Üniversite laboratuvarından ekonomik krize bir bakış
Laboratuvarda kullandığımız eldivenleri tekrar ve tekrar kullanmak zorunda kalmak, bozuk mikroskoplarla görüntü almaya çalışmak… İşte size bilimsel eğitimimiz!

Fotoğraf: pixabay
Simay TEKİN
ODTÜ
Ekonomik yetersizliklerin her konuda baş gösterdiği bu dönemde, bu kısıtlı imkanlarla, akademik bilgimizin yanında laboratuvar ortamında da deneyim kazanma isteğimiz günümüz şartlarında hayale dönüşüyor. Hayatımızın her alanında yaşadığımız bu ekonomik sınırlar burada da karşımıza çıkıyor. Yetersiz laboratuvar malzemeleri, ekipman ve bütçe eksikliği bunların önde gelenlerinden. Bir öğrenci olarak laboratuvarlarda çalışma imkânı bulsak dahi en küçük şeye kadar kendi cebimizden ödemek zorunda kalıyoruz. Kullandığımız eldivenleri tekrar ve tekrar kullanmak zorunda kalmak, bozuk mikroskoplarla görüntü almaya çalışmak, kullanıldıkça yıpranan malzemeleri deneylerimizde defalarca kullanmak zorunda kalıp, deney sonuçlarımızı riske atacak bu sağlıksız koşullarda deneyim kazanmaya çalışıyoruz. Buna bağlı olarak, yaptığımız deneylerin kalitesi düşüyor, belki de kısa zamanda alabileceğimiz sonuçları, çok daha uzun zamanda almak zorunda kalıyoruz. Hatta bazı durumlarda sonuç dahi alamıyoruz. Aynı zamanda kaliteli ve yüksek verimli solüsyonları, malzemeleri kullanamıyoruz. Az çalışma zamanı gerektiren ve daha çok verim sağlayan belli başlı ekipmanlara ulaşım sağlayamıyoruz. Tez çalışmalarını da içeren önemli laboratuvar deneylerinde, düzenli bir şekilde kullanılması elzem malzemelerin alımının dolar bazında gerçekleşmesi ve yurtdışından geldiği için elimize geç ulaşması sebepleriyle bu tür deneyler aksıyor ya da hiç yapılamıyor. Sadece laboratuvar ortamında yapılan deneylerde değil, arazi ortamında yapılan deneylerde de ekonomik sıkıntılar yaşanıyor. Örneğin kuş ve bitki çalışması için farklı şehirlerden ölçüm almak zorunda kaldığımızda dahi uzak şehirlere gitmekte, konaklamakta zorluk çekiyoruz. Mesela, 5 kişi gitmemiz gereken deney alanına 2 kişi gitmek zorunda kalıyoruz.
MALZEMELERİ ASİSTANLAR KENDİ CEBİNDEN ALIYOR
Türkiye’nin günümüz koşullarında dayattığı ekonomik sıkıntıların pratik alanına böyle yansıması, bilimsel çalışmalar yapmayı zorlaştırıyor. Gençler Türkiye’deki bilime katkı sağlamak istiyorken projelere ayrılan, daha doğrusu ayrılmayan bütçeler, deneyleri yapmaya yeterli olmadığı için çözümü yurt dışına çıkmakta buluyorlar. Akademisyen ve asistanlarımızın bütçe sebebiyle yaşadığı sıkıntıları gören bizler, durumun ciddiyetinden etkilenerek gelecek kaygısı taşıyoruz. Öğrenci laboratuvarlarında kullanılan birtakım malzemeleri de asistanlarımızın kendi ceplerinden aldıklarına şahit oluyoruz. Yönetim, eğitime geldiği zaman kemer sıkma politikası izlerken, yandaş sermayedarların vergilerini almaya geldiği zaman her nasıl oluyorsa vergi affına gidiyor! Mesele öğrenime, öğrenciye, bilime, sanata geldiğinde her türlü kapıları kapatıyor, ama iş ne zaman kendi kârına kâr katmak olan sermayedarların borcunu görmezden gelmek olduğunda cin lambadan çıkıveriyor.
Hocalarımızın neredeyse tek bütçe kapısının TUBİTAK olduğu bir gerçek. Hayatını bilime, sanata, kültüre adamış hocalarımıza destek amaçlı yürütülen kuruluş, proje burs başvurularını incelerken ince eleyip sık dokumaktan asla kaçınmıyor. Projeler için harcanan zamanlar, proje kabul alsa dahi maalesef çok bir işe yaramıyor. Sayısal değerler vermek gerekirse, TUBİTAK’ın en kapsamlı fonu 500 bin TL civarında, yani 25 bin dolar yapıyor. Dolar kuruna çevirmek zorunda kaldık çünkü kullanılan her malzeme yurtdışından alınmak zorunda ve burada da herhangi bir vergi indirimiyle karşılaşmıyor, aksine ekstra gümrük vergisi de ödemek zorunda kalıyoruz. Masraflar sadece malzemelerle kalmıyor, projede çalışacak lisans-lisansüstü öğrencilerin bursları da yine bu bütçe içerisinden harcanması gereken bir “masraf” olarak görülüyor ve karşılanmıyor.
NİTELİKLİ VE BİLİMSEL BİR EĞİTİM İÇİN
Hocalarımızın teşviki için proje bütçesinin artırılmasına dair talebimiz nettir, bugün uluslararası kabul görmüş ortalama bir dergide yayın yapmak için istenilen fiyatlar en az 5 bin dolardan başlıyor ve yükseliyor. Bilimde ileriye gitmek için, yarınlarımız için öğrenciler olarak rahatsızlığımızı dile getirmekteyiz. Bize dayatılan bu kısıtlı imkanlarla pratiğimizi artırmak adına çalışmak istediğimiz laboratuvarlarda, kısıtlı bütçe imkanları sebebiyle bilimin kısıtlanmasından pay alıyoruz, hatta çalışmak istediğimiz laboratuvar ortamına en başından kavuşamıyoruz bile. Belki de sırf bu durum yüzünden başka alanlara yönelmek gibi düşünceleri de kovalamak zorunda kalabiliyoruz.
Nitelikli, bağımsız, özgür bir eğitim ortamı sağlamak için, eşit şartlarda eğitim almak ve hakkımız olana sahip çıkmak adına beraber mücadele edeceğimiz sıra arkadaşlarımızın olduğunu biliyoruz. Mücadelemizin sizlerle, sıra arkadaşlarımızla, güçleneceğini ve değişimin ancak birliktelikten doğacağını biliyor, mücadele çağrımızı bir kez daha yineliyoruz.
Evrensel'i Takip Et