Niğde Çevre Eğitim ve Kültür Derneği: Aktaş Özü Deresi'ne sahip çıkalım
Sanayi atıkları sonrası Aktaş Özü Deresi'nin kirletilmesi ve bölgedeki canlılığa verdiği tahribatla ilgili açıklama yapan Niğde Çevre Eğitim ve Kültür Derneği "mücadelemiz sürecek" dedi.
Aktaş Özü Deresi | Fotoğraf: Evrensel
Niğde Çevre Eğitim ve Kültür Derneği (NİÇEK) Aktaş Özü Deresi'nin bölgedeki sanayi atıkları sonrası dereyi, toprağı, ağaçları kuruttuğunu ve yeraltı içme sularını kirletmesi üzerine dere kenarında basın açıklaması gerçekleştirdi.
NİÇEK Başkanı Abidin Özkaymak, “Aktaş Özü Deresi'nin geri kazanılması için, dernek olarak, konunun takipçisi olup, yöre halkının da desteğiyle mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
“KİRLİLİĞE DUR DİYELİM”
“Bir zamanlar, güneşin pırıltıları ile kendi halinde, dingin ve temiz akan bu dere canlı yaşama ev sahipliği yapıyordu. Yemyeşil merada hayvanlar özgürce otluyor, kuşlar akan sudan kana kana su içiyordu. Derede yetişen balıklar, bölgede önemli bir besin kaynağı idi” diyen Özkaymak, “Bahçe sahiplerinden biri, bir arkadaşının yanlışlıkla kirli suyla suladığı bahçesinin tamamen kuruduğunu söyleyerek bu örnekleri çoğaltabileceğini belirtti. Bahçelerin kurumasından korkan bahçe sahipleri, bu sudan vazgeçip temiz suyla bahçe sulama adına açılan su kuyularından da simsiyah su çıktığını gördüler. Dolayısıyla, bölgedeki sanayi işletmelerinden gelen kirli su; yer üstünü olduğu kadar yeraltı içme sularımızı da kirletmiştir. Aktaş Özü deresine sahip çıkalım” şeklinde konuştu.
“Aktaş özüne akan, içinde kimyasal barındıran atık çamuru yüzünden şehrimiz ve tarım alanları ciddi bir ekolojik felaketle karşı karşıyadır” diyen Özkaymak, “Tesislerin atıkları yüzünden bitki ve hayvan popülasyonu tükenmenin eşiğine gelmiştir. Kendisini bu şehre, bu topraklara ait olduğunu düşünen herkesi bu kirliliğe dur demeye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“GELİN ŞEHRİMİZİ BU KİRDEN ARINDIRALIM”
Özkaymak, “Dere civarında otlayan hayvanlar zorda kalmadan su içmemelerine rağmen, aşırı susuz kaldıklarında içmek zorunda kalıyorlar. Bu da soframıza et ve süt olarak geri geliyor. Diğer taraftan, mera alanına dökülen elmalar, soframıza gelmek üzere çürümeye terk edilirken, mera alanının işgaline ve mera çayırının bataklığa dönüşmesine neden olmuştur. Bu olumsuzlukların yaşanmaması için firmalar arıtma tesisini kurmalı ve tam kapasite ile çalıştırılmalı” diye konuştu.
Yaşanan süreci, canlı yaşama karşı işlenmiş bir cinayet olarak değerlendiren Özkaymak, “Hiçbir maddi değer, istihdam, yatırım ve sermaye; canlı yaşamdan daha kıymetli değildir. Bununla ilgili bir Kızılderili atasözü der ki; ‘son ağaç öldüğünde, son nehir kuruduğunda, son balık tutulduğunda ve son yeşillik yok olduğunda; o zaman anlayacak beyaz adam, paranın yenmeyen bir şey olduğunu.’ Bu atasözü, Aktaş Özü Deresinin gerçekliğini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir. Temiz çevre ve temiz insan birbirini tamamlayan iki unsurdur. Gelin şehrimizi bu kirden arındıralım, çocuklarınız bu kirlilikten kanser olduktan sonra bir işe girmiş çalışıyor olması kimseyi kurtarmaz” şeklinde konuştu.(Niğde/EVRENSEL)