GÜLDER, “Çamlı Moloz Tepe Ne Olmalı?” paneli düzenledi
Güzelbahçe Kültür Çevre ve Güzelleştirme Derneği, "Çamlı Moloz Tepe Ne Olmalı?" paneli düzenledi.
Fotoğraf: Ramis Sağlam/Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
Güzelbahçe Kültür Çevre ve Güzelleştirme Derneği (GÜLDER), İzmir’deki hafriyat atık işletmelerinin insana ve doğaya verdiği etkilerinin konuşulduğu “Çamlı Moloz Tepe Ne Olmalı?” paneli düzenledi.
Güzelbahçe Atatürk Kültür Merkezi Tuncel Kurtiz Sahnesi’nde düzenlenen panelde, Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) üyesi Helil Kınay, Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal ve İzmir Barosu Çevre Komisyonu Üyesi Avukat Sabri Can Onur konuşmacı olarak yer alırken, panelin kolaylaştırıcılığını GÜLDER Başkanı Halk Sağlığı Uzmanı Dr. M. Tuğrul Şahbaz yaptı.
“MOLOZ TEPE ENDİŞE YARATIYOR”
Moloz Tepe’nin oluşum sürecini ve çevreye verdiği zararı aktaran Şahbaz, “Tesisin adı geri dönüşüm tesisi olsa da Çamlı'daki devasa atık stok alanı, yeraltı sularına karışarak suları da zehirleyecek. Zaman zaman artan rüzgârlarla toz kirliliğine ve şiddetli yağmurda biriken toprağın akmasına neden olacak. Kısaca burası ekosistemi bozan, çevresindeki canlı yaşamına zarar veren bir işletmeye dönüştü. İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından ruhsatlandırılan Haydar Madencilik tarafından işletilen Atık Geri Dönüşüm Tesisi çevre ve insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. İşletmenin geleceği ne olacak sorusu bölgede yaşayan herkesi derinden endişelendiriyor" dedi.
“İNŞAAT ATIKLARI GERİ KAZANILMALI”
İzmir Depremi sonrası yaşanan çevre sorunları çerçevesinde sunumunu yapan ÇMO Bilim Kurulu üyesi Helil Kınay, taş ocakları ve yıkım sırasında yaşanan sorunların kentin merkezine oturduğunu söyledi.Kınay, “Hafriyat toprağı ile inşaat yıkıntı atıklarının geri kazanılması ve özellikle alt yapı malzemesi olarak yeniden değerlendirilmesi gerekir. Burada özellikle hafriyat toprağı ile inşaat/ yıkıntı atıklarının karıştırılmaması gerekir. Bunun için yıkım öncesinde ve sırasında içindeki yabancı ve geri kazanımı mümkün olmayan maddelerden ayıklanması ve yıkımın belirli ölçülerde ve kontrollü olarak yapılması gerekiyor" diye konuştu.
“MOLOZ TEPE DEPREM SONRASI OLUŞTU”
İzmir'de 30 Ekim 2020'de Sisam (Samos) merkezli depremin ardından ağır ve orta hasarlı binaları hiçbir önlem almadan yıkıldığına dikkat çeken, Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal, bu atıkların atık tepesini oluşturduğunu söyledi. Bu atıkların içerisinde asbest başta olmak üzere birçok tehlikeli atık olduğu bilindiğini belirten Soysal, “Konutlarda 2013 yılına kadar özellikle ses ve ısı izolasyonunda asbest kullanıldığı biliniyor. 2005 yılından itibaren Avrupa Birliği ülkelerinde tamamen yasaklanan asbest kullanımı, Türkiye’de ancak 2013 yılında yasaklandı" dedi.
“2050 YILLARININ ÖLÜMCÜL HASTALIĞI: MEZOTELYOMA”
Solunum yolu ile alınan asbest liflerinin mezotelioma (Akciğer Zarı Kanseri), gırtlak kanseri ve akciğer kanseri, plevral kalınlaşma ve asbestosis hastalıklarına neden olduğunu söyleyen Soysal, “Asbest ile karşılaşmadan sonra hastalık tablosunun ortaya çıkması 5-30 yıllık bir süreyi kapsıyor. Mezotelioma vakalarında bu süre 40 yıl kadar uzayabiliyor. Türkiye’de biz göremeyeceğiz ama 2050 yılı ölümlerin asbest liflerinin solunumuna bağlı hastalıklardan olurken, mezotelioma önemli ölüm nedeni olacak” diye konuştu.
“ASBEST ATIKLARI NEREDE DEPOLANIYOR?”
İzmir’de 10 sene sonra mezotelyoma vakaları arttığı vakit neden bu böyle oldu diye kimse tartışmasın, nedeni tam da burada yatıyor. 2011 yılına kadar her binada asbest kullanıldı. O yüzden 2010’dan önce yapılan binaların yıkımında mutlaka uzmanlar o binaları incelemeli tartışmalı bir konu olarak karşımıza çıkıyor. İzmir depreminden sonra yıkılan binalardan ve deprem sonrası yıkılan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden ne kadar asbest çıktı ve bunlar nerede depolanıyor? Özel olarak paketlenerek tehlikeli atık depolayan firmalara verilmesi gerekiyor kamuoyunun bu soruları sorup yanıt alma hakkı var” dedi. Hukuksal açıdan elinizde delil olması gerektiğini belirten İzmir Barosu Çevre Komisyonu Üyesi Avukat Sabri Can Onur, “Toplumsal muhalefet yükselmediği sürece yargının olumlu karar vermediğini hep birlikte görüyoruz. Bu çevre sorununda daha da ön plana çıkıyor. Son yıllarda kamuoyuna mal olan tüm çevre davaları kamuoyuna mal olmuş davalar oldu" diye konuştu.