22 Aralık 2022 00:58

“Hem kurak hem karanlık”

Diğer tarafına geçtiğimiz ya da geçmeyi hayal ettiğimiz obrukları ortadan kaldırmak, güvenli hissetmek için kaçmamızın gerekmediği bir dünyayı kurmalıyız.

Fotoğraf: Kurak günler filminden ekran görüntüsü alınmıştır.

Paylaş

Hümeyra HANNARİCİ

Ankara Üniversitesi

 

(spoiler içerir)

Bu yıl sinema severlerin en çok beklediği iki film Emin Alper’in Kurak Günler filmi ile Özcan Alper’in Karanlık Gece filmleriydi hiç kuşkusuz. Yeni vizyona giren bu iki film festivallerde de büyük ilgiyle karşılandı. Bu iki film gerek içerikleriyle gerek festival sürecinde yönetmenlerinin yaptığı açıklamalarla çok tartışıldı.

Bu iki filmin birbirine sıkça benzetilmesinin sebebi her ikisinde de filmin üzerine inşa edildiği ana metafor “obruk.” Obruk yer altında eriyen kayaçların çökmesiyle oluşan göçüklere deniyor. Kurak Günler’de bu obruklar filmin geçtiği Yanıklar kasabasının su sorununa işaret ediyor. Yeni atandığı kasabada büyük saygıyla karşılanan Savcı Emre’nin adım adım nasıl bir çıkmazın içine düştüğünü izliyoruz. Su soruna ilişkin dava sürerken bir de Savcı Emre’nin fail olup olmadığını bilmediğimiz bir suç işleniyor. Filmin sonuna kadar Emre’nin fail olma ihtimalini izleyiciye hatırlatan film, steril bir iyi-kötü hikayesi anlatmaktan kaçınıyor. Bu gerilimlerle ilişkili olarak yaklaşan belediye seçimleri kasabadaki bir başka gerilimi oluşturuyor. Yerel seçimin güçlü adayının temel vaadi ise su sorununu çözmek. Yerel gazetenin sahibi Murat, başkan adayının su sorununu neden çözmeyeceğini kanıtlarıyla deşifre etmeye çalışıyor. Bu süreçte ise Savcı Emre’yle yakınlaşıyorlar. Bu ilişki üzerinden kasaba halkının iki yüzlü ahlak anlayışını perdeye yansıtıyor Kurak Günler. Kendinden olmayanı “fare” gibi gören, etrafına kapanlar kuran yerel halkın kapalı kapılar ardında ne suçlar işlediğini izliyoruz. Filmin son sahnesinde, kasaba halkından kaçan Emre ile Murat’ın obruğun öteki tarafında belirdiğini görüyoruz ve obruğun diğer tarafının daha güvenli olduğu izlenimini veren bu final sahnesiyle etkili bir kapanış yapıyor film. Evet, obrukların öteki tarafı daha güvenli görünüyor ama bulunduğumuz tarafı güvenli hale getirmek zorundayız. Diğer tarafına geçtiğimiz ya da geçmeyi hayal ettiğimiz obrukları ortadan kaldırmak, güvenli hissetmek için kaçmamızın gerekmediği bir dünyayı kurmalıyız.

KURAK GÜNLER’E BAKANLIK SANSÜRÜ

Kurak Günler, filmin vizyona girmesine az vakit kala, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından verilen desteğin yasal faiziyle geri istenmesiyle gündem oldu. Film, Cannes Film Festivali sürecinde çeşitli gazeteciler ve sinema eleştirmenleri tarafından, bakanlıktan destek aldıktan sonra filmin senaryosunu değiştirdiği iddiasıyla hedef gösterilmişti. Nitekim bakanlığın 2019 yılında yaptığı yönetmelik değişikliği senaryolardaki değişiklikleri takip etmeyi amaçlamış ve açıktan bir sansür politikası uyguluyor. Bir yandan da yönetmenlerin otosansüre başvurmasına sebep olmuştu. Halbuki Kurak Günler’in senaryosunun değiştirildiğine yönelik iddialar, bakanlığın filmin son hali dahil birçok aşamasındaki örneğine sahip olduğu gerçeğiyle bertaraf edildi. Fakat tartışmalar gösteriyor ki Kültür ve Turizm Bakanlığı sansürü uygulamakta geç kalmış olsa da bundan geri durmuyor.

KARANLIKTAN AYDINLIĞA ÇIKMAK İÇİN

Karanlık Gece filminde ise İshak’ın geçmişte işlediği bir suçun vicdan azabıyla geri döndüğü kasabayı ve geçmişteki suç ortaklarıyla ilişkilerini izliyoruz. Yıllar sonra vicdanlı davranan, kasabada bir obruğa gömülen suçunun peşinden giden İshak karakterini insaflı, iyi biri olarak göstermenin kıyısında dolaşıyor Özcan Alper. Yıllar sonra yapılan bir vicdan muhasebesinin işlenen suçu değiştirmeyeceğini en bariz şekilde gösteriyor. Öte yandan iki filmde de ortak olan diğer mefhum linç olayları. Köye yeni taşınan Ali’nin geliş amacının ve kurduğu ilişkilerin sürekli sorgulanmasının sonunda bir sorun olarak görülmesini izliyoruz. Emin Alper, Türkiye’nin son 20 yılını anlatmanın aciliyetiyle Kurak Günler’i çektiğini söylerken Özcan Alper, “Benim sorunum bu ülkenin son 10 yılıyla değil, son 100 yılıyla” diyerek anlattığı sorunların bu toprakların kronik sorunları olduğuna işaret ediyor.

Ankara Film Festivali’nde Karanlık Gece’nin gösteriminin ardından söyleşide bir izleyicinin “Bu ülke hem karanlık hem kurak” cümlesi kahkahalarla ve alkışlarla karşılanmıştı. Fakat ülkenin bu durumunu izleyiciye sunan Emin Alper ve Özcan Alper, festival konuşmalarında ülke topraklarını verimli arazilere çevirmenin de bu karanlıktan aydınlığa çıkmanın da bizim mücadelemizle mümkün olduğunu gösteriyor.

ÖNCEKİ HABER

Bir Olay: 2023'ün gelişi | Bir Kavram: Yılbaşı

SONRAKİ HABER

Sosyalist toplumun aynası: Jurbinler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa