Bilim Festivali’nden kısa notlar
Hacettepe Bilim Festivali’nin önemi, toplulukların yan yana gelmesi ve bilimsel üretimin bir parçası olması yönüyle öne çıkıyor. Bu durum Hacettepe içerisinde özlenen bir durum
Fotoğraf: Pixabay
Hacettepe Üniversitesi öğrencisi
28, 29 ve 30 Aralık’ta Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü Kültür Kongre Merkezi’nde10’u aşkın topluluğun katılımı ve organizasyonuyla bir Bilim Festivali düzenlendi. Ekonomik krizden ekolojiye birçok konuda etkinlikler ve alanında uzman hocalarla birlikte tartışmalar,öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleşti. Çeşitli teknik aksaklıklar yaşansa da katılımcılar içinbu durum sorun olmadı. Çünkü festivale katılan birçok kişide kolektif tartışmaya dair heyecansöz konusuydu. Ben de bir festival katılımcısı olarak katıldığım oturumlarda yaşananlara,tartışılanlara değinmek istiyorum.
“MUHALEFETİN AKIL TUTULMASI”
“Dünyada ve Türkiye’de Kriz” başlıklı oturumun “Türkiye’de Kriz” kısmını sunan Hacı BayramVeli Üniversitesinden Prof. Dr. Aziz Konukman ekonomi alanında duyduğumuz “enflasyon,maaş, kalkınma planları, ek ve seçim bütçeleri, piyasaya müdahale” gibi başlıklar üzerindedurdu. Konukman, oturumu interaktif hatta eğlenceli geçirmeye özen gösterirken öğrencilerinenerjisizliğini şakayla karışık eleştirdi. Türkiye’deki krizin maaşlara yansıması vehesaplanmasına ilişkin tartışmaların bu işin ekonomi mezunu bilim insanlarının hatalarındandeğil, siyasetçilerin, patronların çıkarını sağlayacak şekilde belirlendiğini söyledi. Maaşlarınistatiksel olarak bir baskı aracıyla egemenleri koruyan politikalara göre düzenlendiğine değindi.Açığa çıkan sonuçlara karşılık halkı hareket ettirme çabasına girmeyen burjuva muhalefetintemsilcisi altılı masaya dair de çokça eleştiriler vardı. Teşhir edici politikaların eksikliğine dikkatçeken Konukman, “Bu rakamları kullanmamak, halkın karşısına bunlarla çıkmamak muhalefetiktidar olmak istemiyor demek. İktidarla muhalefet birlikte akıl tutulması yaşıyor demek”sözlerini kullandı. Görüşlerini cesurca söyleyen bilim insanlarından ekonomiyi dert edineninsanlara herkesin dahacesur olduğu günlere çağrı olarak Nazım’ın “Sen yanmasan, benyanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” dizelerinin dile geldiği sunuma, “Bütçe siyasal iktidarların, emekten yana olup olmadığını kısaca sınıfsal tavırlarının ne olup olmadığınıgösteren önemli bir belge” diyerek nokta konuldu.Soru-cevap kısmında ise devletin piyasaya müdahalesi hakkında soruları yanıtlayan Konukman,en liberal yaklaşımlarda bile devletin ekonomiye müdahalesinin söz konusu olduğunu anlattı. Birdiğer oturum da ise başlık“Günümüz Ekolojik Sorunlarının Kökeni” idi. Çağatay Tavşanoğlu,tarihsel bağlamda bu tartışmalara 90’larla birlikte insan faktörünün dahil edildiğini, “Güneşkaynaklı” ifadesiyle yapılan değerlendirmelerin sorunları açıklamakta bilim dışı kaldığınısöyledi. Çünkü tüm kanıtlar bize durumun insan kaynaklı olduğunu gösteriyor. Tavşanoğlu,“İnsanların yarattığı devletlerin, ekonomilerin ne olursa olsun büyümek ve gelişmek istemesi,insanların zenginleşmesi veya fakirleşmesi, içinde bulunduğumuz sistemin umurunda değil.Yeter ki büyüme trendi devam etsin. Durum bu olunca ekonomik sonuçlar aynı zamandaekolojik kıyımlara yol açıyor” diyerek sorunların kökenini değerlendirirken ekolojinin içineinsanı ve bulunduğu sistemi ekledi. Tavşanoğlu, kapitalist düzeni çeşitli açılardan analiz edipanalizlerini sorunların kökenine ilişkin konularla birleştirse de sunumda “kapitalizm”kelimesinin bir kez bile geçmemesi dikkat çekiciydi. Çevre sorunlarının kaynağında insanın vetoplumun olduğu belirtilmiş olsa da çözüm tartışmalarında toplumun özne olmaktan çıkarılması,eksik yönlerdi bence.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KAMPÜS TARIMI
Bir diğer sunum Hacettepe Üniversitesinden Prof. Dr. Meltem Yılmaz’ın “SürdürülebilirKampüs Tarımı”ydı. Gündeminde Ankara’nın ve Hacettepe’nin bu konudaki faaliyetleri,Endüstri Devrimi sonrası kent tarımı, sürdürülebilir tarım örnekleri vardı. Yılmaz, SanayiDevrimi sonrası kentleşmenin hızlanmasının, nüfusun artışıyla ekonomilerin süreklibüyümesinin doğal kaynakları kirlettiğini ifade etti. Hem yaşadığımız kent olması hem decumhuriyetin kentleşme planının önemli bir unsuru olması sebebiyle Ankara’nın kentselpolitikalara dair tartışmalarda önemli olduğu vurgulandı. Atatürk Orman Çiftliği örneğiüzerinden merkezlerde kent planı da yapılmasının düşünüldüğü aktarıldı. Ayrıca kent tarımınıngecekondular üzerinden yoksulların ihtiyaçlarını karşılamada önemli rolü olduğu ve güvenligıdaya dair de işlevsel olduğu üzerinde duruldu.
SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM UYGULAMASININ GERÇEKÇİLİĞİ
Yılmaz’ın yurt içi ve dışı tecrübelerini aktarmasından sonra Hacettepe’deki çalışmaları dagördüğümüz sunuma katılımcılardan eleştirel katkılar geldi. Bir katılımcı, Türkiye ve dünya içinsürdürülebilir tarımın uygulanmasının ne oranda gerçekçi olduğuna ilişkin kaygılarını şöyle dilegetirdi:“2023 seçim bütçesinde tarıma ayrılan pay, savaşa ve diğer bütçelere ayrılan pay kadardeğilken sürdürülebilir tarımın yapıldığı üniversitelerin olduğu gelişmiş ülkelerde tarıma ayrılanpayın çok büyük olduğunu görüyoruz. Zaten ülkemizde tarıma ayrılan paybu kadar olmadığıiçin Türkiye’de üreticiden tüketiciye kadar birçok sorun ortaya çıkıyor ve gıdada güvenliksorunu yaşanıyor.” Hocamız bu düşüncelere Gölbaşı örneğindeki gibi bağ bahçe olarak alanlarınplanlamasının sürdürülebilir tarıma katkı sağlandığını belirtti. Tartışmalarda ortaya çıkan genelçözümler, üniversitelerde bu işlerin ilerletilmesi ve çevre üniversitelerde de yaygınlaştırılmasışeklindeydi. Hacettepe Bilim Festivali’nin önemi toplulukların yan yana gelmesi ve bilimselüretimin bir parçasıolması yönüyle öne çıkıyordu. Bunun özlenen bir durum olduğu, hemkatılımcıların katkıları hem de bu festivalin sürdürülmesi yönündeki görüşlerle ortaya çıkıyordu.