Bugün hakkımızı alamadık, şimdi öğrenme zamanı!
Şimdi hem geçmişte elimizden alınmış haklarımız hem de gelecekte tehdit altında olacak bugünkü haklarımız için harekete geçme zamanı.
Fotoğraf: Fırat Turgut - Evrensel
LC Waikiki depolarında çalışan işçiler
Merhaba, geçtiğimiz günlerde promosyon ve primler konusunda yönetimin aldığı yeni kararlar depolarda tartışma yaratmış, işçi arkadaşlarımızla bu konuları konuşur olmuştuk. Çeşitli vardiyalarda ve çeşitli depolarda, alınan kararı protesto etmek için iş bırakmıştık. Ancak çok kısa süren bu tepkiler ve iş bırakma gibi eylemler bizi bir sonuca ulaştırmadı. Bunun da çeşitli sebepleri var ve her işçi arkadaşımızın bu sebepleri görüp doğru sonuçları çıkarması gerektiğini söylemek istiyoruz.
Öncelikle istediğimiz, el konulan promosyonun bizlere verilmesi ve yüzde 28’lik hak kaybı yaşayacağımız prim değişikliğinin iptal edilmesiydi. Bu iki talep birçok depoda sayısız arkadaşımızca gündem haline geldi. Bizler taleplerimizin bu kadar açık ve anlaşılır olması ile hızlıca tepki göstermeyi sağladık. Ancak en önemli handikabımız bu eylemleri, bu protestoları bilinçli olarak, bölümden, depodan işçi arkadaşlarımızın katılımıyla ortak bir irade ile gerçekleştirmemiş olmamızdı. Eylemler spontane ve anlık tepkilerle şekillenmiş ve hangi depoda, hangi vardiyada birbirleriyle konuşan, birbirini tanıyan işçiler çoğunluktaysa orada kısa süreli patlak vermişti. Bu kendiliğinden gelişen eylemler bir gün sonunda, yönetimden “Taleplerinizi gördük ancak kabul etmiyoruz” mesajını aldığımız gibi sönümlendi. Bu kez de arkadaşlarımız arasında kendi kabuğuna çekilme gibi durumları da görür olduk.
Bugün LC Waikiki depo işçileri olarak çıkarmamız gereken bir ders var. Birincisi iş yerinde ve farklı bölgelerdeki depolarda çalışan biz işçilerin birbirimizden haberdar olacağımız ortak ağlara sahip değiliz. Ya bir tanıdığımız aracılığıyla ya da kulaktan dolma olarak diğer depolardan haberdar olabiliyoruz. İkincisi kendi depolarımızda farklı bölümlerden işçi arkadaşlarımızla oturup konuşacak, onlarla ortak karar alacak bir araca sahip değiliz. Üçüncüsü tüm bu araçlar ortada yokken kendi birliğimizi sağlayacak iş yeri komitesi gibi yöntemlere de sahip değiliz.
Hakkımız olanı alabilmenin tek koşulu bir arada olmaktır. Bizler birlik olmadıkça ve binlerce işçinin ortak iradesiyle hareket etmedikçe hakkımızı alamayız. Çok açık ki patron da yönetim de bu örgütsüzlüğümüzden faydalanıyor. Nasılsa bu işçiler ne yaparsak yapalım ortak hareket edemiyorlar, hızlıca bölünebiliyorlar diye bu zayıflığımızı kullanıyorlar. Eğer biz iş yeri komiteleri kurmadıkça ve tüm işçileri kapsayacak bir örgütlülüğümüz olmadıkça her hakkımızın gasbedileceğini görmemiz lazım. Şimdi hem geçmişte elimizden alınmış haklarımız hem de gelecekte tehdit altında olacak bugünkü haklarımız için harekete geçme zamanı. Kendi vardiyamızda, bölümümüzde, depomuzda iş yeri komiteleri oluşturma zamanı. Bunu başarabildiğimiz ölçüde haklarımızı elde edeceğiz.