DEÜ Rektörlüğü, Akademisyen Yükselsin’e tazminat ödeyecek
DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi binasının taşınma sürecini eleştirdiği için hakkında disiplin soruşturmaları açılan Prof. Dr. İbrahim Yavuz Yükselsin davasında mahkeme, Rektörlüğü tazminata mahkum etti.
Fotoğraf: İbrahim Yavuz Yükselsin'in kişisel arşivi
Ramis SAĞLAM
İzmir
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) binasının taşınması aşamasında hakkında disiplin soruşturması açılıp dört kez cezalandırılan Akademisyen Prof. Dr. İbrahim Yavuz Yükselsin’e verilen cezalar iptal edildi.
Eğitim Sen İzmir Üniversiteler Şubesi Yürütme Kurulu üyesi olan Yükselsin’e 2019 yılından bu yana üç kez idari soruşturma açılırken, verilen cezalar idare mahkemelerinden geri döndü. Akademisyen Yükselsin, Rektörlüğün kendisine mobbing uygulaması sonucu yıpranmasına ve görev yapamayacak hale gelmesine neden olduğu gerekçesiyle İzmir 4. İdare Mahkemesinde dava açtı. Açılan davanın hukuki sürecini davanın ve Eğitim Sen’in Avukatı Nedim Değirmenci ve İbrahim Yavuz Yükselsin ile konuştuk.
Mahkeme kararında, Güzel Sanatlar Fakültesinin Tınaztepe Kampüsüne taşınması aşamasında sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı eleştirilerini protesto ve eleştiri sınırları içinde değerlendirdi. Bu eleştirilerin kamu hizmetlerine engel olmadığına karar verdi. Yükselsin’e verilen “kademe ilerlemesini durdurma cezasını” hukuka uyarlı bulmadı.
Kararda ayrıca, “Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrası; idarelerin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduklarını öngörmüştür” ibaresine atıfta bulunarak, DEÜ Rektörlüğünü Yükselsin’e tazminat ödemeye mahkum etti.
"MOBBİNG YOKTUR KARARI HUKUKA AYKIRIDIR"
İzmir 4. İdare Mahkemesi Yükselsin’in, “Mobbinge maruz kalmadığına ve manevi tazminat olarak 20 bin lira ödenmesine” hükmetmesinin ardından Avukat Nedim Değirmenci, davayı istinafa taşıdıklarını söyledi.
Yükselsin’in 34 yıllık “doçent doktor” unvanlı öğretim üyesi olduğunu vurgulayan Değirmenci, “Müvekkilim, Güzel Sanatlar Fakültesinin taşınma süreci öncesi yani 2019 haziran ayı öncesinde jüri üyeliklerinden çıkarılmamış olmasını, davacıya sınav görevlerinin verilmiş olması, oda değişikliği talebinin olumsuz fiziki şartları olan yer olarak karşılanmış olmasının ‘tesadüf’ olarak açıklanması kabul edilemez. Yükselsin’in seçilerek, ayrımcılığa maruz tutularak karşılaşmış olmasını idarenin takdiri olduğu gerekçesiyle mobbing sebebi olarak kabul edilmemesini yani takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığını denetlemeksizin tesis ettiği kararı anlamak ve kabul etmek mümkün değildir” dedi.
"MOBBİNG DELİLLERİ YOK SAYILDI"
Mobbing delili niteliğindeki onlarca hukuksuzluk ve delilin yok sayıldığını belirten Değirmenci, “Yükselsin’e dayatılan ve yaşatılanlarla kamu yararı amacının güdülmediği çok açıktır. Takdir yetkisinin hizmet gereklerinin aksine psikolojik taciz kastıyla kullanıldığı ortadır. Mobbing sürecine dair iş ve eylemler hakkında, davalı idare tarafından ve mahkeme tarafından ‘takdir yetkisi’ ve ‘hizmet gereği’ kavramları tekrarlanmak dışında hiçbir kanıt getirilememiştir. Bu durum, mobbing niteliğindeki iş ve eylemlerin savunulamaz olduğunun ikrarı niteliğindedir” diye konuştu.
"HİÇ GERİ ADIM ATMAYI DÜŞÜNMEDİM"
3 yıldır soruşturma üstüne soruşturma, ceza üstüne ceza alırken hiç geri adım atmayı düşünmediğini söyleyen Prof. Dr. İbrahim Yavuz Yükselsin ise, “Mesleğimde 7 büyük akademik günah olan intihal, parayla tez yazdırmak, nepotizm, sahte akademik dergilerde makale yayımlamak, haksız yazarlık ve sahtecilik hiçbirini işlemediğim için rahatım” dedi.
Yükselsin, “Bu günahları işleyenler ve göz yumanlar korksun. İster rektör, istersen dekan, bölüm başkanı, ana bilim dalı başkanı, enstitü müdürü olun, yasa ve yönetmeliklerde sizlere göreviniz kapsamında vermiş olduğu yetki ve haklarınızın ötesine geçemezsiniz. Yönetici olsanız da sırf alınan kararları eleştiriyor diye 2547 sayılı Kanun’un 53’üncü maddesini sopa olarak kullanıp amiri olduğunuz kişilerin hayatını zindan edemezsiniz” diye ekledi.