Kalifiye işçi de asgari ücrete düştü
"Sadece kendimize ait sandığımız dertlerimizin çoğu ortak dertlerimiz. Kol kola girip üzerine yürümedikçe sorunlar bitmeyecek."
Fotoğraf: DHA
OSTİM’den bir kadın işçi
Ankara
Ekonomik koşulların sertliği bıçağın kemiğe dayandığı raddeyi aşalı çok oldu. Günlerin ekonomik olarak zor geçtiği bir yılın son demleriyse, beraberinde asgari ücret tartışmalarını getiriyor. Bir yandan asgari ücretle geçinenler olarak tutarın belirlenmesinde bize sorulmadan yapılan açıklamaları dinliyoruz bir yandan da asgari ücrete gelen zammın temel tüketim maddelerine gelen zamlar karşısında erimemesini temenni ediyoruz. Hal böyleyken tek başına düşünmekle bir şey değişmiyor diyerek OSTİM’de çalışan genç işçilerle iş yerlerindeki sorunları, memleket meselelerini konuştuk.
TEMEL İHTİYAÇLARI KARŞILAMAK HAYAL OLUYOR
Türkiye’de yerli üretimin kalmamasından, yediğimiz içtiğimiz her şeyin fiyatının günden güne zamlanıyor olmasından yakınarak başladığımız sohbetimiz, genç işçilerin aileleriyle yaşamalarına rağmen ceplerinde harçlıklarının kalmamasına geliyor. Herhangi bir ihtiyaçlarını 3-4 ay birikim yaparak sağlayabildiklerini, kira ve fatura ödemelerinin evde en az iki kişinin çalışmasıyla bile karşılanmadığını anlatıyorlar. Ev sahibi olmanın hayal olduğunu söylerken ekliyorlar: “TOKİ’ye girecektik ama enflasyonla ödeme miktarı artıyor. 20 sene ödeme yapacaksın, katlanarak ödeyeceksin. Ne gerek var? Kazıklanıyoruz.”
MESEM’de okuyan bir genç okulda neredeyse sadece asgari ücretin konuşulduğunu aktararak devam ediyor: “Okulda dilek kutusu var. Tahminimce maaş ya da dersle ilgili şeyler yazıyorlar. Kutunun içi boşalıyor ama değişen bir şey yok. Sigara içmem diyordum ama gelecek kaygısı, geçinememek, ailevi sıkıntılar beni sigaraya başlattı. Yaşadığımız sorunlar bizi anlamsız şeylere sürüklüyor.”
KALİFİYE OLMANIN ANLAMI YOK
Bir başkası işçi de OSTİM’in çoğu yerinde kalifiye işçilerin çalıştığını ancak asgari ücrete gelen zamla birlikte birçok kalifiye işçinin “İşe yeni girenle benim aldığım maaş arasında fark kalmadı” dediğini söylüyor. Enflasyonun bu kadar yüksek olmadığı zamanlarda asgari ücretin neredeyse iki katı maaş aldıklarını, enflasyon arttıkça maaşlarının neredeyse asgari ücret düzeyinde kaldığını söylüyor.
Seçimler yaklaşırken iktidarın dini ve milli değerlere yönelik hamlelerinin sıklaştığını konuşuyoruz ancak bu hamlelerin ne bizde ne de çevremizde bir etki uyandırmadığı noktasında ortaklaşıyoruz. Geçinememek dini ve milli değerlerden daha baskın artık. Konu buradan açılmışken söz Millet İttifakı’na geliyor. Hiçbirimizin Millet İttifakı’ndan umudu yok.
TÜRKİYE BÜYÜYOR, BİZ KÜÇÜLÜYORUZ
Sermaye büyüyorken bizim cebimize giren para günden güne küçülüyor. Birikim yapmak şöyle dursun, borçlardan nefes alamadığımızı konuşuyoruz. Söz konusu borç olunca birimiz “Kim borcundan harcından Lamborghini satıyor ki?” diyerek sermayedarların değil halkın geçinebilmek için borçlandığını tek cümleyle özetliyor.
Sona yaklaşırken yakın zamanda örgütlü mücadeleleri sonucu kazanım elde etmiş Bursa’daki işçileri hatırlıyoruz. Sadece kendimize ait sandığımız dertlerimizin çoğu ortak dertlerimiz. Kol kola girip üzerine yürümedikçe sorunlar bitmeyecek.