Uğur Yücel ve Neyzen Tevfik buluşması: Hiç
Usta Oyuncu Uğur Yücel “Neyzen Tevfik Hiç” oyunu ile ara verdiği tiyatro sahnesine geri döndü.
Oyuncu Uğur Yücel Neyzen Tevfik Hiç oyununda sahne alıyor. | Kaynak: BKM
Hatice YILDIZ
Uzunca bir süre tiyatroya ara veren Uğur Yücel, Uğraş Güneş’in yazıp Can Yücel’in yönettiği “Neyzen Tevfik Hiç” oyunu ile sahnelere geri döndü. Tiyatro eğitimleri sırasında stand-up gösterileri ile de sahnelerde yer alan, Kenter Tiyatrosu, Tef Kabare Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu gibi tiyatrolarda oyunculuk yapan Uğur Yücel’in 1984’te “Fahriye Abla” ile başlayan sinema kariyeri pek çok filmde ve dizide oyuncu olmasının yanı sıra yönetmenlik, senaryo, yapım, kurgu, müzik gibi çalışmalarıyla devam etti. Son zamanlarda dijital yayın platformlarında da çeşitli projelerde yer alan Yücel, bu kez karşımıza Neyzen Tevfik’in hayatını canlandırdığı tek kişilik oyunu ile çıkıyor.
Büyük bir neyzen, şair, hiciv ustası olmasının yanı sıra yaşamındaki detaylar, etrafında olup bitenlere karşı kendine has yaklaşımı ve üslubu da yazın ve edebiyat çevrelerinde çok konuşulan, pek çok rivayete konu olan Neyzen Tevfik Kolaylı’nın yaşamı, Uğur Yücel’in usta oyunculuğu ile birleşince, “Neyzen Tevfik Hiç” merakları cezbeden bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Oyun; “Meyde Bektaşi göründüm, neyde oldum Mevlevi; meşrebim Molla-i Rumi, mezhebim Bektaşî’dir” diyen Neyzen’in Bodrum’dan İstanbul’a, medreseden mevlevihaneye, akıl hastanesinden Mısır’a uzanan yaşamına odaklanıyor.
Yücel’in oyun boyunca bir yarımkürenin üzerindeki sandalyede oturan, yer yer o küreden inen ve küreyi yeniden adımlayan, eline kah neyini kah rakı şişesini alan performansı, bize Neyzen’in koca bir dünyanın üzerinde, bir hiçliğin ortasında tek başına duruşuna işaret eder gibi. Yücel, yaşamı ve fikirleriyle hem bu dünyanın içinde hem de uzağında olan Neyzen Tevfik’in hayatını otobiyografik bir anlatımla sahneliyor. Neyzen’in yaşamına dair anekdotlar, birinci ağızdan aktarılırken, onun hicivleri ve şiirleri de yer yer arka fondan gelen derin bir ney sesi ile seyirci ile buluşuyor. Anlatımı etkili kılan ve tek perdelik uzun bir oyun olmasına rağmen seyircinin dikkatini diri tutan, seyircinin oyundan kopmamasını sağlayan şey ise elbette ki Uğur Yücel’in usta oyunculuğu oluyor.
Ne berduş yaşamına ne giyimine kuşamına ne de içtiği rakısına edilen laflara aldırış etmeyen, otoriteye boyun eğmeyen tavrı sebebiyle de hiçbir yere ve döneme ait olamamış “Uzun derbederlik hayatımda, o kaldırımdan bu kaldırıma; o kapıdan bu kapıya; o diyardan bu diyara; ney’im ve mey’imle bir kuru yaprak gibi savruldum” diyen Neyzen Tevfik’in hicivleri de Uğur Yücel’in ağzından oyunda kendine yer buluyor. Neyzen Tevfik’in yaşamına, müzikle ilişkisine, felsefesine, şiirlerine, aşklarına, baş kaldırışlarına ve tabii ki rakı ile derin muhabbetine yer veren oyun, Uğur Yücel’in performansı ile İstanbul, Bursa, Eskişehir gösterimlerinin ardından Türkiye’nin birçok şehrinde seyirciyle buluşmaya devam edecek.