Mutlu ol, gülümse!
Yeni asgari ücret açıklandıktan sonra yeni bir yazı yazıp astı arkadaşlar kendi aralarında, biraz da goygoyuna: “Asık suratla çalışmak yasaktır. Mutlu ol, mutlu gülümse!”
Fotoğraf: Metal İşçileri
Gebze’den bir metal işçisi
Emek Partisi Gebze ilçe binasında Erdal Eren anması... Metal İşçisi Kenan aradı: “Abi geçerken seni de alayım, anmaya beraber gideriz...” Tamam dedim, buluştuk. Kenan’ın liseye giden oğlu da yanında. Kenan on beş gündür raporlu. Böbreklerinde taş var, ameliyatla taşı kırdırdı ama hâlâ sancısı var, yüzünden belli. Metal İşçisi Kenan çeliğe su vermede ustalaşıyor da taş kırmakta acemi hâlâ!
“Bir çay içelim” dedi Kenan. Yolumuzun üstündeki mütevazı bir kafeye girdik. Cam bardakta üç çay. Çayları içtik. Kişi başı birer çay. Kenan “Hem hesabı ödeyeyim hem de lavaboya gideyim” dedi. Beş dakika sonra geldi. Sormadan edemedim: “Çay ne kadar?” Küçük cam bardakta üç çay 21 TL...
“Abi gel sana vaziyetimi göstereyim” dedi. Çekmiş fotoğrafını, kan işemiş! Takıldım, “Oğlum üç çaya 21 TL ödeyince kan işersin tabii.” Cevabı yapıştırdı: “Kanla kardeş olduk abi, kan kardeş değil.”
Emek Partisine doğru yürümeye başladık. Şimdi gelelim asıl konumuza...
Hemen hemen bütün işçi arkadaşlar bilir. Çalıştığımız fabrikaların çeşitli yerlerine asılmış yazılar vardır. Bizim fabrikada da çeşitli konuları içeren yazılar var. Yeni asgari ücret açıklandıktan sonra yeni bir yazı yazıp astı arkadaşlar kendi aralarında, biraz da goygoyuna: “Asık suratla çalışmak yasaktır. Mutlu ol, mutlu gülümse!”
Emir demiri keser mi? Onu bilmem ama bizim İlyas’ın yüzünden düşen bin parça. “Lan oğlum yazıyı okumadın mı, bu surat ne? Gülümse biraz, bak sonra keserler yevmiyeyi!” Hay demez olaydım, İlyas açtı ağzını, yummadı gözünü: “Sabah erkenden kalk, işe git, makine ile yarış, nefessiz çalış. Patrona karşı çıkma, kaderine razı ol, mücadele etme. Arada bir markete uğra, zam gelmişse az al, şaşır ama kimseye belli etme, kendine kız, evdekilere patla, TV seyret, sabah kalkmayı unutma, sakın ha düşünme, unutma düşünen baş ağrır, velhasıl kafana takma, işine odaklan... Hadi kolay gelsin, sıkıysa gülümse!”
“İlyas gözünün yağını seveyim. Başın belaya girecek, en azından bir sırıt be kardeşim. Büyük sözü dinle.” İlyas yaktı bir sigara. “Oğlum sigara sağlığa zararlı söndür şunu.” Büyük sözü kim dinler, başladı saymaya: “Abi bizim hayatımızı sadece sigara mı mahveder. Geçinebilmek için günde 14-15 saat çalışıp yine de yetmeyen maaş, gelecek kaygısı, kredi, borç harç içinde kalıp, sürekli bir endişe içinde yaşamak, bütün bunların stresi bizleri mahvetmez mi? İşsiz kalma kaygısı, kolumuzun bacağımızın kopması, işçi cinayetlerinde ölüp gitmemiz. Ben markete gittiğimde makarna almak istediğimde ya da salça, yağ, patates almak istediğimde kendimi minnacık hissediyorum. Etiketlerin hepsi benden çok, kiralar faturalar benden büyük. Ekmeğe sürekli zam gelmesi, süte, elektriğe, peynire, doğal gaza, çaya, una, şekere, suya, ulaşıma sürekli zam gelmesi bize ilan edilmiş bir savaş değil mi? Asgari ücret 8 bin 500 lira oldu. Peki, kira, ekmek, yumurta, bebeğe bez, mama, üç dilim peynir, çocuğun okul masrafı kaç para? Ya bir çay bir simit kaç para? Kaçan uykularımız kaç para? Hayat pahalı ama bizim canımız ucuz. Hiçbir patron Şok’a, BİM’e, A101’e gitmiyor. Bizim yediğimiz ayrı, içtiğimiz ayrı, giydiğimiz, oturduğumuz ayrı. Gecemiz-gündüzümüz ayrı. Ne oldu abi yüzün asıldı? Biz ve patronlar. İki sınıf var, bu kadar. Hadi abi gülümsemek için hep birlikte!”