Şebnem Korur Fincancı'nın ikinci duruşmasında da tutukluluğa devam kararı verildi: Hakikatin peşini bırakmayacağım
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, tutuklu yargılandığı davanın ikinci duruşmasında hakim karşısına çıktı. Mahkeme Fincancı'nın tutukluluğuna devam kararı verdi.
Eylem NAZLIER
İstanbul
Hakkında başlatılan linç kampanyasının ardından tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, yargılandığı davada bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde ikinci kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme, Fincancı'nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Duruşma 11 Ocak 2023'e ertelendi.
Duruşma öncesinde ve sonrasında yapılan açıklamalarda Şebnem Korur Fincancı'nın serbest bırakılması ve TTB'ye yönelik baskıların son bulması istendi.
Fincancı'ya destek için gelenler arasında HDP Eş Genel Başkanı Mithar Sancar, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Oya Ersoy, Hüda Kaya, Necdet İpekyüz, CHP milletvekilleri Orhan Sarıbal, Sezgin Tanrıkulu, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, Sol Parti MYK üyesi Alper Taş, KESK Eş Başkanı Şükran Kablan Yeşil, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, HDP İstanbul İl Eş Başkanı İlknur Birol, gazetemiz Evrensel'in Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, Sanatçı Nur Sürer, Cumartesi Anneleri, Barış Akademisyenleri katıldı. Açıklamaya TTB ve İstanbul Tabip odası yöneticileri beyaz önlüklerini giyerek katıldılar. Şebnem Korur Fincancı'nın kızı Kardelen Fincancı da adliyeye gelenler arasındaydı. Açıklamaya katılan temsilcilerin önemli bir kısmı duruşmaya da katılabildi.
DURUŞMA 13.30'DA BAŞLADI
Şebnem Korur Fincancı, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edecek davanın duruşması için salona getirildi. Çeşitli illerden baro başkanları da duruşma salonuna geldi. Duruşmayı çok sayıda milletvekili, siyasi parti ve kitle örgütü temsilcisi de izledi.
Mahkeme heyetinin de salona gelmesi ile duruşma başladı. İlk duruşmada sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrarlayan savcı, Şebnem Korur Fincancı'nın “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan üst sınırdan cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devam etmesini talep etti.
Milli Savunma Bakanlığının avukatı yeniden davaya müdahil olmak istedi. Bir önceki duruşmada reddedildiği gerekçesiyle talep dikkate alınmadı.
Fincancı'nın avukatlarından Meriç Eyüpoğlu, salonun küçük olduğunu ve yeni bir salonda yapılmasını talep etti. Batman Baro Başkanı Erkan Şenses, 3 müdafii sınırlandırılmasının hukuka aykırı olduğunu ve kaldırılmasını gerektiğini aktardı. Mahkeme, avukatların usule ilişkin itirazlarını oy birliğiyle reddetti.
FİNCANCI: YAPTIĞIM SUÇ DEĞİL HEKİMLİK MESLEĞİ
Savunmasın başlayan Şebnem Korur Fincancı, yaptığının suç değil hekimlik mesleği olduğunu söyledi.
Fincancı, "Savcı beye teşekkür etmek istiyorum. Çünkü uzun ve bilim dışı ifadeler ile iddianameyi epey sadeleştirmiş. Ama intihalden kurtulamamışsınız. Yaşananların sizin üzerinizdeki etkisini bilemiyorum. Ancak süreç, inanılmaz bir algı ile yürütülüyor" dedi.
Kamoyunda yürütülen karalama kampanayalarına da değinen Fincancı, "Vatandaşlıktan çıkarılmamı istiyorlar, 'Vatansız kalsın' diyorlar. Kimi kimin vatanından çıkarıyorlar" dedi.
Fincancı MSB'nin söylemleri ile ilgili, Bu hafta sonu Milli Savunma Bakanlığı 'Kimyasal silah iftirasında bulunanları milletimiz asla affetmeyecektir' dedi. Şimdi bu talimat değil de nedir? Siyasi otorite tamamen algılarla hareket etmektedir" dedi.
Geçen hafta çıkarken gördüm Çağlayan adliyesinin önünü. Sanki en tehlikeli sanığıyım gibi davranıyor. Yarattıkları bu algı sizin kararınızı etkilemeye yöneliktir. İnanılmaz bir algıyla yürüyor bu süreç. Başından beri bir talimatla karşı karşıya olduğumuzu düşündürecek ifadelerle karşılaşıyoruz" diye konuştu.
"Siyasi irade tamamen algılarla hareket etmektedir" diyen Fincancı savunmasını şöyle sürdürdü: "Konuşmamın neresinde propaganda var. Tıbbı bir değerlendrme nasıl propaganda olur. Konuşmamın neresinde silah ifadesi geçiyor? Tıbbi görüşümü bildirip, bağımsız heyetler incelesin dememden nasıl böyle bir çıkarım yaptığınızı çok merak ediyorum!"
"Ben teröristsem hangi örgütten teröristim, insan hakları örgütünden mi? Türk Tabipleri Birliğinden mi? Dünya insan hakları örgütü mü? Bunlar mıdır terör örgütleri? Cumhurbaşkanı çıkıp bana terörist diyebiliyor, o böyle derken yargı mensuplar nasıl farklı bir karar verebilir?"
"ONLAR SUÇ İŞLEMEYE DEVAM ETTİKÇE, BİR AT SİNEĞİ OLARAK SIRTLARINDAN İNMEYECEĞİM"
"Ben devletin başına musallat olmuş at sineğiyim. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden söz etmiyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun. İsrail'de Netanyahu suç işlediğinde de benim derdim. Amerika Birleşik Devletleri'nde Trump da Biden da suç işliyorsa onlar da benim derdim. Sadece Türkiye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun hangi devlet suç işlerse o benim derdim olmaya devam edecek. Onlar suç işlemeye devam edecekse ben at sineği olarak, sırtlarından inmeyeceğim. Hakikatin peşini bırakmayacağım. Sonuna kadar hakikatin peşinde, hakikati ortaya koymak için çalışacağım."
FİNCANCI'DAN MAHKEMEYE: ARAÇ OLMAYI REDDETMELİSİNİZ
"Siyasi otorite karşısında sizin nasıl değerlendirme yapacağınızı bilmek mümkün değil. Seçimle ele geçiremediler Türk Tabipleri Birliğini. Bunun çok örnekleri var. Seçimle ele geçmeyenlerin nasıl, ne yazık ki yargı aracı edilerek ele geçirilmeye çalıştığını hep beraber görüyoruz. tanıklık ediyoruz. Bu utanç verici bir durumdur. Yargının araç kılınması utanç vericidir. Biz hekimler olarak araç olmayı reddediyoruz. Sizler de araç olmayı reddetmelisiniz."
"TERÖRİST DEDİKLERİ, İNSAN HAKLARI ÖRGÜTÜDÜR"
"Eylül başlarında iktidarın küçük ortağının başkanı çıktı 'Türk Tabipleri Birliği kapatılsın' dedi. Ardından seçimler oldu. Evet onlar Türk Tabipleri Birliği kapatılsın derken meslektaşlarımız bu kez bizleri yeni heyeti seçtiler."
"Cumhurbaşkanı çıktı 'Tabipleri Birliği başına nasıl bir terörist getiriliyor' dedi. Bahsettiği, benim onurla 11 bir yıl başkanlığını yürüttüğüm Türkiye İnsan Hakları Vakfıdır. Bu ülkenin en kıymetli işlerini yapan meslektaşlarımızla birlikte çalıştığımız işkence gören, ağır insan hakları ihlallerine uğrayanların tedavilerini sağlamaya çalışan bir vakıftan söz ediyoruz, terör örgütü dediği budur. Başka örgütüm yok benim. Ben teröristsem. Hangi örgütler terörist olduğunu çok merak ediyorum. İnsan hakları vakfından mı? Danışmanlığını yürüttüğüm İnsan Hakları için Hekimler örgütünden mi?"
Fincancı, Melih Cevdet Anday'ın "Olsun da gör" şiirinden de atıflar yaparak, "Biz yeni hayatlar filizlensin, tüm canlılar yaşamlarımı umutla sürdürsün diye mücadele ediyoruz. Suçlamalarınızı reddediyorum" diyerek savunmasını noktaladı.
AVUKATLARIN BEYANLARINA GEÇİLDİ
Fincancı'nın savunmasının tamamlanmasının ardından müdafi avukatlarının beyanlarına geçildi. Basın mensupları, "Avukatların sesini duyamıyoruz" diyerek bu duruma itiraz etti. “Bu koşullarda çalışmak istemiyoruz” diyen bir gazeteciye mahkeme başkanı, “ O zaman çalışma” dedi.
İddia makamının mütalaasına katılmadıklarını aktaran Avukat Barış Yavuz, "İddaa makamına katılmıyoruz, Mahkeme heyeti ilk duruşmadan itibaren usullere dikkat etmiyor” dedi.
THİV'in işkence görenleri 1990’dan beri tedavi ve rehabilite ettiğine dikkat çeken Yavuz şunları söyledi: "TİHV raporlar hazırlamıştır. İşkenceyi bu ülkede kim yapıyor? Polisin, jandarmanın işkence yaptığını söylemek suç mu oluyor? Şebnem Korur Fincancı ilk duruşmaya yol boyunca elleri kelepçeli getirildi. Bunun işkence olduğunu söylemek mi suç? Şebnem hocanın açıklamalarında TSK’nın adı geçmemesine rağmen, iddianame Şebnem hocanın açıklamalarında, TSK’nın adı geçiyormuş gibi hazırlanmıştır. MSB, Şebnem Hocayı propaganda ile suçlamaktadır. Fakat propagandanın karşılığı gözaltı bile değildir. Olay terör örgütü ile ilişkilendiriliyor. Siyasi iktidara terör lazım, siyasete terör hoş geliyor.” Yavuz “Şebnem hoca suçlu değildir” dedi. "Adil yargılamanın da sağlanmasını istiyoruz" diyen avukata Mahkeme başkanı, "Çok da adil bir yargılama yapılıyor" diyerek cevap verdi.
"BU DEVLETİN HEKİME OLAN BAKIŞINI DA GÖRMÜŞ OLDUK"
Ardından Av. Şevin Kaya'nın beyanlarına geçildi:
"Propoganda büyütülmeyecek bir yargılama iken ne hale getirdiniz. Ankara Cumhuriyet Savcılığı bizi dinlememiş, mütalaa daha önceden hazırlanmıştır. Adil bir yargılanma söz konusu değildir" diyen Kaya, AİHM’den örneklerle devam ederek ”Bugüne kadar bir medyaya demeç vermekten dava açıldığını bilmiyorum.” dedi. Kaya şöyle devam etti: , “Burada Şebnem Hoca bir bilimsel görüş vermiştir. Hiç bir kurum ve kuruluşu suçlamamıştır. Seçim dönemine giderken bir korku, baskı sindirme amaçlanıyor. Bu davada mahkemeniz bir araç haline kullanılmaya çalışılıyor. Biz bu devletin kadına, avukata bakış açısını biliyoruz da hekime olan bakış açısını da gördük. Vereceğiniz kararların bu aşamada adalet getirmesini istiyoruz. Biz sonradan gelen adaletin adalet olmadığını belirtiriz."
AVUKATLAR MAHKEME HEYETİNİ REDDETTİ
Daha sonra Avukat Meriç Eyüboğlu söz aldı. Eyüboğlu, “Politik bir davayla karşı karşıyayız. Siyasi iktidarın kişileri hedef alarak yaptığı açıklamalarda 'terörist, vatan haini' kelimeleri havada uçuşuyor. Bu cüretle konuşuyorlar. Hukukun onlara dokunmayacağını bildikleri için” dedi.
Eyüboğlu şöyle devam etti:
"Örgütsel materyal' olarak 'Dağın ardına bakmak' kitabı gösterildi. Bu kitabı isteyen internetten, herhangi bir kitabevinden alabilir. Dağıtım ve satış yasağı alınmış mı diye araştırdık sorduk hâlâ satışta olduğunu biliyoruz. Hakkında mahkeme tarafından verilmiş bir karar yok. Müvekkilim kendi sözleriyle, söyledikleriyle yargılanmıyor.
"TV kanalına bağlanmak suç teşkil etmez. Bu konuda daha önce alınan bir çok AİHM kararı bulunmaktadır. Bunlara dilekçede yer verdik. İddianamede Şebnem Korur Ficancı’nın canlı yayındaki açıklamaları şiddet eylemini övmesi olarak gösteriliyor. Görüntüler eşliğinde bir yorum yapılıyor. Hocanın açıklamaları bir şiddet eylemini onaylaması olarak yorumlanamaz. Suçun maddi ve manevi değerlerini oluşturmaz."
"Şimdiye kadar yaşanan süreç bir bütün. Müvekkil yurtdışındaydı. Tutuklanacağım biliyordu gelmeyebilirdi. Mahkemeniz, duruşmanın sağlıklı yürümesi için bütün taleplerimizi gerekçesiz reddetti."
"Tüm bunları üst üste koyup tahliye değil ceza verileceğini tahmin edebiliyoruz. Varolan siyasi baskı dışında bir karar verilmeyeceğini biliyoruz. Heyetinizi reddediyoruz. Mahkeme heyetini reddediyoruz."
TUTUKLULUĞA DEVAM KARARI İLE DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti ise heyetin reddedilmesini değerlendirmek üzere duruşmaya 20 dk ara verdi. Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, red isteminin davayı uzatmak için olduğunu öne sürerek bu talebi reddetti.
Fincancı'nın tutuklu yarılanmasına devam kararı veren mahkeme heyeti, duruşmayı 11 Ocak 2023 saat 10.00'a erteledi.
KARAR PROTESTO EDİLDİ: BU KARANLIK DAĞILACAK!
Tutukluluğa devam kararına tepki gösterenler "Şebnem Hoca yalnız değildir", "TTB yalnız değildir", “Adalet biziz susmayacağız”, "Şebnem Hoca onurumuzdur sloganları ile duruşma salonundan, açıklamanın yapılacağı adliye önüne yürüdü. Alanda, "Şebnem hocaya özgürlük, TTB’ye dokunma" pankartı açıldı.
TTB 2. Başkanı Ali İhsan Ökten'in duruşma sonrası yaptığı, "Bu karanlık dağılacak! Dr. Şebnem Korur Fincancı özgür bırakılsın. Merkez Konseyi üyelerine yönelik soruşturmalara son verilsin!" başlıklı açıklaması şu şekilde:
"TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı içinden geçtiğimiz baskılarla dolu bu günlerde demokratik hukuk devleti ilkeleri ve bilim insanlarının mesleki özerkliği ilkesi hiçe sayılarak iktidar çevreleri ve medyası tarafından hedef gösterilmiş; ardından 27 Ekim tarihinde hukukla bağdaşmayacak bir kararla tutuklanmıştır. Dr. Şebnem Korur Fincancı için bir hafta önce yine burada Çağlayan Adliyesi’nde bu hukuksuzluğun, haksızlığın sonlanması için bir araya gelmiştik.
Tutukluluğun devamı kararı ile gördük ki tümüyle siyasi hedef gösterme, sindirme ve susturma amaçlı kötülük hali devam ediyor. Demokrasi adına bu utanç verici hal kabul edilemez!
Bu hukuksuzluğu yaratanlar sağlıkta çöküşün üstünü örtmek isteyenlerdir,
Bu hukuksuzluğu yaratanlar TTB’yi etkisizleştirmek isteyenlerdir,
Bu hukuksuzluğu yaratanlar TTB’yi susturmak isteyenlerdir.
Meslek örgütümüzün değerlerine, mesleki bağımsızlık ilkelerine yöneltilen bu tür antidemokratik müdahaleleri topluma verilmiş bir gözdağı olarak görüyoruz.
Üstelik mevcut iktidar bununla yetinmemiş TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınması için davaname düzenlemiş ve son süreçte de MK üyelerinin tümü hakkında soruşturma açmıştır. Bütün bu gelişmelerden anladığımız TTB’nin örgütsel bütünlüğünün tehdit altında olduğudur.
Hiç kuşku yok ki “TTB kapatılsın, adı değiştirilsin, yöneticileri tutuklansın” çağrıları tesadüf değildir. Bugün burada yargılanan bilimsel bilgiyi hiçbir siyasi hesap peşinde olmadan şeffaf biçimde toplumla paylaşan, toplumsal olandan yana, kamusal çıkarlarımız doğrultusunda sağlık politikalarını savunanlar, piyasalaştırılmış sağlık ortamında şiddet ve mobbinge karşı mücadele edenler, hekimlerin emeğini, haklarını savunanlardır. Hakikatin peşinde koşanları, toplumun sağlığını gözetenleri, doğaya tüm canlılara sahip çıkanları kamuoyu çok iyi bilmektedir.
Merkez Konseyi Başkanımız Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın serbest bırakılmamış olması, meslek örgütümüze ve yöneticilerine bu düşmanca tutum TTB’nin güçten düşürülmesi, sessizleştirilmesi, sağlık ortamına dair söz üretmemesi karşılığını bulmayacaktır.
Zira TTB ve tabip odaları bağımsızlık ve barıştan yana bir tutumla geçmişten bu yana kimlerin iktidarda olduğuna bakmaksızın hekimler için hekimlerle birlikte mücadele etmişler, etik-bilimsel temellerle savundukları hekimlik değerlerinden vazgeçmemişlerdir.
“Giderlerse Gitsinler” diyenlere inat sağlığımıza, yarınımıza, demokrasiye sahip çıkacağız.
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı derhal serbest bırakılmalı, TTB üzerindeki baskılar son bulmalıdır."
AVUKAT EYÜBOĞLU'NDAN ŞEBNEM HOCA ALINTISI: "DUVARLARINIZ VIZ GELİR VIZ"
Daha sonra Avukat Meriç Eyüboğlu da kısa bir konuşma yaptı:
"Bir hafta olmadan ikinci duruşmaya geldik. Bugün bu davanın biteceğini düşünüyorduk ama aynı zamanda tabii ki sevgili Şebnem hocamızı alıp beraber gitmek hayali kurarak geldik buraya. Tutukluluk halinin devamına karar verdi mahkeme. Elimde mahkeme zabtı var. Tutukluluk halinin devamına niye karar vermiş biliyor musunuz? Tutuklulukta geçen süre makul süreyi aşmamış. Az yatmış. İki ay ne ki Türkiye'de? Tabii ki cezaevine girenin çok uzun süre kalması gerekiyor. Alışık olduğumuz hep gördüğümüz örneklerde bunu söylüyor. İşte bu nedenle tutukluluk halinin devamına karar verilmiş durumda. Bugün dosya karara çıkarılmadı. Yine çok kısa bir süre sonraya bırakıldı. Böylece Şebnem Hoca'nın Bakırköy'de mi Sincan'da mı kalacağı bu işkenceye dönen yolculuklara ilişkin neler yaşayacağına ilişkin başka bir sorunla karşı karşıya bırakıldık. Ama yetmedi. Geçen duruşma günü 23 Aralık günü biz duruşmadayken yine bu davayı açan, iddianameyi düzenleyen savcı tarafından Şebnem Korur Fincancı ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri hakkında yeni bir soruşturma başlatıldığını öğrenmiştik.
Bugün Elbette aklımıza geldi. Bu ülkede, bu topraklarda yaşarken aklımıza gelmez mi? Pek çok örneği yok mu? Şebnem Korur Fincancı'yı cezaevinin önünden bırakıp biz onu karşılarken acaba başka bir dosya açtık diye geri mi alacaklar içeri? Şimdi 10 gün sonraya bırakılan bu duruşma için pek çok benzeri soruyla, kaygıyla, endişeyle, hukuka ve mahkemeye güvensizlikle ayrılıyoruz buradan. Elbette ki bunu yüksek sesle söylemeye devam edeceğiz Şebnem Korur Fincancı dostları bu ısrarlarından vazgeçmeyecek. Zaten söylenmesi gereken sözü de Şebnem hoca söyledi. Onun sözüyle bitireyim. Dedi ki 'duvarlarınız vız gelir vız!' "
DURUŞMA ÖNCESİNDE AÇIKLAMA: ŞEBNEM HOCA SERBEST BIRAKILSIN!
Fincancı'ya desteğe gelenler duruşma öncesinde de Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde bir açıklama yapılmıştı. Açıklamada TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın derhal serbest bırakılması ve TTB başta olmak üzere meslek örgütlerine yönelik dava ve baskıların son bulması istendi.
Çağlayan'daki adliyenin önündeki geniş alan açıklama öncesi polis ablukasına alındı. Bu yüzden açıklama Çağlayan Metro girişindeki alanda yapıldı. Basın açıklamasını TTB 2. Başkanı Ali İhsan Ökten okudu. Ökten, “Dr. Şebnem Korur Fincancı serbest bırakılsın! TTB. Merkez Konseyi üyelerine yönelik asılsız suçlamalarla başlatılan soruşturmaya son verilsin” dedi.
"HEDEF TTB'NİN ÖRGÜTSEL BÜTÜNLÜĞÜ"
Bir hafta önce aynı adliyenin önünde, iki aya yakın bir süredir ülke demokrasisi ve hukuku açısından yaşanan utanç verici bir dönemin bir nebze olsun sonlanması için toplandığını dile getiren Ökten, “Ancak o utanç hâlâ devam ediyor. Çünkü Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hâlâ cezaevinde. Üç gün önce de tesadüfen öğrendiğimiz üzere, Merkez Konseyi’nin tüm üyelerine yönelik olarak örgüt üyeliğinden soruşturma açılmasıyla bu utanç büyütülerek devam ettiriliyor. Buradan da anlaşılacağı üzere tüm bu hukuksuz süreçlerin hedefi Türk Tabipleri Birliğinin örgütsel bütünlüğüdür. Bizler, bu soruşturma dosyasının içinin boş olduğunu biliyoruz, nasıl doldurulmaya çalışılacağını da tahmin edebiliyoruz ve tekrarlıyoruz; biz hekimler üzerinden yeni bir korku iklimi yaratmanıza müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu.
Ökten, “Hukuki hiçbir dayanağı olmayan bir kararla halen tutuklu bulunan Merkez Konseyi Başkanımız Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın ikinci duruşması biraz sonra başlayacak. Tamamen siyasi hedeflerle ve açık bir hukuksuzlukla sürdürülen bu sürecin bugün sonlandırılmasını umut ediyoruz.Yaşamını İnsan Hakları ihlalleri ve işkenceye karşı geçiren bir bilim insanının geçen hafta birçok sağlık sorunu olduğu kamu otoritesine defalarca bildirildiği halde, ellerindeki kelepçe bir saniye dahi açılmadan, bir cezaevi nakil aracıyla Ankara’dan İstanbul’a getirilmesi, ülkemiz adına bir utanç vesikası olarak tarihe geçmiştir” diye konuştu.
December 29, 2022
Ökten son olarak şunları söyledi: “Bugün, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve tabip odalarımızın örgütsel bütünlüğü ile buradayız ve Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın derhal serbest bırakılmasını ve hakkındaki suçlamaların düşürülerek beraatini bekliyoruz. Uluslararası ve Ulusal meslek ve emek örgütleri, insan hakları kuruluşları, barolar, sendikalar, partiler, Dünya Tabipleri Birliği ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi başta olmak üzere evrensel hekim örgütleri ve sayısız miktarda dostumuz ve yol arkadaşımız aynı taleple, Şebnem Hoca’nın serbest kalmasını bekliyor. Bizler görevimizin başındayız ve inanıyoruz ki hocamız bugün özgürlüğüne kavuşacak. Bizler hekimlik değerleri, bilimsel düşünce özgürlüğü, mesleki bağımsızlık, meslek örgütü özerkliği ve toplumun sağlık hakkı için mücadelemizi hep beraber sürdüreceğiz.”
NE OLMUŞTU?
Kamuoyu gündemine TSK’nın operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın “kimyasal kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi ve Minnesota Sözleşmesi kapsamında bu iddiaların olduğu bölgelerde inceleme yapılmasının bir zorunluluk olduğunu” ve “bağımsız heyetlerin etkin incelemeler yapması gerektiğini” söylemişti. Açıklamasının ardından hedef gösterilen Fincancı ifade vermeyi talep etmiş olmasına rağmen 26 Ekim tarihinde gözaltına alınmış, 27 Ekim tarihinde ise tutuklanmış ve Ankara’ya nakledilerek Sincak Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Tutukluluk kararına 582 avukat itiraz etmiş, mahkemece ‘tedbirin orantılı olduğuna’ karar verilmişti.
Ev araması sürecinde ‘delil niteliğinde’ sayılan eşyalar tutanaktan önce yandaş medyaya servis edilmiş, sansasyonel haberler oluşturulmuş ve karalama kampanyaları yürütülmüştü.
Şebnem Korur Fincancı hakkında ‘terör örgütü propagandası yapmak’ iddiasıyla 7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle iddianame düzenlenmişti.
İLK DURUŞMA 23 ARALIK'TA GÖRÜLMÜŞTÜ
23 Aralık’ta görülen ilk duruşma öcesinde ve sonrasında da adliye önünde bir araya gelen yüzlerce kişi ‘Şebnem Hoca’ya özgürlük’ talebini dile getirmişti. İlk duruşmada Fincancı, tarihi bir savunma yapmıştı.
İkinci duruşma öncesi Fincancı ve diğer TTB Merkez Konseyi üyeleri hakkında ikinci bir ‘terör örgütü üyeliği’ soruşturması başlatıldı.
İkinci duruşma öncesi çağrı yapan TTB, Şebnem Hoca’ya özgürlük için bir kez daha İstanbul Adliyesinde olacaklarını duyurarak “Yan yanayız. Umut da orada. Şebnem Hoca’mızla mücadeleye devam edeceğiz” demişti.