AYM'den cezaevindeki şiddet kararı: Tutukluları korumak devletin yükümlülüğü
AYM, darbedilen mahpusun şikayetiyle ilgili soruşturmayı “ciddiyetsiz” buldu. AYM devletin mahpusları koruma yükümlüğünü hatırlatarak sorumluları belirlemek için etkin soruşturma gerektiğini belirtti.
Fotoğraf: DHA
Anayasa Mahkemesi (AYM), Elâzığ 2 No.lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle başvuran hükümlüyle ilgili gerekçeli kararını açıkladı.
Bugünkü Resmi Gazete’de yayınlanan karara göre, hükümlü Yasin Güngör’ü haklı bulan AYM, 67 bin 500 lira manevi tazminat ödenmesine ve kötü muamele iddialarının soruşturulması için dosyanın Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine hükmetti.
“MAKUL BİR AÇIKLAMA GETİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ DEVLETE AİT”
Bianet’te yer alan habere göre, AYM, Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının; maddi boyutunun ihlal edildiğine oyçokluğuyla, usul boyutunun ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi.
Tutuklu ve hükümlülerin ceza infaz kurumu yönetiminin sorumluluk ve kontrolüne tabi olduğunu ifade eden AYM, “Özgürlüklerinden yoksun olan bu kişilerin kötü muameleye maruz kaldıklarını iddia etmeleri durumunda vücutlarında bir yaralarıma tespit edilmişse söz konusu yaralanmaların nasıl oluştuğu konusunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğü devlete aittir” diye yazdı.
“DEVLET ETKİLİ BİR SORUŞTURMA YÜRÜTMELİ”
Kararda ayrıca, devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüğünün, usule ilişkin bir boyutu bulunduğunu belirterek;. “Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma yürütmek durumundadır” denildi.
AYM, mahpusların, cezaevi yönetiminin sorumluluk ve kontrolünde olduğunu, kötü muamele iddiaları da varsa yaralanmanın nasıl oluştuğu konusunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğünün idari ve yargısal kurumlarıyla devlete ait olduğunu vurguladı.
“İNFAZ KORUMA MEMURLARININ İFADESİ BİLE ALINMADI”
AYM, mahpusun şikayeti ve doktor raporları sonrasında açılan soruşturmada, savcılığın, infaz koruma memurlarının ifadesini bile almadığını belirterek: “İlk dikkati çeken husus, fiziksel müdahaleyi gerçekleştirdiği ileri sürülen personelin Başsavcılık makamı tarafından ifadesinin alınmamış olmasıdır. Kurum personelinin ifadesi, gerçekleştiği ileri sürülen kötü muamelenin meydana geldiği Kurumun ikinci müdürü tarafından alınmıştır. Soruşturma makamlarının bağımsızlığından bahsedilebilmesi için kamu görevlilerine ilişkin soruşturmaların olaya karışmış, sorumluluğu bulunma ihtimali olan kişilerden bağımsız şekilde yürütülmesi gerekir” diye belirtti.
AYM, mahpusun, kurum yönetimine ilişkin olarak kötü muamelenin sistematik ve bilinçli gerçekleştirildiği yönündeki iddiaları da gözönüne alındığında, bu durumun soruşturmanın ciddiyeti üzerinde haklı bir şüphe uyandırdığını yazdı.
“DOKTOR RAPORUNA RAĞMEN”
Kararda, mahpusun iddialarını destekleyen doktor raporlarına rağmen takipsizlik kararı verildiği belirtilerek şöyle denildi: “Eldeki açık ve ikna edici unsurların varlığına karşın fiziksel müdahaleye/arbedeye, başvurucunun vücudunda oluşan yaralanmalara, direnme fiiline ilişkin makul bir açıklamada/değerlendirmede bulunulmadan fiziksel müdahalenin hiç olmadığı gerekçesi temelinde şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına kararı verilmesi etkili soruşturma yükümlülüğüne, başka deyişle maddi gerçeğin ortaya çıkarılması gerekliliğine dair ilkelerle bağdaşmamaktadır.” (HABER MERKEZİ)