Laik bir üniversiteyi savunmanın yolu: Birlik!
Eğitimin laik ve özgür bir modelden nasıl zamanla uzaklaşmış olduğunu gösteren Uğur hocamızın yaşadığı süreç karşısında bir araya geldik ve talep ettiğimiz eğitimi savunduk.
Kaynak: Evrensel (Ekran görüntüsü videodan alınmıştır.)
Selen SERT
YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi
Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesinde hocamız Uğur Kutay’a karşı oluşturulan haksız iddialarla başlayıp akabinde tüm ülkeye bir karalama ve gündem değiştirme kampanyası olarak yayılan süreçte hem hocamız hem fakültemiz hem de öğrenci arkadaşlarımız haksız ithamlara, tehditlere ve genel bir haksızlığa maruz kaldı.
Hocamız Uğur Kutay’ın “Senaryo Yazımı” adlı dersindeki eşitlik, laiklik, özgür düşünce ve tartışma ortamını koruyan hem iyi niyetli hem tarafsız tavrı suistimal edilerek ders kapsamındaki konular hakkındaki bilgi aktarım sürecindeki konuşmalar bir grupça bilerek, isteyerek ve gündem değiştirme amacıyla dersin konularından bağımsız bir şekilde cımbızlandı, yalan iddialara sebebiyet verecek şekilde haksız yere kullanıldı, ders dışı mecralara da bu yalanlar dahilinde lanse edildi.
USULSÜZ DİLEKÇE!
Bahsi geçen dersin hemen sonrasında çok kısa sürede usulsüzce bir dilekçe hazırlandı. Kimilerinin derste bile bulunmadığı taraflarca imzalandı ve yürürlükteki dilekçe verme usulü gözetilmeden Bölüm Dekanlığı atlanarak dilekçe ilk mecra olarak Rektörlüğe götürülmüş oldu. Usulsüzlük yalnızca bu çarpık süreçle kalmadı, ilgili taraflarca bu tutarsız ve doğrulanmamış beyanlarla dolu dilekçe sosyal medyaya sızdırılarak hocamız bir hedef haline getirildi ve zan altında bırakıldı. Denetim sürecinin doğru işlemesine izin verilmeden bir yargısız infaz yapıldı. Hocamız daha konuyla ilgili herhangi bir ilerlemeye veya sonuca varılmadan derslerinden alındı. Konuyla ilgili spekülasyonların ve karalamaların yayılmasına hem göz yumuldu hem de bunların yaşanmasına zemin hazırlayacak körükleyici tavırlar sosyal medyada, okul ve ülke çerçevesinde gerçekleşerek, okulumuz bu süre zarfında kendi bünyesindeki bir öğretim görevlisini tehditlerden ve haksız ithamlardan koruyacak yeterli özveriyi göstermedi.
Bu yetersiz özverinin etkilerini, aynı zamanda okul içerisinde hocamızın yalnız olmadığını göstermek ve laik, demokratik eğitimi savunmak isteyen biz öğrenciler de görmüş olduk. Öğrenciler olarak da kim olduğu belirsiz gruplar ve kişilerce sosyal medya yoluyla fütursuzca tehdit ve hakaretlere maruz bırakıldık. Bu süre zarfında haksızlığa karşı birleşen öğrenciler olarak biz beraber hareket edip hem hocalarımızı hem de kendimizi ve fakültemizi korumak, haklarımızı savunmak istedik bu doğrultuda da yasal yolları ve haklarımızı kullanarak hareket ettik.
Sürecin ilerleyen günlerinde okula “Cuma namazı” bahanesini kullanarak okul bünyesinde olmayan kişiler ve gruplar, hiçbir denetime tabi tutulmadan sokulmuş, cihat ve tehdit sloganları eşliğinde bir eğitim kurumu bünyesinde hiçbir güvenlik problemine takılmadan yine usulsüz bir yürüyüşte bulunmuşlardır. Bu süre zarfında hocamız hakkındaki tehditler ve karalamaların ciddiyetinin son derece endişe uyandırıcı noktaya gelmesiyle birlikte yasal yollarla avukatlar, öğrenciler ve hocamızın talebi üzerine okul bünyesinin ayak diremesine karşın Uğur Kutay’ın savunması online platformlarda alındı.
BASKI VE KORKUYA KARŞI BİRLİK OLDUK OLDUĞUMUZDA
Uğur Kutay’ın öğretim görevlisi olduğu Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri olarak da bu son yaşanan gelişmeler karşısında hem hocamızın hem de bu yaşananları kabul etmeyen bütün öğrencilerin yalnız olmadığını göstermek ve isteklerimizi sesli bir biçimde dile getirmek adına kendi fakültemiz içinde yasal haklarımız dahilinde bir bildiri okumaya kara vermiştik. Önceki günlerde okulda yürüyüş yapan okul dışı gruplar, hiçbir hakları olmamasına rağmen sabah erken saatlerden itibaren mensubu olmadıkları fakülteyi doldurup fakülte dışına çıkmayı reddettiler. Fakülte öğrencilerini grup halinde gerek sözlü hakaretlerle gerekse bakışlarıyla taciz ettiler. Okul yönetimi ise birkaç gün önce aynı grup ve kişilerin usulsüz gösterisine müdahalede bulunmamışken buna tepki gösteren öğrencilere karşı Sanat ve Tasarım Fakültesine güvenlikler yığıp öğrencilerin kendi fakültesine girmesine izin vermedi. Fakülte dışı kişi ve grupları ise fakülteden dışarı çıkarmak adına gerekenleri yapmadı. Bu süre zarfında fakülte dışı grupların izin almadan fakülte öğrencilerinin görüntülerini çekerek anlık olarak sosyal medyada durumu çarpıtarak paylaştıklarını ve öğrencileri tekrar hedef haline getirmiş olduklarını gördük. Tüm baskı ve sindirme çabalarına rağmen Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri olarak fakültemize girdik, bildirimizi okuduk. İstek, talep ve duruşumuzu hep beraber dile getirip bu zamana kadar birlik olarak durumun takibinde olduğumuzu ve bundan sonra da aynı şekilde olacağımızı gösterdik.
Biz okulun Sanat ve Tasarım öğrencileri olarak her zaman eşit, laik ve saygılı tartışma ortamının olduğu bir eğitim modelini benimsedik. Son günlerde yaşanan bu olay dogma, dikte ve haksızlığın nasıl kötü niyetle birleşebileceğini ve eğitimimizin istediğimiz modelden nasıl zamanla uzaklaşmış olduğunu gösterdi. Bizler hakkımız olan eğitim için elimizden geleni yaptık. Derslerimizi, kendimizi ve hocamızı savunduk. İlerleyen zamanlarda da birlik içerisinde baskılara karşı haklarımızı ve talep ettiğimiz gibi bir eğitimi savunmaya devam edeceğiz.