25 Aralık 2022 04:56

Almanak 2022 | Zor geçen bir yılın ardından, zorlu geçecek yeni yıla merhaba

Yeni yılda, emekçiler, iktidar davasıyla ekmek davası arasındaki bağı ne kadar kavrarsa, o kadar “Ustalaşacağız biraz daha taşı kırmakta ve dostu düşmanı ayırmakta.”

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İnsanlar siyasette daima aldatılmanın ya da kendi kendini kandırmanın ahmak kurbanları olmuşlardır. Her türlü ahlaki, dini, siyasi ve toplumsal söylevlerin, açıklamaların, vaatlerin ardında şu ya da bu sınıfın çıkarlarının yattığını görmedikçe aldatılmaya devam edeceklerdir. Reform ve iyileştirme taraftarları, her eski kurumun, ne kadar barbar ve çürümüş olursa olsun belirli egemen güçler tarafından işletilmeye devam edeceğini görünceye kadar eski düzenin savunucuları tarafından daima aldatılacaklardır. Bu sınıfların direnişlerini ezmenin tek bir yolu vardır: İçinde yaşadığımız toplumda eskiyi ortadan kaldırıp yeniyi yaratacak yetenekte olan -toplumsal konumlar gereği bu yetenekte olması gereken- güçleri keşfetmek ve bu güçleri mücadele için bilinçlendirip örgütlemek.
Lenin/Marksist Öğreti–S: 105-106/Kor Kitap

İskender BAYHAN

Günümüz dünyasına olan hakimiyetini bize her vesileyle hatırlatan tekelci kapitalizm başlıca çelişkileri ekseninde ortaya çıkan sorunlar, çoklu çözümsüzlükler ve açmazlar adeta sökün etmiş durumda. Birçok ülke, burjuvazinin ve sömürülen-ezilen halkların çıkış arayışlarının yarattığı dalgalanmalar içinde yüzerek 2023’e giriyor. Bu dalgalanmalar eşliğinde 2022’nin ekonomik ve politik gündemine -son iki buçuk yılda hayatı iyice zorlaştıran kovid-19 illetinin de katkısıyla- gittikçe belirginleşen iki egemen burjuva çizgi damgasını vurdu.

Yüksek kârları garanti altına almak için sermayenin genişletilmiş yeniden üretiminin nasıl sağlanacağı, bunun için gerekli siyasal stratejinin-taktiklerin neler olacağı konusunda egemen sınıflar cephesinde yaşanan taktik bir ayrışma bu: Çoklu çözümsüzlükler ve açmazlardan çıkışın yolu vahşi sömürü ve faşist diktatörlüklerde mi? Yoksa rasyonel-kurallı kapitalist sömürü ve buna bağlı olarak burjuva demokrasisinin olabildiğince güdük güncel biçimlerinde mi?

Bugün için ekonomik ve politik müdahalesinin ve örgütlülüğünün düzeyi ne kadar zayıf olursa olsun günün sonunda işçi sınıfı başta olmak üzere sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin konumunun ve tutumunun tayin edici rol oynayacağı bir çıkış arayışı bu.

Geride bırakmakta olduğumuz yıl boyunca dünya genelinde dahada belirginleşen bu tablo sınıf mücadelesinin ekonomik, politik, ideolojik bütün alanlarında yaşanan sorunların, açmazların, çelişki ve çatışmaların zorlu mücadeleler ve bir silsile halinde yaşanacak irili-ufaklı altüst oluşlarla çözüme kavuşacağının haberini veriyor.  2022 yılında yaşanan Türkiye gerçeği de bu nesnelliğin dışında değil. Aksine emperyalist dünya düzeninin bağımlı kapitalist bir halkası olarak kendi özgün halini ifade ediyor.

TEK ADAM YÖNETİMİYLE SÜREN VAHŞİ SÖMÜRÜ VE BASKI DÜZENİ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 24 Haziran 2018’de ilan ettiği “büyük ustalık döneminin” bir yılını daha geride bırakıyoruz. Yılın başında 2022’yi “Bizim en parlak yılımız olacak” diye selamlayan Erdoğan’ı yılın sonunda, gözlerinin içi sermayenin ışıltısıyla parlayan Maliye Bakanı Nureddin Nebati “2022 en kötü yıl olarak tarihe geçecek” sözleriyle tekzip ediyor. Ancak söylenenleri karşıt sınıflar üzerinden anlamlandırarak ikisinin de doğruyu söylediğini kabul edebiliriz! Erdoğan’ın kendisinin de bir parçası olduğu tekelci sermaye için en parlak, işçiler-emekçiler için ise en kötü yıl oldu 2022.

Tek adam yönetiminin yılın başında ilan ettiği ekonomik hedefler açısından tutturduğu tek oran, yıl sonunda politika faizinin tek haneli rakamlara düşmesi oldu. Yüksek enflasyon ve zamlar başta olmak üzere halkın yaşamını katlanılmaz hale getiren bütün hususlarda ise yılın başındaki iyimser tahminlerin yerinde, TÜİK’in bütün çabalarına rağmen yeller esiyor. Öyle ki asgari ücretle çalışan milyonlar başta olmak üzere ücretlerine zam bekleyen işçilerin büyük çoğunluğu “Ücretler artsa ne olacak, zamlar durmadıktan sonra bizim için hiçbir şey değişmez” diyerek giriyorlar yeni yıla.

Emek gücünün vahşi sömürüsü üzerinden yüksek kârlarla beslenen sermayenin genel çıkarlarına sadakatle hizmet eden ama illa da yandaşların öncelikli ve özel beslenmesine dayanan bir “tüccar siyasetinin” egemenliğinde ısrar eden tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakının iktidar düzeni bu.

Sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin ekonomik ve sosyal beklentilerine yanıt verecek somut adımlar atmıyor. Yapacağını söylediği ve yapabildikleri ise ancak çok küçük kırıntılar düzeyinde kalıyor. Derde derman olmuyor. Ve bütün sömürünün, yoksulluğun üzerini din istismarıyla, vatan-millet- Sakarya edebiyatıyla örtmeye ve her türlü muhalefeti terör yanlısı-terörist ilan ederek bastırmayı temel alan politikalar izliyor. Miting, gösteri, konser, sergi, her tür hak mücadelesini, dayanışmayı, eğlenceyi bile tek adam yönetiminin yerel ayakları olan valilikler ve kaymakamlıklar aracılığıyla tam bir keyfiyet içerisinde yasaklıyor. Tarikatları-cemaatleri olduğu gibi, mafya-çete örgütlenmelerini de ticaret, rant ve kayıt dışı ekonominin besleyici nimetlerine tav olmuş bir şekilde halkın huzursuzluğunu-hoşnutsuzluğunu kontrol etmenin ve iktidarını sürdürmenin dayanağı olarak kullanıyor.

PAYLAŞIM PAZARLIĞI VE SAVAŞ KIŞKIRTICILIĞI

Erdoğan, devlet bahçeli

Burjuvazi milliyetçiliği pazarda keşfetti. Din istismarcılığını ise Orta Çağdan-monarşiden devşirdi. Bir avuç pazar ve nüfuz alanını kaybetmemek için mecbur kalırsa o pazarı ateşe verip, yakmaktan çekinmez. Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakının Kürt sorununun çözümü ve bölge politikası başta olmak üzere dış politikasının esasını da bu yaklaşım oluşturuyor. 2022 boyunca neredeyse aralıksız sürdürdüğü hava harekatları başta olmak üzere sınır ötesi operasyonlar ve 2023’e sarkan Suriye’nin kuzeyine bir kara harekatı düzenlemedeki ısrarının yakın vadedeki seçim hesaplarını da içine alacak şekilde değerlendirmesini bu gerçeği dikkate alarak yapmak gerçeği görebilmek için şart. Yine yılın başında Ermenistan ile başlayıp İsrail’le süren, yılın ortalarında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile devam eden yılın sonunda ise Sisi ile el sıkışan dış politika manevralarını da hatırlamak gerekir. Yılın son günlerinde öne çıkan Erdoğan-Putin-Esad zirvesi arayışları ise 2023’e kaldı. Emperyalistler ve bölgesel dengeler arasında eskiyen ve sıkışan politikanın, söylemde ve biçimde kıvrak viraj alışlarla, sert dönüşlerle devam ettirilmesi çabasının özünde bölgesel paylaşım pazarlıkları ve savaş kışkırtıcılığı var.

Kısacası 2022, tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı mevziinden Cebrail’le, Mikail’in yandaş kapitalistlerin ve rejiminin çıkarlarını korumakla memur edildiği, İblis ile Azrail’in halkın dostu ilan edildiği ve sıkıştıkça İsrafil’in surundan yerli ve milli sloganların üflendiği “süper ustalık” döneminin son yılı olarak tarihe karışıyor. Burjuvazinin gerici-faşist devlet örgütlenmesiyle yoluna devam etmesi için çalışan bu cephe, 2023’te iktidarını sürdürebilmek için her şeyi göze aldığını hem sözle hem de eylemle ilan etmiş durumda.

RASYONEL-KURALLI KAPİTALİZM VE LİYAKATLİ DEVLET MUHALEFETİ

Millet İttifakı ise yıl boyunca bir yandan erken seçim-erken seçim deyip söz düellosu eşliğinde Erdoğan ve Cumhur İttifakı ile gündem belirleme yarışını sürdürürken, bir yandan da öncüsü-kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu’nun açık adaylık beyanına rağmen bitmeyen aday tartışmalarından kurtulamadı. Seçimin ne zaman olacağı da adayın kim olacağı da 2023’e kaldı. Geleceğe ilişkin vaatlerinin özünü ise sömürünün rasyonel-kurallı kapitalizme dayalı gerçekleştiği, tekelci burjuvazinin bütünün temsilcilerinin zenginleşmesine eşit mesafede duran liyakatli devlet ve memur bir burjuva hükümetle yola devam etmek oluşturdu. “Güçlendirilmiş parlamenter sistem” propagandası eşliğinde, özellikle CHP önderliğinin etkisiyle iktidar hesapları yapıp yeni Türkiye’nin rönesansını yaşama hayalleri peşinde koşuyor. Rasyonalite ve liyakat konusundaki tutum din istismarcılığı ve milliyetçilik konusunda da sürüyor. Halkın değerlerini dikkate almak ve iktidar için gerçekçilik adı altında halkı aldatmanın kadim yöntemlerine sarılmak, yerlilik ve millilik yarışında öne geçmek… Bu da burjuva siyasetin halkçılık konusundaki en ileri ufkunun sınırlarını gösteriyor bize.

HALKIN SİYASETE KATILIMINI GERİYE ÇEKEN ORTAKLIK

Cumhur ve Millet İttifakları arasındaki mücadelenin birleştiği özü ifade eden ortak bir soru var: Türkiye kapitalizmini en hızlı, istikrarlı ve iyi bir şekilde hangimiz uçururuz? Yanıtı, gittikçe belirginleşmekte olan batı ve doğudaki emperyal güç merkezleri arasında yaşanan bloklaşmalara bağımlılığın, daha kârlı ve gerçekçi bir biçimde nasıl sürdürüleceğinden başka bir ufuk içermiyor. Aralarında ki mücadele ise en uygun programların halka onaylatılması.

2022 yılı boyunca güncel siyaset büyük oranda işte bu iki ittifakın egemenliğine sıkışmış bir zeminde sürdü. Kritik bir seçim yılı olan 2023’te de tablo büyük oranda benzer bir hatta şekillenecek görünüyor. Düzen içi siyasi mücadele halkın memnuniyeti veya hoşnutsuzluğu üzerinde yükseliyor ama sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin siyasete müdahalesini 2022’de olduğu gibi 2023’te de olabilecek en geri noktaya çeken tutum ve anlayışta üç aşağı beş yukarı birleşerek yürüyor.

GÜNCEL VE TARİHSEL AÇIDAN ASIL OLAN GERÇEK

Oysa asıl olan halkın öz güveni, bilinç ve örgütlülüğünün ilerlemesidir. Toplumların barışa, demokratik hak ve özgürlüklere, eşitliğe ve özgürlüğe doğru ilerlemesinin ya da geride kalmasının belirleyici halkası budur. Sulandırılmasından ve bulandırılmasından çıkarı olanlar dışında herkesin kabul edeceği tarihsel bir gerçektir bu. Sömürülen ve ezilen halkların birlik, dayanışma ve mücadeleleriyle toplumların ekonomik, politik ve ideolojik hayatına damgasını vurmadığı bir dünya, kötülüklerin egemen olduğu bir dünyadır. 2022’de bunu yaşayarak gördük. Evet, yaşamak için emek gücünü satmaktan başka çaresi olmayanlar için ekonomik ve politik açıdan zor ve ağır geçen bir yıl oldu 2022. Oysa işçi sınıfı, ayağa kalktığında neler yapabileceğini, yılın ilk iki ayında ücretlerini iyileştirme kavgasında gerçekleştirdiği 100’ün üzerindeki grevle göstermişti. Yıl boyunca süren mevzii mücadelelerde ise onun birleşik, bilinçli ve örgütlü eyleminin değiştirici gücüne memleketin ne kadar çok ihtiyacı olduğuna tanıklık ettik.

GEÇ GELEN İTTİFAK; EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI

2022 yılının hemen başında, 16 Ocak tarihinde Emek Partisi (EMEP) “Bağımsız, Demokratik Bir Ülke ve İnsanca Yaşam Bildirgesi”ni açıklayarak daha öncesinden başlatmış olduğu 3. bir ittifak, Halk İttifakı çalışmalarının somutlanması için yeni bir çağrı yaptı. TKP, Sol Parti, TİP ve HDP başta olmak üzere bu çağrının muhatabı olarak gördüğü partilerin bir araya gelerek böyle bir ittifaka öncülük etmesi için önemli bir çaba içerisinde oldu. Ancak istenilen düzeyde bir katılım sağlanamadı ve yılın sonuna doğru gecikmiş de olsa Emek ve Özgürlük İttifakının kuruluşu ilan edildi. İttifak, sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin yaşam ve çalışma koşullarının ekonomik ve politik açıdan iyileştirilmesi için acil olarak atılması gereken adımları içeren bir bildirge yayımladı. Bu bildirgenin, güçlü bir halk seçeneğinin oluşmasının zeminini güçlendirecek ve yeni güçlerin katılımıyla zenginleşecek içerikte olduğunu ilan etti. Bir yandan mücadeleyi örgütlemeye çalışıp bir yandan da ittifakı güçlendirmek üzere girişimlerini sürdürürken, güçlenme hedefini yeni yıla taşıyor. Emek ve Özgürlük İttifakı başta olmak üzere, Sosyalist Güç Birliği, sendikalar, emek-meslek örgütlerinin, 2022 içinde attıkları adımları 2023’te de birlik, mücadele ve dayanışmayı daha da büyütmenin dayanağı yapmaları hiç kuşkusuz tünelin ucundaki ışığın yakınlaşmasına hizmet edecektir.

Yeni yılda, ittifakların da içinde olduğu sınıf kavgasında, bütün milliyetlerden ve inançlardan işçiler ve emekçiler iktidar davasıyla ekmek davası arasındaki bağı kendi sınıf çıkarları temelinde kavradıkça, hep birlikte “Ustalaşacağız biraz daha taşı kırmakta ve dostu düşmanı ayırmakta.” Sömürülen ve ezilen halk kitleleri Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri de dahil yarınların daha umutlu ve aydınlık olması için kendi büyük ustalıkları yolunda ne kadar güçlü saf tutup, ilerlerse o kadar iyi. Hem kendimiz hem de memleket için.

Her şeye rağmen iyi seneler…

 

ÖNCEKİ HABER

11 büyükşehir belediye başkanından deklarasyon: Şantajı kabul etmeyecek, boyun eğmeyeceğiz

SONRAKİ HABER

Almanak 2022 | Organize suçun ardında bir metot var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa