Prof. Dr. Tanju Tosun: Salt seçim sandığına işaret etmek riskli
Ekrem İmamoğlu’na verilen cezayı değerlendiren Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, "Salt seçim sandığına işaret etmek altılı masa açısından riskli” uyarısında bulundu.
Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesinin İBB Başkanı İmamoğlu hakkında hapis cezası vermesi Saraçhane’de iki gün yapılan mitinglerle protesto edildi. | Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Şerif KARATAŞ
İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen siyasi yasak ve hapis cezasının yankıları sürüyor. Karara tepkiler sürerken Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, tepkilerin sadece altılı masayla sınırlı olmadığını belirterek, “Salt seçim sandığına işaret etmek altılı masa açısından riskli” uyarısında bulundu.
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen siyasi yasak ve hapis cezası sonrasında gösterilen tepkileri gazetemize değerlendirdi. Saraçhane’de toplanan kalabalık, tepkinin homojen bir yurttaş topluluğuna ait olmadığına işaret ettiğine vurgu yapan Tanju Tosun şu değerlendirmede bulundu:
“Meydanda altılı masanın seçmen kitlesi dışında, muhalefetin tüm partilerinden seçmenlerin oluşu dikkat çekmiştir. Politik ve demografik olarak genci, yaşlısı, işçisi, emeklisi, türbanlısı, başı açık olanı. HDP’den de EMEP’ten de, Türkiye İşçi Partisinden de seçmenlerin meydanda toplanması tepkinin partiler üstü bir kimliğe büründüğünü gösteriyor. Bu anlamda cezaya karşı reflekslerin partiler üstü bir anlayışla, “hak, hukuk, adalet” talebiyle tüm muhalefet adına yürütülmesi meşruiyetinin pekişmesi adına önemli. Tersi, kitlenin yükselen hukuk ve adalet taleplerinin sönmesi anlamına gelir ki, bundan en fazla altılı masanın partileri zarar görür. Muhalefetin bir bütün olarak izlemesi gereken yöntem; meselenin ne bir yerel politik aktör ne CHP ne de 6 partinin meselesi olduğu, bunun bir hukuk ve adaleti geri çağırma meselesi olduğunu seçmene aktaracak siyasal strateji üretmesi ve konuyu gündemde tutmasıdır.”
KİTLENİN TEPKİSİ SADECE YARGI KARARINA DEĞİL
Saraçhane’de toplanan kitlenin hem muhalefete hem iktidara verdiği mesaja ilişkin Tosun, “Kitlenin mesajı sadece yargı kararını protesto şeklinde okunamaz. Burada “hak, hukuk, adalet” talebinin dillendirilmesi ve muhalefetin bir bütün olarak bu taleplerini gerçekleştirecek bir seçim kazanma stratejisi oluşturması gereğinin vurgulandığı kanaatindeyim” dedi. İktidara yönelik mesaja ilişkin de Tosun, “Yargı kararının hangi gerekçelerle alındığının farkındayız, kararın hukuki olmadığını biliyoruz” şeklinde olduğunu belirtti. Muhalefete yönelik mesaj açısından Tosun, “Kanımca kitlenin heterojen niteliği dikkate alındığında, muhalefettin yaşadığı sorunların sadece bir parti ya da altılı masanın partilerinin sorunu olmadığı, muhalefetin ortak sorunu olduğu, bu nedenle çözümün ise hep birlikte dayanışma, iş birliğine bağlı olduğu şeklinde bir mesaj verilmiştir. Burada asıl sorun mesajın muhalefet, özellikle de altılı masa tarafından alınıp alınmayacağı, alındığı takdirde nasıl bir proaktif muhalefet stratejisi izleyeceklerdir ki bu cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinden seçim güvenliğinin sağlanmasına kadar uzanan konuları içermektedir” şeklinde değerlendirdi.
MUHALEFET BİRLİKTE HAREKET ETMELİ
Altılı masa etrafındaki partilerin, iktidarın haksız politikalarına karşı sadece seçim sandığına işaret etmeleri yeterli olup olmadığı sorusuna Tosun, şu ifadelerle yanıt verdi: “Tabii ki yeterli değil. Salt seçim sandığına işaret etme altılı masa açısından riskli. Risk cumhurbaşkanlığı adaylığı örneğinde belirlenecek adayın seçim kazanmasından, iktidarın artması muhtemel otoriter uygulamalarına kadar yol açabileceği belirsizliklere kadar uzatılabilir. Burada her şeyden önce muhalefetin birlik içinde seçim sürecine yönelik olarak seçmene güven telkin etmesi, toplumsal muhalefeti diri tutarak kendi seçmen tabanlarını seçim kazanma iddiasıyla konsolide etmesi gerekir. Seçim sürecinde artacak belirsizlikler ve buna bağlı endişeler yönetilemediği takdirde, dünya örnekleri de göstermektedir ki iktidarları avantajlı kılıyor. Bunu son Macaristan seçimlerine bakarak görebiliriz. Özellikle karizmatik bir lider ve popülist ekonomi politikaları, kitlelere seçim sürecinde ekonomik destekler ve kaynak transferleri karşısında dağınık muhalefetin başarılı olma şansı düşmektedir.” (İstanbul/EVRENSEL)