Ürdün zamlara karşı ayakta | Arap Coğrafyasında Geçen Hafta
Ürdün'de kara yolu taşıma işçileri sendikasının 4 Aralık’ta petrol fiyatlarının düşürülmesi ve nakliye ücretlerinin artması talebiyle ilan ettiği grev dalga dalga yayıldı.
![Ürdün zamlara karşı ayakta | Arap Coğrafyasında Geçen Hafta](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/224716.jpg)
Fotoğraf: Laith Joneidi/AA
Ortadoğu’nun küçük ülkesi Ürdün, aralık ayının başından bu yana grev ve protestolarla sarsılıyor. Halkın başkaldırısının nedeni özellikle akaryakıta yapılan zamlar. Ülkede son iki yılda petrol ve türevlerinin fiyatı 16 kat arttı. Olaylar kara yolu taşıma işçileri sendikasının 4 Aralık’ta petrol fiyatlarının düşürülmesi ve nakliye ücretlerinin artması talebiyle ilan ettiği grevle başladı. Ardından dalga dalga bütün ülkeye, özellikle güney vilayetlerine yayıldı.
Geçtiğimiz perşembe günü Maan Vilayeti Emniyet Müdür Yardımcısı Albay Abdulrezzak el Dalabeh’in al Hüseyniye şehrinde kafasına sıkılan kurşunla öldürülmesiyle olayların zirveye tırmanmasının ardından görece bir sakinlik sürecine girildi.
İŞÇİ PARTİSİ: HÜKÜMET İSTİFA ETMELİ
Ürdün hükümetinin geçtiğimiz çarşamba günü temsilciler meclisi ile yaptığı toplantının ardından grevci kamyon sahiplerinin bazı taleplerini karşılamak için verdiği sözler, protestoları sona erdirmeyi başaramadı. Al Araby el Cedid’in manşette yer alan haberine göre, “Mal nakliyesi sürecini organize etmek için bir ay içinde ortak bir komite oluşturacağına, konteynerler için birleşik bir döviz bürosu kabul edeceğine, Ulusal Yardım Fonuna tahsis edilen miktarları artıracağına, yararlanıcı ailelerin sayısını ikiye katlayacağına ve bu ayın sonuna kadar en çok etkilenen ailelere yakıt yerine 2.6 milyon dinar dağıtacağına söz vermesine rağmen protestolar dinmedi.”
İşçi Partisi Genel Sekreteri, Temsilciler Meclisi Eski Milletvekili Rula al Farra, hükümetin başından itibaren krizi yönetemediğini vurgulayarak istifasını istedi.
GERÇEK ÇÖZÜMLER GEREKİYOR
Ürdün’de yayımlanan Addustur Gazetesi Yazarı Dr. Muhanned Mubaiden, hükümetin ekonomik olarak iyi durumda olmadığını ve gelir açısından sabit gördüğü kaynaklardan vazgeçemeyeceğini yazdı. Mubaiden, “Bu karmaşık bir süreçtir ve alternatifler ekonomide gerçek bir büyüme yaratmak ve enflasyonu, yüksek fiyatları ve gelir erozyonunu telafi edebilecek projeler bulmak olmalıdır” dedi. Mubaiden, grev meselesinin bazı bakanların protestocu kesimlerin temsilcileriyle bir araya gelmesiyle çözülecek geçici bir kriz olarak bırakılmaması gerektiğine dikkat çekti.
KRİZİN KÖKLERİ
Ürdün sokağı aslında birkaç yıldan beri ayakta. Hükümetin tartışmalı vergi yasa tasarısını imzalayarak temsilciler meclisine göndermesi üzerine haziran 2018’de başta başkent Amman olmak üzere birçok vilayette günler süren gösteriler düzenlenmiş ve Başbakan Hani el-Mulki istifa etmek zorunda kalmıştı. Ürdün Başbakanı Hani el-Mulki, tartışmalı vergi yasasına karşı düzenlenen yoğun protestoların ardından istifa etmesine ve Kral Abdullah’ın Eğitim Bakanı olarak görev yapan Ömer er-Rezzaz’ı yeni hükümeti kurmakla görevlendirmesine rağmen Ürdün sokağı durulmamıştı.
ÜRDÜN: PROTESTOLARIN ŞİDDETİ SİYASİ KRİZİ TIRMANDIRIYOR
Al Kuds al Arabi
Başyazı
Ürdün’de ulaşım sektörlerinden birinde gerçekleşen bir grev, hızla başta güney olmak üzere bir dizi valiliğe yayılan halk protestolarının odak noktasına dönüştü. Bu, barışçıl protestoların gösteriye dönüşmesi, petrol türevleri yüklü kamyon, otobüs ve tanklara yönelik saldırılar ve ana yolların kapatılmasıyla gelişti. Düzinelerce fabrika malzeme eksikliği nedeniyle çalışmayı durdurduğu için bu, ekonomi için kötü sonuçların habercisi oldu. Akabe Limanında otobüslerin birikmesinden yüzlerce sanayi şirketi zarar gördü.
Kamyon Sahipleri ve Karayolu Taşıma İşçileri Sendikası bu ayın 4’ünde grev ilan etmişti. Petrol fiyatlarının düşürülmesi ve tır taşıma ücretlerinin artırılması talepleri ve sonrasında bu gelişmeler yaşandı. Gerçekler, hükümeti soruşturma için bir meclis komisyonu atamaya ve ardından bir “hafifletici kararlar” paketini açıklamaya sevk etti. Nitekim taşıma ücretleri arttı, bazı akaryakıt fiyatları sabitlendi. Al Hüseyin Üniversitesi öğrencilerinin greve katılmasının ardından sübvansiyonlardan yararlanan öğrenci sayısı arttı. Ayrıca fakir ailelere yardımda bulunuldu ve onlara yakıt desteği verildi.
Kriz, milletvekillerinin hareketlenmesiyle siyasi bir nitelik kazandı. Bazı vekiller, ülkenin “gerçek bir kriz içinde” olduğunu, görevlerini yerine getirmediğini ve keyfi davrandığını düşünerek, Bişer el Hasavne hükümetine güvenoyu vermek için bir meclis oturumu düzenlenmesi çağrısında bulundu. ABD’nin Ürdün’deki vatandaşlarını ülkenin güneyindeki dört valiliğe seyahat etmemeleri konusunda uyarmasıyla olaylar uluslararası bir nitelik kazandı.
Hükümet ve özel kurumların ateşe verilmesi ve ana yolları açıp göstericileri dağıtmak için çalışan kamu güvenlik güçleriyle çatışmaların çıkmasıyla olaylar güvenlik boyutu da kazandı. Perşembe günü Albay Abdulrezzak el Dalabeh’in al Hüseyniye şehrinde kafasına bir kurşunla öldürülmesiyle olaylar, şiddetli ve trajik bir zirveye tırmandı. Dalabeh, grevin başladığı güneydeki Maan şehrinde polis müdür yardımcısıydı. Ürdün Kamu Güvenliği Müdürü Tümgeneral Ubeydullah el Maaytah’a göre, ayaklanmalar sırasında 49 kamu güvenlik personeli yaralandı ve 70 güvenlik aracı ve 90 vatandaş saldırıya uğradı.
İşler bu tehlikeli yöne giderken, Kral II. Abdullah, ölen kişinin ailesine başsağlığı dilemek için Maan’a gitti. Vatandaşların içinden geçtiği zor ekonomik koşullardan söz etmeyi de ihmal etmeden krallık yetkililerini “Vatan ve vatandaş güvenliğine yönelik hakaretleri kabul etmeyeceği” konusunda uyardı.
Ürdünlü yetkililer protestoları “havuç ve sopa” yöntemiyle ele aldı. Başta Kral’ın kendisi olmak üzere hükümet ve güvenlik yetkililerine kadar uzanan sorumlular, Ürdünlülerin barışçıl protesto hakkını yinelediler. Yetkililer ayrıca tehditle ve şiddete karşı çıkarak güvenlik önlemlerini sıkılaştırdı. Ayrıca Ulusal İnsan Hakları Merkezi önündeki oturma eylemine gittikten sonra saatlerce gözaltında tutulan siyasetçileri, sendika liderlerini ve büyük bir aktivist grubunu serbest bıraktı.
Son dönemde yaşananların ardından çatışmaların azalması ve güney vilayetlerinde görece sükunetin geri gelmesi, sadece tır sahiplerini değil Ürdünlüler de dahil olmak üzere ağır ekonomik krize çözüm isteyenlerin cephesini zayıflatmış olması muhtemeldir.
ÜRDÜN’DEKİ PROTESTOLARDA BİR POLİSİN ÖLDÜRÜLMESİ VE 49 GÜVENLİK GÖREVLİSİNİN YARALANMASININ ARDINDAN TEMKİNLİ SÜKUNET
Enver el ZİYEDET
al Araby al Cedid
Ürdün’ün güneyindeki Maan Valiliğine bağlı Hüseyniye bölgesinde şafak vakti petrol türevlerinin fiyatlarına yapılan zamlara karşı düzenlenen protestolarda bir subayın öldürülmesi ve 49 güvenlik görevlisinin yaralanmasının ardından Ürdün’ün çeşitli vilayetlerinde ihtiyatlı bir sükunet hakim. 5 Aralık’tan itibaren kamyon şoförleri ve ulaşım araçları sahipleri grevdeydi. Bu yıl içinde önemli artışlar kaydeden “Petrol türevlerinin fiyatlarının düşürülmesi” başlıklı ana taleple ülkedeki vilayetlerin çoğu greve katıldı.
Ürdün hükümetinin geçtiğimiz çarşamba günü temsilciler meclisi ile yaptığı toplantının ardından grevci kamyon sahiplerinin bazı taleplerini karşılamak için verdiği sözler, protestoları sona erdirmeyi başaramadı. Hükümet, mal nakliyesi sürecini organize etmek için bir ay içinde ortak bir komite oluşturacağına, konteynerler için birleşik bir döviz bürosu kabul edeceğine, Ulusal Yardım Fonuna tahsis edilen miktarları artıracağına, yararlanıcı ailelerin sayısını ikiye katlayacağına ve bu ayın sonuna kadar en çok etkilenen ailelere yakıt yerine 2.6 milyon dinar dağıtacağına söz verdi. Ayrıca bu ay vadesi gelen kredilerin ödemelerinin ileri tarihlere ertelenmesi için bankalar ve kredi kuruluşları ile iş birliği içinde çalışmalar.
İçişleri Bakanı Mazen al Faraya, cuma günü genişletilmiş bir hükümet basın toplantısında sıkı güvenlik önlemlerinin alındığını ve isyan bölgelerinde güvenlik güçlerinin güçlendirildiğini duyurdu. Tüm vatandaşları “Şiddet eylemlerine tanık olan tüm yerlerden uzak durmaya” davet ederek, “İsyanların devlet ve özel kurumların ateşe verilmesini de içerdiğini” kaydetti. Hükümetin barışçıl protestolara izin vereceğini, ancak perşembe günü olduğu gibi kamu ve özel mülkiyete zarar veren hiçbir isyana müsamaha göstermeyeceğini vurguladı.
Bakan, vatandaşların yaşadığı sıkıntıların farkında olan hükümetin, ay sonuna kadar akaryakıt fiyatlarının düşmesini umduğuna dikkat çekti. Hükümetin en zor kararının akaryakıt fiyatlarına zam yapmak olduğuna ve ulusal çıkarları bunun önünde tuttuğuna işaret etti. “Barışçıl çerçeveleri içinde olduğu sürece ifade özgürlüğüne saygı duyuyoruz, ancak bu çerçeveden saparlarsa, bu protestolarla kademeli olarak ilgileneceğiz” dedi.
Bu bağlamda, güvenlik ve askeri uzman Celal el Abadi, el Araby al Cedid’e verdiği röportajda, Abdulrezzak el Dalabeh’in öldürülmesinin daha fazla bölünmeye kapı açmayacağını, aksine Ürdün “toplumunda uyum ve sadakate yol açacağını” değerlendirdi. “Vatana ve istikrarına içeriden ve dışarıdan düşmanlar olduğunu kimse inkâr edemez. Yozlaşmış insanlar ve uyuşturucu satıcıları pusulayı yönünden saptırmak istiyorlar” ifadelerini kullandı.
İşçi Partisi Genel Sekreteri, Temsilciler Meclisi Eski Milletvekili Rula al Farra, al Araby al Cedid ile yaptığı bir röportajda Albay al Dalabeh’in öldürülmesinde, gerçeğe ulaşmak ve faillerden hesap sormak için şeffaf bir yasal soruşturma yapılmasını talep etti. Akaryakıt fiyatlarının sürekli artmasından etkilenen vatandaşların ve toplu taşıma şoförlerinin taleplerini görmezden gelmekte ısrar ederek krizi başından beri kontrol altına alamayan hükümetin istifasını istedi.
Mevcut krizin üstesinden gelmenin, akaryakıt vergisini, özellikle sabit vergiyi azaltmakla ilgili olduğunu söyledi. Ülke ekonomisi öyle bir aşamaya geldi ki ister akaryakıt ister elektrik olsun, enerji fiyatlarına zam yapılamaz hale geldiğini belirtti.
Hükümetin basiretsiz maliye politikaları ve tüm ekonomi dosyalarındaki başarısızlığının, yatırım kaçışının ve işsizlik oranlarındaki artışın ana nedeni haline geldiğine dikkat çekti. İktidarın, halkının taleplerine yanıt vermek yerine, sorunun kaynağına inmeden ikincil teklifler sunarak bu talepleri savuşturduğunu belirtti. Hükümetin, vatandaşların taleplerine verdiği yanıtın başarısızlık olduğuna inandığını, demokratik ülkelerde ise tüm hükümetlerin taraf tuttuğunu ve halkının taleplerine yanıt verdiğini ifade etti.
PROTESTOLARLA BAŞA ÇIKMADA BİR SONRAKİ KRİZ
Dr. Muhanned MUBAİDEN
Addustur
“Rafa kaldırıldık, dışlandık, bakanlar bizimle diyalog kurmuyor, çözüm hükümette”. Bunlar, çeşitli medya organlarında kamyon, otobüs ve taksi şoförlerinin temsilcileriyle yapılan röportajlarda tekrarlanan cümlelerdir. Akaryakıt sübvansiyonu konusuna yönelik genel bir öfke hali ile ilgilidir.
Temsilciler, Ulaştırma Bakanlığı temsilcileriyle diyalog kurarak vadesi gelen kredilerin ertelenmesi, sübvansiyonların yükseltilmesi gibi net ve uygulanabilir bir çözüm olması gereken diğer teklifleri sundular. Aynı zamanda olumsuz sonuçları alınan grevin sanayi ve hizmet sektörü temsilcileri tarafından dile getirilen yıkıcı etkileri de mevcut.
Bütün bunların anlamı nedir? Gerçek bir kriz mevcut ve bu kriz temsilciler meclisinin akaryakıt üzerindeki sabit vergiyi gözden geçirmesi için hükümete bir teklif sunarak müdahale etmesine yol açtı. Ayrıca, geleceğe yönelik net çözümlerin ve makul alternatiflerin olması gerektiği anlamına gelir.
Öte yandan, hükümet en iyi durumunda değil. Gelir açısından sabit gördüğü kaynaklardan vazgeçemez. Bu karmaşık bir süreçtir ve alternatifler ekonomide gerçek bir büyüme yaratmak ve enflasyonu, yüksek fiyatları ve gelir erozyonunu telafi edebilecek projeler bulmak olmalıdır.
Dünya dikkat edilmesi gereken ikinci bir salgından, enflasyon krizinden mustarip. Ürdün ekonomisine ilişkin uluslararası göstergelerin bazılarının gözünde olumlu olduğu doğru ve onlar bizim en kötüye gittiğimizi söylemiyorlar. Ancak bu mükemmel olduğumuz anlamına gelmez.
Korona krizi öncesinde, sırasında ve sonrasında vatandaşlar zorlu ekonomik koşullardan mustarip. Bunlar birikmiş sorunlar ve bugün net çözümler düşünmeliyiz. Enerji krizi dışında, işsizlik ve yokluk ve yoksunluğun artmasıyla temsil edilen krizler mevcut.
Nihayetinde objektif ve yapıcı çözümlere ihtiyacımız var. Grev meselesi, bazı bakanların protestocu kesimlerin temsilcileriyle bir araya gelmesiyle çözülecek geçici bir kriz olarak bırakılmamalıdır. Grev kültürü tırmanıyor ve sektör temsilcilerinin ve sendikaların hükümetlere karşı kamusal protesto pozisyonlarını yönetirken edindikleri profesyonellik nedeniyle, bu deneyimler gelecekte hükümetler için bir ikilem olabilir. Bu, hükümetlerin sorunları ortadan kaldırmak ve başa çıkmak için birikmiş deneyime sahip olmadığı bir şeydir.
Evrensel'i Takip Et