04 Ocak 2023 06:00

İçimizdeki yabancıların çantasından çıkanlardan öğrendiklerim

Gazetemizi yaşatmanın bizim sesimizi de yaşatmak olduğunun gururuyla konserde yerimi aldım.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Arda

Hacı Sabancı Anadolu Lisesi

Mersin

 

Ben Arda. 17 yaşındayım. Hacı Sabancı Anadolu Lisesi’nde 11.sınıf öğrencisiyim. Bu yazım Evrensel Gazetesi ile tanışma ve ona yardımda bulunma hikâyemi anlatmaktadır. Bir sonbahar soğuğunda mahallemizin kahvesinde tanıdım Evrensel’i. Arkadaşımla çay içip bir şeyler atıştırıyorduk. Yan masaya iki yabancı oturdu, içimizden yabancılardı onlar. Elindeki çantayı yavaşça açtı sol taraftaki abi. Ağzına kadar kitap dolu bir çantaydı. Bir an neye uğradığımı şaşırmıştım. Direkt o masaya odaklandım. Aralarında geçen muhabbeti çaktırmadan dinliyordum. Orhan Veli, Nazım Hikmet isimlerini duyunca dayanamadım, bir anda “Abi ben de okuyorum Orhan Veli, çok severim” dedim. Suratları bir anda yumuşamıştı. Sağ taraftaki abi, “Gel uzakta durma” dedi. Biz de arkadaşla hemen onların masasına geçtik. Tanışma faslından sonra sohbet muhabbet kendiliğinden gelişti zaten. Siyaset, edebiyat, her telden konuşuyorduk. İdeolojik fikirlerimiz neredeyse uyuşmuştu. Sol taraftaki abi bir gazeteciymiş. “Evrensel gazetesinde yazılar yazıyorum” dedi. Evrensel gazetesini sadece isim olarak tanımaktan çok utanmıştım. Sağ olsunlar, bana gazeteyi anlattılar. Türkiye’de gençlik eki çıkaran tek gazeteyle, Evrensel’le, tanışmam o gün o abiler sayesinde olmuştu. Artık okula giderken okuyabileceğim bir gazete tanımıştım. 

EVRENSELLE DAYANIŞMANIN GURURUNU YAŞAYARAK

ŞENLİĞE KATILDIM

İyice takip etmeye başladıktan sonra gazetenin ilan konusunda yaşadığı sorunlara ve aynı zamanda bulunduğum çevrede neredeyse hiçbir yerde satılmamasına çok üzülmüştüm. Sonrasında Kardeş Türküler adlı müzik grubunun Evrensel ile dayanışma konseri düzenlediğini masanın sağ tarafında oturan abiden öğrenmiştim. Kesinlikle bu konsere katılmalı, dayanışmada bulunmalıydım. Böylesine içimizden insanların kürsüsünü korumak ve idame ettirmek istiyordum. Ailemin maddi yetersizliğinin farkında olarak onlardan hiç para talep etmeyecektim. Arada babamın ayakkbısını ve kendiminkini boyadığım ayakkabı boyama ve bakım malzemelerim vardı evde. Aldım onları, bir poşete koyup kıraathane kıraathene gezmeye başladım. Bir hafta içinde bağış için düşündüğüm parayı toparlamıştım. Gazetemizi yaşatmanın bizim sesimizi de yaşatmak olduğunun gururuyla konserde yerimi aldım.

ÖNCEKİ HABER

Yaşamak! İyi de nasıl?

SONRAKİ HABER

Ahmet Hâşim’in şiir öğretimi yaklaşımına bir bakış

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa