TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın davasına doğru | Av. Eyüboğlu: Başından sonuna hukuk garabeti
TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu, yarın görülecek duruşma öncesi hukuki süreci ve tutukluluk kararının anlamını Evrensel'e değerlendirdi.
Fotoğraf: MA
Nisa Sude DEMİREL
İstanbul
Ekim ayında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kimyasal silah kullandığına dair iddialar ortaya atılmış, Fırat Haber Ajansı kimyasal silah kullanıldığı iddiasına yönelik videolar paylaşmıştı. Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı ‘iddiaların olduğu bölgenin bağımsız heyetler tarafından ve etkin biçimde araştırılması gerektiğini’ söylemişti. Açıklamasının ardından 27 Ekim’de tutuklanan Fincancı’nın davası 23 Aralık 2022 Cuma günü Çağlayan Adliyesi’nde görülecek. Bu durumla birlikte meslek odalarına yönelik senelerdir süren saldırılar yeniden gündeme geldi. Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu, “Formaliteden yürütülen, kararın çoktan verildiği bir süreç işledi. TTB’yi kriminalize etmek için Şebnem Hoca kullanılmaya çalışılıyor” dedi.
“BAŞINDAN SONUNA KADAR HUKUK GARABETİ”
27 Ekim’den bu yana Sincan Kapalı Cezaevinde bulunan Şebnem Korur Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu Evrensel’e konuştu. Sürecin başından itibaren hedef göstermelerle ve karalamalarla ilerlediğini söyleyen Eyüboğlu “Daha bir soruşturma dahi başlamadan hükümetin en yetkili isimlerinden art arda açıklamalar yapıldı ve Şebnem Hoca suçlu ilan edildi. Şebnem Hoca’nın toplum nezdinde suçlu gösterildiği, akıl almaz hakaretler edildiği, itham edildiği bir dönem başladı. ‘Alçak şerefsiz, kansız, vatan haini’ bir çırpıda aklıma gelen hakaretler. Esen rüzgâr çok kötüydü ve Türkiye’deki hukuki ve siyasi iklim malum. Art arda gelen bu açıklamalar sonrasında tutuklanacağı neredeyse kesindi. Ve buna rağmen müvekkilim konferans biter bitmez Almanya’dan Türkiye’ye döndü” dedi.
KARAR PEŞİN, SÜREÇ USÜLSÜZ
Fincancı’nın ifade vermesi için başvuru yapmalarına rağmen bir sabah ev baskınıyla uyandıklarını söyleyen Eyüboğlu, daha tutanaklar tutulmadan yandaş medyaya fotoğraf ve bilgi servis edildiğini “Daha aramaya ilişkin tutanaklar oluşturulmadan iktidara TRT, sabah, A haber, Akit gibi yakın medya kuruluşlarına bilgiler servis edildi. Ve kapıyı açtığı andan gözaltına alındığı ana kadar fotoğraflar ve videolar paylaşılmaya başlandı. Bu paylaşımlarda da peşinen suçlu ilan edildi, evinden örgütsel materyal çıktı, Kalaşnikof mermisi çıktı gibi pek çok sansasyonel haber çıktı” sözleriyle açıkladı ve “bütün bir süreçte itibar zedeleme ve yargı üzerinde bir etki oluşturmanın amaçlandığını” ekledi. Eyüboğlu “kararın peşinen verilmiş olduğu ve sürecin formaliteden ilerlediğine” dair Fincancı’nın daha savcılık ifadesini vermeden, savcının Fincancı’nın savunmasını dinlemeden ve ev araması henüz bitmişken TTB merkez konseyinin görevden alınması talepli bir dava açması örneğini verdi.
MAHKEME CEVAP VERMİYOR, HAK İHLALLERİ DEVAM EDİYOR
Fincancı’nın dosyasının Ankara’ya sevk edilmesinin hukuksuz olduğun söyleyen Eyüboğlu, Fincancı’nın devam eden tedavileri ve sağlık sorunları olduğunu bu nedenle dava için Ankara’dan İstanbul’a cezaevi ring aracıyla getirilmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Eyüboğlu durumu “Bu nedenle heyet raporu aldık, mevzuatta bu masrafların devlet tarafından karşılanmasına rağmen masrafları bizim karşılayacağımızı ve sağlık koşulları gözetilerek yolculuğun cezaevi ring aracıyla gerçekleşmemesini ve uçakla gelmesini talep ettik. Ve hâlâ bir karşılık alamadık. Kendisi hala Sincan cezaevinde ve ne zaman çıkarılacak bilmiyoruz. Uykusunu alamadan, ringle ve son anda getirilmesi, dinlenemeden duruşmaya çıkarılacak olması da tabii ki başka bir hak ihlali. Bununla ilgili sayısız AYM ve AİHM kararı var. Bunları söylemeye bile gerek yok ama Türkiye’de hukuk mercileri bunları görmezden ve duymazdan geliyor epey bir zamandır.” diyor.
Soruşturma sürecinde gerçekleşen başka bir hak ihlali ise duruşmanın görüleceği salonla ilgili. Eyüboğlu mahkemenin herhangi bir biçimde kendileriyle iletişime geçmediğini, yazılı başvurulara ise cevap vermediğini söylüyor ve ekliyor: ” Duruşmanın hem çok sayıda avukat hem de çok sayıda dayanışma için gelen hak örgütleri, insan hakları örgütleri, hekim örgütleri nedeniyle hem ulusal hem de uluslararası bir katılım olacak. Büyük salon istedik ama cevap alamadık. Bu kadar çok insanı küçük duruşma salonuna tıkış tıkış üst üste koymak niyetinde sanırım mahkeme. Bugün de son olarak avukat sınırlamasıyla ilgili bir yazı tebliğ edilmiş cezaevine fakat bize söylenen bir şey yok. Belli ki cuma günü mahkemede bol tartışma olacak ve şu ana kadar bizi dinlemeyen mahkeme tüm bu hukuki tartışmaları dinlemek zorunda kalacak.”
HEDEFTE TTB’Yİ SUSTURMAK VAR
İktidarın meslek örgütlerine yönelik saldırıları ve hedef gösterici açıklamaları uzun süredir devam ediyor. Sık sık gündeme iktidarın meslek odaları hakkında yasal düzenleme talepleri gelirken bu düzenleme Türkiye Barolar Birliği (TBB) ile başladı. Pek çok baro ve avukatın karşı çıktığı ve kamuoyunca ‘çoklu baro’ yasası olarak bilinen kanun teklifi 6 Temmuz 2022 tarihinde TBMM Adalet Komisyonu’ndan geçmiş, illerde var olan barolara ek olarak ‘2 nolu baroların’ açılmasına imkân tanınmıştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Hukukçular Komisyonu (ICJ) ise yaptığı açıklamada yasayı ‘açık bir böl ve yönet taktiği’ olarak nitelenmişti.
TBB ve diğer meslek odalarına yönelik saldırılar ise yeni gündemlerle devam ediyor. İktidar ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, belli aralıklarla ‘TTB’nin kapatılması’ çağrısı yapıyordu. TTB’nin sağlık çalışanlarına yönelik şiddet karşı düzenlediği eylemleri hedef gösteren Bahçeli, pandemi döneminde TTB’nin Sağlık Bakanlığı’nın covid-19 vakalarına yönelik verileri ile ilgili açıklamalarının ise “insan ve toplum sağlığı hakkında asılsız şaibe ve şüpheleri körüklediğini” iddia etmişti.
Meriç Eyüboğlu iktidarın saldırılarına yönelik olarak “Bu durum Şebnem hocanın nezdinde TTB’ye, hekimlere bir mesaj ama sadece onlara değil aynı zamanda bütün topluma da bir mesaj. İtiraz eden, sesini çıkaran, siyasi iktidarın beğenmediği fikirlere sahip olan, bunları söyleyen herkese yönelik bir mesaj aslında” dedi.
‘HEKİMLER SUSMAZ, TTB SUSTURULAMAZ’
Tüm hedef göstermelerin ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hem TTB hem de Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile ilgili yeni bir hazırlık yapıldığını ve TTB’nin isminden Türk ifadesinin çıkarılacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da düzenlediği kabine toplantısından sonra “Bakanlarımıza, Tabipler Birliği başta, meslek örgütlerinde yeni bir yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatını verdim. Tabipler Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir” açıklamasını yaptı. Eyüboğlu ise durumu “Şebnem Hoca’dan hareketle TTB de kriminalize edilmek isteniyor siyasi iktidar tarafından. Tüm bunlar aslında uzun zamandır Türk tabipleri Birliği ve Şebnem hocayı kriminalize eden siyasi iktidar için bir bahane, tüm bu adımların atılmanın gerekçesi haline getirildi” şeklinde ifade etti.
Açıklamaların ardından İstanbul Tabip Odası Cağaloğlu’nda “Hekimler susmaz, TTB susturulamaz. Meslek örgütlerine yönelik baskıları ve işlevsizleştirme çabalarını kabul etmiyoruz” sloganıyla basın açıklaması düzenledi. Açıklamada Şebnem Korur Fincancı’nın duruşmasına çağrı yapılırken “Diğer meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları gibi TTB de görevlerini yerine getirirken iktidarlarla ters düşebilmeyi de göze almak zorundadır. Hekimlerin yaşadığı şiddete, özlük haklardaki gerilemeye, itibarsızlaştırmaya karşı meslektaşların emeğini ve sözünü meydanlara taşımıştır. Hekimlerin ve kamuoyunun malumu olduğu üzere bu gerçekler, son dönem iktidarın bizleri hedef almasında temel nedenlerdir” dendi.
Bu saldırıların yeni olmadığını ifade eden Avukat Miraç Eyüboğlu “Şebnem Korur Fincancı 2020 yılındaki TTB Büyük Kongresi’nde seçildi. Seçildiği ilk dönemde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından terörist olduğu vb. gibi ağır hakaret ve ithamlara maruz kalmıştı. Dolayısıyla ne Şebnem Korur Fincancı’ya ne de TTB’ye bu saldırılar aslında yeni. Bu süreç tüm bunlara ilişkin siyasi iktidarın odalar hakkında yasal değişiklik adımı atmasına da vesile oluşturacak ki, bu yönde açıklamalar ardı ardına geliyor.” sözleriyle iktidarın amacını hatırlatıyor.
NE OLMUŞTU?
Kamuoyu gündemine TSK’nın operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “kimyasal kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi ve Minnesota Sözleşmesi kapsamında bu iddiaların olduğu bölgelerde inceleme yapılmasının bir zorunluluk olduğunu” ve “bağımsız heyetlerin etkin incelemeler yapması gerektiğini” söylemişti. Açıklamasının ardından hedef gösterilen Fincancı ifade vermeyi talep etmiş olmasına rağmen 26 Ekim tarihinde gözaltına alınmış, 27 Ekim tarihinde ise tutuklanmış ve Ankara’ya nakledilerek Sincak Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Tutukluluk kararına 582 avukat itiraz etmiş, mahkemece ‘tedbirin orantılı olduğuna’ karar verilmişti.
Ev araması sürecinde ‘delil niteliğinde’ sayılan eşyalar tutanaktan önce yandaş medyaya servis edilmiş, sansasyonel haberler oluşturulmuş ve karalama kampanyaları yürütülmüştü.
Şebnem Korur Fincancı hakkında ‘terör örgütü propagandası yapmak’ iddiasıyla 7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle iddianame düzenlenmişti. Fincancı’nın başta Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve TBB olmak üzere birçok hak örgütü ve meslek örgütünün çağrı yaptığı duruşması, 23 Aralık 2022 Cuma günü, Çağlayan Adliyesi 24. Ağır Ceza Mahkemesi Duruşma salonunda görülecek.