22 Aralık 2022 01:26
/
Güncelleme: 01:28

Harekete geçmekten başka yol yok

Gelin, ODTÜ hazırlık öğrencilerinin okul içerisindeki yaşam koşullarını bir onlardan dinleyelim.

Harekete geçmekten başka yol yok

Fotoğraf: Evrensel

Zeynep ALGEDİK

Deniz DALKIRAN

ODTÜ

Bugün ODTÜ’de en temel ihtiyaçlarımıza erişmekte dahi zorlanıyor, kampüs içinde ve çevresinde pek çok problem yaşıyoruz. Barınma, beslenme, ulaşım, çalışma alanları ve eğitim ihtiyaçlarını topyekûn bir biçimde değerlendirdiğimizde görüyoruz ki üniversitede okumak hayli masraflı bir hal aldı. Şimdi gelin, ODTÜ hazırlık öğrencilerinin okul içerisindeki yaşam koşullarını bir onlardan dinleyelim.

YETERSİZ SAĞLIKSIZ BASKICI YURTLAR

Dicle Uykur ve Özge Şam arkadaşlarımızdan biri konukevinde diğeri Doğu Yurtları’nda kalıyor. Yurt koşullarını değerlendirmelerini istediğimizde, ortak alanların hijyenik olmamasından ve darlığından bahsediyorlar. Dicle, hijyen sorunun personel yetersizliğinden kaynaklandığını düşünüyor. Personellerin hızlı davranmaları gerektiği için yurtlarda yeterli temizliğin sağlanamadığını söylüyor.

Adar Baran da 8. Yurt’ta iki kişilik odada kalıyor. Odanın küçük olmasının yanı sıra depolama alanlarının darlığının da günlük hayatını etkilediğini söylüyor. Masa ve yataklar arasındaki mesafe az, oda içerisinde herhangi bir ortak alan yok. Hâl öyle ki elbise dolabının yetersizliğinden dolayı mutfak dolabına elbise koymak zorunda kaldığını söylüyor.

CİNSİYETÇİ UYGULAMALAR, AÇILMAYAN KALORİFERLER, SU KESİNTİLERİ

Adar, kaldığı yurdun KYK yurt koşullarıyla benzerlik gösterdiğini ancak KYK’nin 275, kaldığı yurdun ücretinin ise 536 TL olduğunu söylüyor.

Bir diğer arkadaşımız ise ODTÜ’nün kadın konukevlerinden birinde kalıyor. Yurtların genel sorunlarına ek olarak ısınma sorununa değinirken, “Ekim ayında çok büyük bir ısıtma problemi vardı. Kaloriferler sabah 06.00-09.00, akşam 20.00-00.00 arası açılıyordu. Gece çok soğuk oluyordu. Su ve sıcak su kesintileri oluyordu. Şu an bizde yok ama 19. Yurt’ta su kesintisi var dört gündür. Sıcak su kesintisiyle daha çok karşılaşıyoruz, bu soğukta duş alamıyoruz” diyor.

ODTÜ’de her kadının mutlaka bir kez yakındığı bir konuya da değiniyor arkadaşımız: yurtlardaki cinsiyetçi ve baskıcı uygulamalar. Kadınlar, çoğu erkek yurdunda uygulanmayan “savunma” uygulamasıyla gece 12’den sonra saat kaçta, nereden geldiklerini, neden geç kaldıklarını yazmak zorunda kalıyorlar. Biriken savunmalar sonrasında ise yurt müdürleri sözlü uyarı çekiyorlar. Bu uygulamanın reşit bireyler açısından yanlış olduğunu, kadın olduğu için savunma yazmak zorunda olmadığını söylüyor arkadaşımız.

YEMEK YEMENİN BEDELİ BİR BUÇUK SAAT

Yurt koşullarının yanında yemekhane koşullarını da değerlendirdiğimiz sohbetlerimizde, özellikle hazırlık öğrencilerinin aynı anda dersten çıktığı durumda bunun bir yarışa döndüğü söyleniyor. “Yemek yemenin de bir bedeli var” diyor Adar: “1 saatlik bir bekleyiş.” Sıranın sonunda yedikleri yemeğin harcadığı enerjiye değmediğini, bir diğer yandan da özel işletmelerdeki fiyatlar yüzünden yemekhaneden başka seçeneklerinin kalmadığını söylüyorlar. “Güzel yemekle de ilgilenmiyorum çünkü o yemeği yiyemediğim müddetçe yemeğin güzel olup olmamasının bir önemi yok” diyor Adar. Bir tane de ek talebi var: “En az bir öğün ücretsiz yemek.”

Ucuz yemek mi, sağlıklı yemek mi yoksa vakit mi daha öncelikli, her yeni gün bunun hesabı yapılıyor. Öğrencilerin kendi aralarında pahalılığa ve kötü koşullara ilişkin konuştuklarına şahit oluyoruz. Ancak bu sorunlara yönelik tepkinin yalnızca söylenmeyle kısıtlı kaldığı noktasında hazırlıktaki arkadaşlarımızla hemfikiriz.

Adar, yurtta kaldıkları için kantini kullanmak zorunda kaldıklarını ancak pahalı olduğunu söylerken 8. Yurt’ta öğrencilerin kantini boykot ettiğine değindi. Arkadaşımız boykotun sonucunda suların ve yemeklerin az da olsa daha uyguna satıldığını da ekledi.

SAHİ KAMPÜSTE RİNG GÖREBİLDİNİZ Mİ?

Saatlerce soğukta beklediğin bir efsane hâlini aldı ringler. Ha geldi, ha gelecek… Arkadaşımızın soruya ilk yanıtı elbette ki “Gelmiyorlar” oluyor. Hem kalabalık hem de sefer saatlerinin düzensiz olduğunu, ringlere bindiğinde LEGO’lar gibi birbirine geçmek zorunda kaldığını ifade ediyor. Adar’ın yanıtı ise tersi gibi gözükse de aynı kapıya çıkıyor: “Evet, görebildim. Ancak ihtiyacım olduğunda hiç göremedim.” Kışın daha çetin geçecek günler ise ring kullanıcılarını korkutuyor. Ring sayılarının artırılmasını ve bunların da hazırlık saatlerine uygun olması gerektiğini pek çok hazırlık öğrencisinin ağzından duyabiliriz.

HEP AYNI MASAL: BÜTÇE YOK!

ODTÜ’lülerin taleplerine karşılık verilen “Bütçe yok!” cevabına arkadaşlarımızın da bir yanıtı var elbet. Adar ailesinden aldığı para ve KYK kredisiyle geçinirken ay sonunu getirmekte zorlandığını söylüyor. Ne tiyatro ne sinema, temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere harcıyor parasını. Eğitim ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz durumda olduğunu söylüyor. “Orijinal kitapları almak istesek bir aylık harçlığımızın yarısı kitaplara gidiyor. Kitap fonu, kitapla alakalı burslar kesinlikle yetersiz. Kaç kişiye çıktığını da bilmiyoruz” diyor.

Okulun aldığı ödeneklerin öğrencilerin ihtiyaçları için harcanması gerektiğini, Adar şöyle açıklıyor: “Rektörlük süs havuzu yapmak yerine burs versin.” Bütçenin nerelere ayrılacağı noktasında da temel ihtiyaçlarımızın nasıl karşılanacağı noktasında da öğrencilerin karar mekanizmalarına katılarak söz sahibi olması gerektiğini dile getiriyor.

KAZANMAK MÜCADELEYLE MÜMKÜN

“Bizler ne yaparsak yapalım, hep beraber olmamız lazım. Bir tepkiyi 3-4 kişinin koyması ile 3000-4000 kişinin koyması arasında fark var. Öğrenci toplulukları birçok açıdan benzer düşünen insanların bir araya geldiği alanlar. Öğrenci topluluklarının bir araya gelmesi, karşılarına çıkan sorunlara tepki göstermeye hazır birçok insanın bulunmasına yol açar. Bu da ihtiyacımız olan bir şey. Bir de insanların korkmaması, seslerini çıkartması lazım” diyerek sohbetimizin sonunda sınıf arkadaşlarına da çağrı yapıyor aslında Adar. Uzun lafın kısası, yaşadığımız sorunları değiştirmek için harekete geçmekten başka çaremiz yok. ODTÜ’de övündüğümüz her noktanın bir mücadelenin sonucunda kazanıldığını biliyoruz, bu yüzden de taleplerimiz için bildiğimiz yoldan devam etmeliyiz.

Evrensel'i Takip Et