Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
1 Ocak 2023 03:50

Hilmi MIYNAT

Göçmen ve mülteci sorunu bugünün en çok tartışılan konuları arasında olsa da bugünün sorunudur demek eksik bir analiz olur. Göç, yüzyıllardır var olagelen fakat sermaye hükümetlerinin ajandasına ve sınıf hareketine göre de şekillenen çok yönlü bir olgu. Son yıllarda savaş ve yoksulluğun artışı ile mülteci ve göçmen işçi nüfusunda artış yaşanırken, sermaye hükümetleri de mültecileri, ucuz iş gücü olmasının yanı sıra koz, tehdit ve sınıfı bölme hamlesi olarak kullanmaya çalışıyor. İngiltere ve Fransa, üzerinde durulması gereken iki önemli örnek olarak öne çıkıyor. İngiltere’de Ruanda planı aylardır ülkenin ve Birleşik Krallık’ın gündeminde. Sendikalar ve ırkçılık karşıtı kampanya grupları bu plana karşı çıkarken hangi tarafın bu süreçten güçlü çıkacağını zaman ve mücadelenin seyri netleştirecek.

GELECEK OLANA TEHDİT Mİ SÜRGÜNÜN BAŞLANGICI MI?

İngiltere’de Ruanda tartışmaları 2021 yılına kadar uzanıyor. Plana göre mülteciler Ruanda’da iltica başvurusu yapacak, kabul edilenler Ruanda’da kalacak. Uçak Ruanda’ya indiğinden itibaren İngiltere sorumluluktan kaçmış olacak. 2022 yılında planın devreye sokulmaya çalışılmasıyla da tepkiler ve plana karşı mücadele yükseldi. Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı verilerine göre İngiltere’ye botlarla ulaşan mülteci sayısı aylık 2020 öncesi 10 bin değilken, 2021’de 30 bine yaklaşmış, 2022 kasım ayında 44 bini geçmiş. Öte yandan dava konusu olan Ruanda planı ile ilk etapta gönderilmesi planlanan mülteci sayısı ise 248.

BBC’nin 19 Aralık tarihli haberine göre Birleşik Krallık; ocaktan sonra limitsiz mülteci gönderebileceğini, Ruanda yönetimi ise deneme sürecinde 1000 kişi olabileceğini fakat fazlası için de kapasitesi olduğunu söylüyor. Öte yandan mültecilerin Ruanda’ya gönderilmesi için yol, gıda masrafları ve Ruanda’ya ödenen ve ödenecek para da Ruanda planının bir parçası. 18 Aralık tarihli The Times haberine göre Ruanda’ya ödenen 20 milyon sterlinle birlikte anlaşma karşılığı ödenen para 140 milyon sterline çıkmış oldu. Bu bir yandan gelecek olana gözdağı verme planı olarak değerlendirilirken diğer yandan sürgünün başlangıcı da olabilir. Elbette çeşitli kampanya grupları ve sendikalar baştan itibaren bu plana karşı ciddi bir mücadele yürütüyor. İngiltere Kamu ve Ticari Hizmetler Sendikasının (Public and Commercial Services Union-PCS) karara karşı açtığı dava mahkeme tarafından reddedildi. Sendikanın ve hak örgütlerinin karara itiraz etmesi bekleniyor.

İŞÇİ PARTİSİ ‘ETİK OLMADIĞINI’ SÖYLEMEKLE YETİNİYOR!

PCS, Care4Calais, Detention Action, Türk ve Kürt Toplumu Dayanışma Merkezi (DAY-MER), Stand Up To Racism gibi kampanya grupları ve örgütler bu plana tümden karşı ve eylemler örgütlerken, İşçi Partisi, kimi milletvekillerinin bireysel karşı çıkışları dışında ‘Mevcut sorunları derinleştireceği ve etik olmadığı’ görüşünü belirtmekle yetiniyor. Aynı zamanda Ruanda planına karşı çıkan gruplar Irkçılığa Karşı Mücadele Günü 18 Mart’ta kitlesel bir yürüyüşün hazırlıklarına şimdiden başladı. Ruanda planı da bu yürüyüşün ana gündemlerinden biri olacaktır.

Çalıştığı halde yoksulluk sınırı altına düşen kişi sayısı İngiltere’de yeni bir rekor kırdı. The Joseph Rowntree Foundation adlı araştırma şirketine göre 14.5 milyon kişi yoksulluk sınırının altında. Bunların 4 milyonu çocuk ve 2 milyonu emekli. Muhafazakâr Parti iktidarı ise yeni kemer sıkma programları hazırlıyor. 2023’ün hareketli geçeceğini tahmin etmek zor değil.

FRANSA’DA İŞÇİLER BİRLİKTE KAZANDI

İngiltere ve Fransa üzerinde durulması gereken iki önemli örnek dedik neden? Pandemi sonrasında çeşitli krizlerin etkisi ve biriken öfke birçok ülkede sokaklara yansıdı. İngiltere ve Fransa sınıf hareketinin kendini gösterdiği örnekler arasında. Fransa, pandemi öncesi de ‘Sarı Yelekliler’ ile dünya gündemindeyken sonrasında da çeşitli sınıf çekişmelerine sahne oldu. Yoksulluk ve krizlerin Avrupa’da da baş göstermeye başladığı bir gerçek. İtirazlar yükseldikçe sermaye hükümetleri karşı hamleler geliştiriyor. Emmanuel Macron Hükümeti yoksulluk ve işsizliğin müsebbibi olarak göçmen işçileri hedef gösterdi. Bu hedef gösterme, işçi haklarının tırpanlanacağı emeklilik yasası değişikliği teklifinin tarihleriyle paralellik gösteriyor.

2019 yılında CGT’nin öncülüğünde greve çıkan yaklaşık 150 ‘Kağıtsız’ kayıt dışı göçmen işçiler sözleşme hakkını kazandı. Fransa işçi sınıfının bir parçası olarak 300’e yakın göçmen işçi 2021’de yine CGT’nin öncülüğünde greve çıktı. Macron’un sınıfı bölme hamlesine ortak grevle karşılık veren Fransa işçi sınıfı, hem göçmen işçileri ortak mücadelesine kazandı hem de emeklilik yasasında Macron’a geri adım attırdı.

GREVE ÇIKANIN KAZANDIĞI BİR YIL

Göçmen karşıtlığı emperyalistler açısından kullanışlı bir aparat olmakla birlikte sermaye hükümetleri uygulamada kopyalar değil farklı ülkelerde farklı deneyler izleyebiliyor. Türkiye’de göçmen karşıtlığının yükselişe geçtiği bir süreçte garabet bir ‘Seyreltme’ projesi çıkmıştı ortaya. Kısa bir parantez açtığımız ciddi bir tepkiyle karşılaşmayan bu proje yeni mağduriyetler yaratmayı sürdürüyor. Barınma krizi yaşanıyor. Mülteciler mahalle değişiminde kimliksiz kalıyor. Benzer şekilde hem Türkiye hem İngiltere’de devletin mültecileri “barındırmama” üzerinden bir kurgusu olduğunu söylemek de lazım.

İngiltere ise grevlerle çalkalandığı bir süreçte Ruanda planı ile çıktı sınıfın karşısına. 2022 yılında belediye, taşımacılık, sağlık, demir yolu, eğitim, ulaşım ve birçok sektörde güçlü grevler yaşandı. Daha da yaşanıyor, yaşanacak. Eylül 2022’de 600’e yakın Liverpool liman işçisi ücret artışı talebiyle 2 haftalık süreyle greve çıktı. Enflasyonun yüzde 10.1 olduğu ülkede dayatılan yüzde 7 zammı kabul etmeyen işçiler ekimde UNITE sendikası ile tekrar çıktığı grevde kasım ayında yüzde 14 ile 18 arası zam aldı.

18 MART İYİ BİR YANIT OLABİLME KAPASİTESİ TAŞIYOR

PCS hem açtığı dava hem de sokakta yürüttüğü mücadele ile Ruanda planına karşı örnek tavır sergiliyor. Aynı zamanda PCS üyesi işçiler ücretler ve çalışma koşullarına ilişkin uzun süredir hükümetle bir anlaşmazlık içinde. İngiltere’nin 6 büyük havaalanında yaklaşık 1000 sınır güvenlik görevlisi 23-26 ve 28-31 Aralık tarihleri arasında iş bırakma eylemlerine katıldı. 2023 yılının da PCS ve İngiltere işçi sınıfı açısından grev ve eylemlerle geçeceği öngörülürken, Ruanda planı da bu eylemlerin hedeflerinden birini oluşturacak. İşçiler bir yandan ekonomik talepleri için mücadele ederken bir yandan ırkçılık karşıtı kampanya grupları ve hak örgütleri ile ortak eylemler düzenliyor. Bugünden tartışılmaya başlanan Irkçılığa Karşı Mücadele Günü 18 Mart, Ruanda planı ve göçmen karşıtlığına karşı iyi bir yanıt olabilme kapasitesi taşıyor denebilir.

YALNIZCA İNGİLTERE’NİN TARTIŞMASI OLARAK KALMAMALI

Her ne kadar Ruanda planı gelecek olanlara bir gözdağı, tehdit olarak değerlendirilse de sürgünün başlangıcı da olabilecek bu tartışma yalnızca İngiltere’nin tartışması olarak kalmamalı. Çünkü Ocak 2021’de imzalanan Göç ve İltica Paktı ile AB’nin de yeni döneme dair yeni göç stratejileri belirlediğini biliyoruz. Öte yandan İngiltere’de tutacak bir taktiğin diğer ülkelerde denenmeyeceğinin ya da benzer bir tartışmanın bu veya başka bir biçimiyle diğer ülkelerin işçilerinin karşısına çıkmayacağının bir garantisi olmamakla birlikte enternasyonal dayanışma ve uluslararası bir hamleye karşı uluslararası bir mücadelenin şart olduğunu düşünerek hareket etmek gerekecektir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Cesaret zamanı

Cesaret zamanı

Ucuz emek ve yüksek kâra dayalı çalışma düzeni sendikal yasaklarla sürüyor. Bu düzenin değişmesi için sendikal hak ve özgürlüklerin kazanılması ve bunun için mücadele hayati önemde. Fiili grevleri kazanımla sonuçlanan Birleşik Metal-İş’in Başkanı Özkan Atar, “İşçiler inisiyatifli ve cesur olmalı, bize düşen sinmek değil mücadele etmek” diyor.

Sendikalı işçi oranı: %8,4

TİS kapsamındaki işçi oranı: %4,7

İş cinayetinde ölen sendikalı oranı: %1,9

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıçlı yemin nedeniyle 5 teğmen ordudan ihraç edildi.

Evrensel'i Takip Et