüplerin patlamaya neden olduğu belirlenmişti. Bu nedenle 2015 yılında verilen kararda, şirketin sahibi ve iki yöneticisi hakkında bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan iki patlama için 18 yıl 9’ar ay, yani toplam da 37 buçuk yıl hapis cezası verilmişti.
Ancak Yargıtay Başsavcılığı’nın iki patlama olsa da tek ceza verilmesi itirazının ardından Yargıtay Ceza Genel Dairesi itirazı kabul ederek kararı bozdu. Sanıkların cezasının yarıya indirilmesine yol açabilecek olan kararın ardından bugün ilk duruşma bugün Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
SON DENETİM 4 YIL ÖNCE AMA KAMU KURUMLARI YARGILANMIYOR
Avukat Murat Kemal Gündüz, OSTİM ve İvedik patlamalarının iş cinayeti olduğunu vurgulayarak, OSTİM ve İvedik OSB yönetimleri, büyükşehir ve ilçe belediyeleri, denetim görevini yerine getirmeyen bakanlıklar gibi kamusal sorumluluklarının üzerine gidilmediğini söyledi. Suçlu şirketin lisansı olmadan doğal gaz ticareti yapması ve tüplerin kafalarını değiştirmemesi yönündeki tespitleri hatırlatan Gündüz, olaydan sonra şirkete lisans da verildiğini ama daha sonra lisansın iptal edildiğin söyledi. Patlama olan yerlerdeki en son denetimin 2007 yılında yapıldığına dikkat çeken Gündüz, “Başkentte yasa dışı gaz satılıyor ama hiçbir kamu kurumu sorumlu tutulmuyor. Devlet de mağdur aileleri yalnız bıraktı. Tazminatlarını tahsis edemiyorlar, çünkü kamu kurumları sorumlu tutulmuyor. Sorumlu firmalar batmış, ortada yok. Bu saatten sonra verilecek kararda bunun etkili olması lazım. İşverenlerin de burada sanık olarak bulunması lazım. İki farklı işyerindeki patlamanın iki eylem olarak kabul edilmesi ve üst sınırdan ceza verilmesi lazım” diye konuştu.
Yıllar sonra kararın bozulmasına aileler öfkeliydi. Aradan geçen 11 yıldan sonra mahkeme salonuna gelen ailelerin, yaralı kurtulan işçilerin acısı tazelendi. O günlerde ilkokula giden çocuklar, ömürlerinin yarısını babasız geçirdiklerini ve şimdi sanıkların cezalarının yarıya indirilemeyeceğini anlattı.
Patlamada kaybettiği oğlunun daha 19 yaşında olduğunu söyleyen Akgül Akkaya, “Dayanamıyorum artık” diyerek cezanın hafifletilmemesini istedi. Patlamada bir gözünü kaybeden Volkan Üçer de en üst sınırdan ceza almalarını istedi. İnsan canının bu kadar bir basit olmaması gerektiğini söyleyen Üçer, herkesin adaletin aradığını dile getirdi.
“YENİ ÖLÜMLER OLMASIN, ÖNLEM ALINSIN"
Abdulsoyer Yıldız ise davanın ağır yürümesinden de şikayetçi olduğunu söyleyerek, artık yeni ölümler olmasın diye önlem alınması gerektiğini anlattı: “Geç gelen adalet değildir. Ölenleri geri getiremeyiz. Hala çalışanlar için önlem alındı mı, ders alındı mı? Benim oğlum kaynak yaparken öldü. Tüplerin 50 metre ileride tutulup hortumla gaz oraya getirilse böyle bir olay olmazdı.”
“AMELİYAT OLMADAN ÖNCE SOKAĞA ÇIKAMIYORDUM”
Duruşmanın ardından konuştuğumuz iki işçi, 11 yıldır patlamanın acısıyla yaşamaya çalıştıklarını anlattı. İvedik’teki patlamada ağır yaralanan ve yüzündeki yanıklar için 4 kez estetik ameliyatı olmak zorunda olduğunu belirten Volkan Özdemir şöyle konuştu: “Ameliyat olmadan önce sokağa bile çıkamıyordum, insanlar sürekli bakıyordu. Hala o günü yaşıyoruz. Geçen sene bacaklarım ağrıyınca doktora gittim. Bacağımda patlamadan kalma cam parçaları olduğu fark edip çıkardılar. O gün işyerinin önünden geçen vatandaşlardan bile hayatını kaybeden oldu. Bizi de işyerindeki İbrahim abi kurtardı. İtfaiyeciler bizi yukarıda görmemiş, ben de baygındım. İbrahim abi mal götürmek için gittiği Türk Traktör’den dönünce üst kata baktırmış, bizi bulmuşlar.”
Aynı işyerinden arkadaşı Onur Çorum, o gün yaşananları şöyle anlattı: “Biz üst kattaydık sigara almak için aşağı gidecektim. Arkadaş bende var inme dedi. Son üç sigarayı paylaşıp içtik. Aşağı inseydim, arkadaşlarım gibi kurtulamayabilirdim. O sabah OSTİM’de patlama olduğunu duyduk. Orada patlayanın bizim kullandığımız tüpler olduğunu biliyorduk. Akşamüstü yeni tüpler geldi. Aşağıda kaynak yapanlar kaçak olduğunu anlıyorlar. Şalama borularını, tüp saatini değiştiriyorlar. Kaçağı tespit etmek için ana vanayı üç kez açıp kapıyorlar, üçüncüde patlıyor. Psikolojik olarak o kadar zor zamanlar yaşadık ki, tedavi almak zorunda kaldık. Bir gün dışarıda yemek yerken arkadaşımın hayalini görüp ona da söylemiştim” dedi.