25 Aralık 2022 02:23

2022’de sağlık emekçilerine reva görülen: Mobbing, angarya, şiddet

Koca bir yıl sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için çok hızlı ve çok yoğun geçti. Sağlık emekçileri nitelikli sağlık hizmeti ve insanca çalışma koşulları için ses çıkardı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Eylem KAYA EROĞLU*

Pandemiyle hiçbir salgının iktidarların sağlık politikalarından bağımsız olmadığını, sermayenin yoksul ülkelerin halklarına sunduğu seçeneğin işsizlik ve hastalık arasında seçim yapmaktan ibaret olduğunu geçtiğimiz yıllarda yeterince gözlemledik. Bugün ülkemizde sağlıklı bireylerden oluşan bir toplumun yaratılmasının hedeflenmesi gerekirken sağlık bütçesini ipotek altına alan şehir hastanelerinin müteahhitlerini zenginleştirmenin hedeflendiğini görüyoruz. Sağlık hizmetleri, “sağlıkta dönüşüm,” “reform” vb. adlarla çoktan piyasanın eline terk edilmiş ve özelleştirilmiş durumda. Kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla, kişi başı sağlık harcaması, sağlık harcamalarının bütçedeki payı, 10 bin kişiye düşen hekim, hemşire ve ebe sayısı gibi ölçütlerde OECD ülkeleri arasında listenin sonlarındayız. Uzun yıllardır uygulanan özelleştirme politikaları sonucunda sağlık hizmetleri bugün erişilebilir, nitelikli ve sürdürülebilir olmaktan çok uzak. 2022’de de bu durum tüm çıplaklığıyla açığa çıktı. 

Pandemide SOS veren sağlık sistemlerinin hemen hepsi sağlıkta özelleştirme politikalarını adım adım uygulayan ülkelerdi. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin her türlü yasal hakkının olağanüstü durum gerekçesi ile ortadan kaldırılarak modern köleler gibi çalıştırıldığı 2021 yılı boyunca sağlık otoriteleri “Başarılara imza atmakla” övündüler. 2022’de mobbing, angarya, görev tanımı dışında çalıştırma, usulsüz görevlendirmeler, sürgünler, sendikal baskı ve ayrımcılıkla sesini çıkaranı susturmaya çalıştılar.

ŞİDDETİN HEDEFİNDE SAĞLIK EMEKÇİLERİ

2022’de en belirgin olan sağlıkta şiddetin yapısal hale gelmesiydi. Her gün bir il, ilçe devlet hastanesinde ya da üniversite hastanesinde sağlık emekçileri şiddete maruz kaldı. Öldürülen, bıçaklanan, burnu kırılan sağlık emekçilerinin çalışma ortamları olay mahallerine döndü. Sağlık sisteminin giderilmeyen yapısal sorunları, sağlık emekçilerine yönelik şiddetin ana nedeni haline geldi.

Ekonomik kriz, enflasyonun artışı karşısında ücretleri mum gibi eriyen, meslek özerklikleri, itibarları gittikçe değersizleştirilen doktorlar kamusal alandan çekilmeye ve yurt dışına gitmeye başladılar. Cumhurbaşkanı “Giderlerse gitsinler” dediğinde ülkenin en ücra köşesinde genel cerraha ya da kardiyoloji uzmanına olan ihtiyacı, parası olmayanın sağlık hizmetine ulaşamamasını umursamadığını da deklare etmiş oldu. Bu açıklama sonrasında binlerce doktor ve arkasından yüzlerce hemşire de hak ettikleri ücret, mesleki itibar ve insanca bir yaşam için emeklerini, sevdiklerini geride bırakıp yurt dışına göç ettiler. Sağlık emek gücünün göç etmesi çok ciddi bir tehdit olmasına rağmen sağlık otoriteleri çalışma koşullarının ve ücretlerin iyileştirilmesine dair taleplerimize kulaklarını kapadılar.

Sağlık emekçileri hasta ve iş yüklerinin artmasına, daha çok çalışıp yoksulluk sınırı altında ücret almalarına, idari baskıya, mobbinge, şiddettin giderek artmasına, çalışma ortamlarının güvensizliğine, kamusal sağlık hizmetinin sürdürülemez olmasına karşı, halkın sağlık hakkı için ocak ayından başlayarak sonbahara kadar devam eden iş bırakma eylemleri ile susmayacaklarını gösterdiler.

SAĞLIK EKİP İŞİ

Bu dönemde emek mücadeleleri tarihinde geriye doğru bir sıçramayla meslek sendikalarının kurulmasına da şahit olduk. Doktor ve hemşire sendikaları başta olmak üzere birçok meslek sendikası kuruldu. Meslekler arasında rekabet, sağlıkta ekip anlayışının parçalanmasının bazı çevrelerce kışkırtılması, emekçilerin birlikte ve tek ses olmasını engellemek için harcanan yoğun çaba; iş bırakma eylemlerinde birçok emek ve sağlık örgütünün bir arada hak aramasına engel olamadı.

Sağlık Bakanlığı performansın adını değiştirip teşvik ödemesi adı altında hasta yükünü hafifletmek, doktorların kamusal alandan çekilmesini önlemek için daha çok çalışma karşılığında ücretlerin artmasını sağlayan kara bir “reform” yaptı. “Mesai dışı çalışma” kavramıyla çalışma sürelerine, sosyal yaşantımıza ve dinlenme hakkımıza yönelik ciddi bir saldırı yapıldı.

SORUNLAR ZİNCİR OLDU

Halk muayene olabilmek için doktor bulamıyor, evde kuyrukta bekliyor, doktor bulsa da tahlil ve tetkikler için aylarca yine bekliyor. Cebinde parası olanlar bile bazı uzmanlık alanlarında doktor bulmakta zorlanıyor. Parası olmayanlar ise çaresizce beklemeye devam ediyor.

Kanser ilaçları başta olmak üzere piyasada ilaç yok, eczacılar listelerce ilacın olmadığını kanıtlamaya çalışıyor hükümete. Tıbbi cihaz ve malzeme sıkıntısı devam ediyor. Sosyal hizmetler, sosyal devlet anlayışı, sadaka kültürüne teslim olmuş, yöneticileri ise AKP il teşkilat çalışanına dönüşmüş durumda. Pandemi devam ediyor. Yoksulluk derinleştikçe, hasta sayısı artıyor, aciller polikliniklere dönüştü. Aile sağlığı merkezleri cari giderlerini karşılayamıyor.

Sağlık hizmetlerinde yaşadığımız tüm sorunlar, uygulanan sağlık politikalarının sonuçları. Bu sistemi değiştirmeden sorunlarımızın çözülemeyeceğini biliyoruz. Yeni yılda sağlık emekçileri açısından her şeyin çok güzel olması en büyük temennimiz.

* SES MYK Üyesi - TİS ve Hukuk Sekreteri

ÖNCEKİ HABER

2023’te gençlik kötünün iyisine razı olmayacak!

SONRAKİ HABER

Almanak 2022 | Özgür, eşit, şiddetsiz bir yaşam için kadınlar yarın da sokakları bırakmayacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa