2 Ocak 2023 21:53
/
Güncelleme: 3 Ocak 2023 08:08

Av. Eylem Sarıoğlu: Danıştay kararı diğer uluslararası sözleşmelerin de tehlikede olduğunu gösteriyor

Danıştay İdari Davalar Kurulunun onama kararı ile aslında açıkça meclisin tamamen işlevsiz olduğu, tüm yetkinin tek adamda olduğu yönünde verilmiş olan bir kararı onaylamıştır.

Av. Eylem Sarıoğlu: Danıştay kararı diğer uluslararası sözleşmelerin de tehlikede olduğunu gösteriyor

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Av. Eylem SARIOĞLU

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının iptali talebi ile açılmış davalarda Danıştay 10. Daire, 19 Temmuz 2022 tarihinde "Cumhurbaşkanlığının İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının iptali" talebini reddetmiş, bu karara karşı barolar, kadın örgütleri ve bireysel olarak kişiler tarafından temyiz yoluna başvurulmuştu.

Henüz karar ve gerekçesi dava açan kişi ve kurumlara tebliğ edilmemişse de basından Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun oy çokluğu ile kararı onadığını öğrenmiş bulunuyoruz fakat kararın gerekçesine henüz ulaşamadık.

Danıştay İdari Dava Daireleri (DİDD) Kurulunun 10. Dairenin kararını onaması, duruşmalar boyunca ifade ettiğimiz ve temyiz aşamasında ısrarla altını çizdiğimiz iptal talebimizin gerekçelerinin görmezden gelinmesi anlamını taşımaktadır.

Danıştay Onuncu Dairesi, Milletlerarası Antlaşmaları feshetme yetkisinin Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenmesinin Anayasa'nın 104’üncü maddesinin 17’nci fıkrasındaki şartlara uygun olduğu yönünde hatalı argümanlara başvurarak karar vermiş, dava konusu işlemin dayanağı olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3’üncü maddesinin Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması talebi yok sayılmıştı. Onama kararından aynı hukuki hatayı DİDD Kurulunun da devam ettirdiğini anlamaktayız.

Anayasanın 104. Maddesinin 17. Fıkrası Cumhurbaşkanına uluslararası sözleşmelerden çıkma yönünde yetki vermemiştir.  Cumhurbaşkanının kararname ile yapmış olduğu işlem yetkisinin dışında olup, bu durum fonksiyon gaspıdır. Meclis tarafından usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş bir uluslararası insan hakları sözleşmesinden ancak meclis kararı ile çıkılabilir. Danıştay İdari Davalar Kurulunun onama kararı ile aslında açıkça meclisin tamamen işlevsiz olduğu, tüm yetkinin tek adamda olduğu yönünde verilmiş olan bir kararı onaylamıştır. Yetkide ve usulde paralellik ilkesini yok saymıştır. Bu karar İstanbul Sözleşmesi dışındaki diğer uluslararası sözleşmelerinde tehlikede olduğunu göstermektedir.

Danıştay 10. Daire tarafından şiddetin önlenmesi bakımından iç hukuktaki düzenlemelerin yeterli olduğu söylenmişti. Temyiz dilekçelerinde iç hukukun yeterli olmadığı, kanunların uygulanmadığı ve şiddetin ortadan kaldırılması açısından kadın erkek eşitliğinin olmazsa olmaz olduğu yönündeki itirazlarımız da onama kararından anlaşıldığı üzere hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır.

Daha önce de açıkça ifade etmiştik Danıştay 10. Dairenin vermiş olduğu karar gibi Danıştay İdari Dava Diareleri Kurulunun da vermiş olduğu karar siyasi bir karar olup tek adam rejiminin istediği şekilde hareket etme iradesini bir kez daha ortaya koymuşlardır.

Süreç henüz sonlanmamıştır. Söz konusu karar Anayasa Mahkemesine taşınacak olup bundan sonra sözleşmeyi ve  kadınların, çocukların, cinsiyeti ve cinsel yönelimi nedeniyle ayrımcılığa uğrayan tüm kesimlerin yaşam hakkını ve eşitlik talebini savunmaya devam edeceğiz.

Kadın ve erkek eşitliğine inanmayan, eşitliği fıtrata aykırı bulan ve İktidarları döneminde bu eşitsizliği derinleştirmek üzere adımlar atan AKP’nin genel başkanı olan Cumhurbaşkanı tarafından tarikatlara yaranmak ve seçim yatırımı olarak sözleşmeden çekilme kararı verilmişti. AKP’nin adımlarını ve bundan sonra yapacaklarının bununla kalmayacağını birlikte görüyoruz. Başörtüsüne anayasal güvence sağlanacağı gerekçesi ile Anayasanın 24. ve 41. Maddelerinde yapılmak istenen değişiklikleri bu bağlamda değerlendirmek gerekmektedir. Laiklik ilkesini aşındıracak ve eşitlik ilkesini ortadan kaldıracak şekilde yapılacak bu değişiklikler kadınların ve çocukların hayatını daha da karartacak bir düzenleme olacaktır. Bir kesimin kılık ve kıyafetini koruma amacıyla yapılan bu düzenleme aslında kadınların hepsinin aynı şekilde giyinmesi ve yaşamasını amaçlamakta olup kadınlar İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmaya ve inşa edilmek istenen gericiliğe karşı mücadeleye devam edecektir. Danıştay 10. Daire ve D.İ.D.D.Kurulunun kararları bizlerin mücadelesini engelleyemeyecek ve eşitlik mücadelesinde vazgeçmeyeceğiz.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et