Av. İlke Işık: Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararı tam da iktidarın istediği biçimde
Av. İlke Işık: Ağır işleyen bir yargı kurumunun iktidarın dahil olduğu konularda inanılmaz hızla işlediğini görüyoruz. Bu çok somut bir örneği. Danıştay'ın bu kararı tam da iktidarın istediği biçimde.
Fotoğraf: Evrensel
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun (DİDDK) Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararını onaması kadınların tepkilerine neden oldu. Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Sibel Suiçmez, basına yansımasına rağmen kararın henüz davacı kurumlara tebliğ edilmediğine dikkat çekerken, Avukat İlke Işık da “Yargı bu ülkede çok ağır işleyen bir kurum ama iktidarın dahil olduğu konularda inanılmaz hızla işlediğini görüyoruz” dedi.
Türkiye, 20 Mart 2021’de kadına şiddetle mücadele konusunda önemli bir metin olan İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararı ile çıkmıştı. Sözleşmenin feshi kararına tepki yağmış, sivil toplum kuruluşları ve muhalefet partileri, “çekilme kararının iptali” istemiyle Danıştay’da çok sayıda dava açmıştı. Son karar merci olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından karar herhangi bir kuruma tebliğ edilmezken kararın oy çokluğuyla onandığı haberi basına yansıdı.
Konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkan Yardımcısı Sibel Suiçmez, henüz kendilerine veya herhangi bir kuruma karar ulaşmadığını belirterek, “Hukuk birimimiz yine gün içinde arayacak karar var mı diye. Ne amaçla yapıldığını bilmiyorum ama son zamanlarda davanın taraflarından önce basına iddianamelerin, kararların verildiği çok sıkça karşılaşılan bir durum oldu. Olmaması gereken bir durum. Bu şekilde basın yoluyla iletiliyor olması yine adalet sistemimiz için güzel bir durum değil. Adaleti zedeleyen bir durum yaratır” dedi.
‘İKTİDARIN DAHİL OLDUĞU KONULARDA YARGI İNANILMAZ HIZLA İŞLİYOR’
Avukat İlke Işık ise “Yargı bu ülkede çok ağır işleyen bir kurum ama iktidarın dahil olduğu konularda inanılmaz hızla işlediğini görüyoruz. Bu çok somut bir örneği. Ülkedeki bütün kadınların taraf olduğu bu davada karşı taraf Cumhurbaşkanlığı’ydı. Bu davada Danıştay aşaması da çok hızlı sonuçlanmıştı. Dava Daireleri Genel Kurulu Danıştay’ın en üst makamı ve yıllarca oradan dosyaların gelmediğini biliyoruz. Ama büyük bir hızla sonuçlandırarak aslında İstanbul Sözleşmesi konusunda siyasal iktidarın tasarrufunu, bu konudaki kararlılığını yargı sadece büyük bir hızla tescil etmiş oldu” dedi.
"KADINLAR KOLAYCA ÖLDÜRÜLÜYOR"
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin tartışıldığı günden beri ülkedeki kadınların sözleşmeye neden ihtiyaç duyduğunun daha net anlaşıldığına dikkat çeken Işık, “Daha geçtiğimiz haftalarda Ankara Hoşdere’de bir kadın hayatını kaybetti. Herhangi bir erkek tarafından çok kolay öldürülebiliyor kadınlar. Sürecin başında iktidar ‘Endişelenmeyin bizim kendi mevzuatımız var’ diyordu, bu süreci düşünelim. Olumlu bir şey yaşadık mı? Devlet İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı ama şöyle güvenceye aldı kadınları, çocukları, LGBTİ’leri diyebiliyor muyuz? Hele ki LGBTİ’leri... Çünkü sözleşmeden çıkış sürecini de buradan kurdular. Şeytanlaştırmaya, toplumun gözünde itibarsızlaştırmaya çalıştırdılar. Şimdi de sapkın diye nitelendirip Anayasa değişikliğiyle her tür eşitlik ilkesine aykırı ve her türlü saldırıya açık hale getirmeye çalışıyorlar. Olumlu hiçbir şey söz konusu değil. Hiçbir önlem almadı. Hiranur Vakfı’ndaki 6 yaşındaki çocuğun yaşadıklarıyla yüzleştik. Yargı eliyle bunların aslında izin verildiği gerçeğine tanıklık ettik. Bu kadınların, çocukların hayatı için son derece sıkıntılıdır. Asla kabul edilebilir ve normal karşılanabilecek bir şey değildir” dedi.
"KADINLAR BU KARARI MUTLAKA HATIRLAYACAK"
Ülkenin seçim sürecine girdiğini, kadınların bu kararı mutlaka hatırlayacağını vurgulayan Işık, “Kadınları, çocukları ve eşitsizliğe uğrayan herkesi korumasız bırakan bir iktidar karşımızdaki. Yargının geldiği nokta açısından da çok çarpıcıdır. Eskiden ‘yargı bağımsız değil’ diyorduk. Çok örneği var. Talimatla çalışan ve iktidarın en kritik işlerinde en kritik aparatı haline gelmiş bir yargı karşımızdaki. Sözleşmeden çıkma kararını teknik olarak tartışırsak mevcut yasal düzenlemelerin hiçbir yerine oturmuyor. Mevcut hukuku tartışmadan, iktidar böyle istiyorsa böyle diyen ve aslında herkesin hayatına karar veren bir yargı var artık. Kobane Davası da böyle devam ediyor, Gezi Davası da. Ülkedeki muhalifleri yok etmek için süren bütün yargılamalar bu şekilde ilerliyor. Bütün kadınların ve çocukların hayatları ile ilgili hayati bir davada böyle büyük bir hızla ve iktidarın istediği biçimde sonuçlandırılabiliyor” diye konuştu.