Bilim tarihinden bir örnek: Amonyak
Hiçbir teknolojik gelişme göklerden vahiy olarak inmez, her yeni icat tarihsel bir sürecin ve belirli toplumsal koşulların ürünüdür.
Bilimin tarihin seyrine tesiri inkâredilemez bir gerçektir. Tekrar tekrar yenibuluşlarinsanlığın doğaylave kendisiyleolan ilişkisini tekrar düzenlemiştir. Lâkin hiçbirteknolojikgelişmegöklerden vahiy olarak inmez, her yeniicattarihsel bir sürecin ve belirli toplumsalkoşulların ürünüdür. Örnek vermek gerekirse,Sanayi Devriminin kıvılcımını bir yangınaçeviren buhar makinesi ilk defa 18. yüzyılda değil 1. yüzyılda keşfedilmiştir ancak gerekliekonomik koşulların eksikliğinde,buharlı makinenin ilkel formunun toplumsal bir anlamıolmadı. Burada şunun sorulması gereklidir: Buluşun etkileri koşullara bağlı ise buluşunkendisinin de bağlı olduğu söylenebilir mi?Bu soruya açıklık getirmek için gözlerimizi farklıbir örneğe daha çevirelim: Amonyak.
BİR ÖRNEK: AMONYAK SENTEZİ
20. yüzyılın başında azot,tarım sektörünühızlabir krize sürüklemekteydi. Kapsamlı gübreüretimi için gerekli olan doğal azot kaynakları, yani dışkı, insanlığın ihtiyaçlarınıkarşılamamaktaydı. Bu yoksunluğunçözümü ise bitkilerin başaramadığını başarmaktayatıyordu. Eğer havadaki azotu bir şekilde bitkiler tarafından tüketilebilir bir hâlegetirebilirsektoplumsal bir sorun çözülmüş olacaktı.Kimyagerlerinbu amaçtaki başlıcahedefleriyse azot bakımından zenginbirbileşikolanamonyaktı ve 1909 yılındakimyagerFritz Haber, havadaki azotu yakalayıp onu amonyakta hapsetmenin yolunu keşfetti.Bilimselve teknolojik gelişimin toplumsal gelişimle olan ilişkisi kimi zaman örtük kimi zaman açık birşekilde kendini gösterir, bu örnekteki bilimsel gelişimise bilimindoğrudan toplumunihtiyaçlarına cevap verecek şekilde gelişmesine bir örnektir.Nasıl ki amonyağın icadı sosyalbir süreçtiyse,sonuçları da toplumiçino kadar belirleyici oldu.Ne yazık ki bilimve teknoloji toplumsal yaşam için her zaman böylesine olumlu sonuçlarüretmez. Amonyak sentezitarımsal üretim ve toplumun yaşamı için ne kadar önemliyse,milyonlarınhayatına mal olan politik ve sosyal süreçlere dahil olmuştu.Havadaki azotunkimyasalbağlarınınkoparılmasıaynı zamanda da enerjidir. Bu enerji salınımıysa bombaüretiminde kullanılabilir.Yeni bir soruyla karşılaşıyoruz bu sefer, ihtiyaçlar doğrultusunda vetoplumsal ilişkiler içerisinde gelişen bilim kimlerin yararına kullanılmaktadır?
BİLİMSEL BİLGİ ÜZERİNDEKİ SERMAYE EGEMENLİĞİ
Bilimsel bilginin egemenlerin tekelinde üretiliyor ve kullanılıyor olması, genellikle toplumsalsonuçlarının emekçi sınıfların çıkarına olmamasıyla sonuçlanır.Tarihe baktığımızdaamonyaktan elde edilen enerjiyleüretilen kitle yıkım araçları savaşlarda birçok kezkullanılmış ve kullanılmaya da devam etmektedir.Ancak bunun tersi nasıl mümkün olabilir?Bilimin, geniş halk kitlelerinin çıkarlarını esasalacak şekilde ve onların denetiminde gelişmesihayâl olmak zorunda değil.1917 EkimDevrimi’nin ardından kurulanSovyetler Birliği’ninbilim ve teknoloji politikalarının butemelde gerçekleşmesi buna tarihsel bir örnektir.SSCB’de bilimsel bilgi üretimi işçi veemekçilerin çıkarlarına ve toplumun ihtiyaçlarına göre planlı bir şekilde gerçekleştiğinden,bilimin kitlelereulaşması dasağlanabildi.Birçok yeniokulve enstitükuruldu,üniversiteöğrencilerine maddi destek sağlandı.Eğitim sistemine ise yepyeni bakışlar getirilerekihtiyaca, beceriye ve ilgiye dayalı metotlar kullanılarak nitelikli mezunlar verildi.