Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri 498'inci kez sırtlarını rektörlüğe döndü
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de 12:15’te #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 498. kez rektörlük binasına döndüler.
Fotoğraf: Ahmet Ersoy
Boğaziçi Üniversitesi’nde ikinci yılını tamamlayan direniş, 105. haftasında devam ediyor. Bugün direnişin yedi yüz otuz üçüncü; Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının dört yüz doksan sekizinci, 30 Temmuz 2021 günü gerçekleştirilen destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ı hiçbir gerekçe göstermeden dönem ortasında görevden almasının dört yüz on yedinci, buna karşı açılan davada idare mahkemesinin bu işlemi hukuksuz bularak iptal etmesinin altmış yedinci, Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü tam zamanlı Öğretim Görevlisi Can Candan’ı ikinci kez görevden alınmasının yüz yetmiş dördüncü, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Tolga Sütlü’nün mesnetsiz gerekçelerle dönem başladıktan sonra görevden alınmasının seksen birinci günü.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de 12:15’te #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 498. kez rektörlük binasına döndüler.
Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite”, “2 Yıldır”, “Kabul Etmiyoruz”, “Vazgeçmiyoruz” yazan dövizler ve üzerlerinde #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz” yazan Can Candan, Mohan Ravichandran, Tolga Sütlü ve Özcan Vardar fotoğrafları taşıdılar.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri 498. nöbetlerinin ardından her haftanın son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Bugün 6 Ocak Cuma. Nöbetimizin 498., direnişimizin 733. günündeyiz. Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
DİRENİŞİN İKİNCİ YILI DOLDU
Bu hafta üniversitemize atanan kayyım yönetimine ve hukuksuz uygulamalarına karşı başlattığımız mücadelenin ikinci yılını doldurduk. Pazartesi günü gerçekleştirdiğimiz nöbet-buluşmamızda, gayrimeşru yönetimin üniversiteyi ele geçirmek için başvurduğu yıkıcı ve keyfi uygulamalara karşı iki yıldır sürdürdüğümüz dayanışma ve mücadeleye dair kararlığımızı bir kez daha kamuoyuyla paylaştık. Üniversitemizin tüm bileşenlerinin biraya geldiği bu kalabalık ve coşkulu buluşma tüm baskılara rağmen eksilmediğimizi; aksine çoğaldığımızı gözler önüne serdi. Eğitim tarihinde kendine özgü bir yer edinen uzun erimli direnişimiz ile Türkiye’deki demokrasi mücadelesine katkıda bulunuyor olmaktan gururluyuz.
VERİ GÜVENLİĞİ SKANDALI
Geçen Haziran ayında tüm Boğaziçi Üniversitesi personeli, öğrencileri ve mezunlarının kişisel verilerini tehlikeye atabilecek bir veri güvenliği skandalıyla gündeme gelen Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nın son uygulamaları kayyım idaresinin kurumumuzda yerleştirmeye çalıştığı aşırı merkeziyetçi, kontrolcü ve baskıcı yönetim anlayışının bir uzantısı niteliğinde. Boğaziçi Üniversitesi Genel Sekreterliği, 29 Aralık tarihinde birimlerle paylaştığı bir yazıda veri güvenliği ve siber güvenlik açıklarını gerekçe göstererek boun.edu.tr uzantılı tüm web sitelerinin kontrolünün Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’na devredileceğini ve içerik yükleme süreçlerinin de bundan böyle Medya ve İletişim Koordinatörlüğü üzerinden yürütüleceğini bildirdi; kararda, ilgili tüm web sitesi sunucularının yönetici şifrelerinin Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’na aktarılması isteniyor. Kayyımlık bu kararıyla Boğaziçi Üniversitesindeki tüm birimlerin akademik içerikli duyuruları için idari bir destek biriminden izin almasını ve web sayfası içeriklerinin bir idari koordinatörlüğün denetimine tâbî olmasını öngörüyor. Genel Sekreterliğin bu son uygulaması, kayyım idaresinin kurumumuzda yerleştirmeye çalıştığı aşırı merkeziyetçi, kontrolcü ve yasakçı yönetim anlayışının bir uzantısı niteliğinde. Akademik birimlere ait web sitelerinin merkezî birimlerce denetlenmesi, içeriklerin kontrolü ve filtrelenmesi, üniversite kurumuna yakışmayan, bu kurumun tanımlayıcı unsuru olan özgür düşünce fikriyle taban tabana zıt olan baskıcı bir müdahaledir. Ayrıca siber güvenlik sorumluluğunun bu yükü kaldıramayacak birimlere ihale edilmesi, hedeflenenin tam aksine, ciddi bir siber güvenlik riski yaratacaktır. Naci İnci yönetiminin, akademik özgürlüklerle bağdaşmayan bu karardan en kısa zamanda vaz geçmesini bekliyor, siber güvenlik konusunda Bilgi Teknolojileri Komisyonu gibi uzman, liyakatli ve kurumun çıkarlarını gözeten birimlerden destek alması gerektiğinin altını çizeriz.
"LEVENT ALTAYI'IN HAKLI TALEPLERİNİN TAKİPÇİSİYİZ"
Hatırlanacağı gibi 10 Haziran 2022 tarihinde kayyım yönetiminin üniversitemiz veri tabanlarının erişime açılması konusundaki usulsüzlükleri Bilgi Teknolojileri Komisyonunca ifşa edilmiş, bu aşamada Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü Teknik Müdür Yardımcısı Levent Altay da görevinden ve üniversitemizde sürdürdüğü doktora çalışmalarından uzaklaştırılmıştı. Altay daha sonra yönetimin bu hukuksuz kararına karşı açtığı davayı kazanmış ve kararın üst mahkemece de onaylanmasıyla göreve dönme hakkını kazanmıştı. Ancak Altay 2 Ocak 2023 tarihinde işyerine geldiğinde, Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Genel Koordinatörü Fatih Çal’ın hiçbir hukuki geçerliliği olmayan sözlü talimatı doğrultusunda görev yerinden çıkarılmış, personel giriş kartı da yine hukuka aykırı olarak iptal edilmiştir. Altay 2 Ocak tarihinden bugüne kadar her gün Rektörlüğe dilekçe vererek bu hukuksuz uygulamanın sona erdirilmesini talep etmesine rağmen Rektörlük tarafından bu konuda kendisine hiçbir resmi tebligat yapılmamaktadır. Levent Altay’ın haklı taleplerinin takipçisiyiz.
"ÜNİVERSİTEMİZİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Üniversitemiz akademisyenlerinin yüzde doksan beşinin güven oyu vermediği kayyım yönetimi kadrolaşarak, bir başka deyişle, akademik kadrolara yandaşlarını yerleştirerek üniversite içinde güçlenmeye çalışıyor. Bu hafta Resmi Gazete’de yayınlanan 5 öğretim üyesi alım ilanı da bunun bir örneği. Görünüşte yasal olan bu kadro ilanlarının dördü, ilgili bölümlerin talepleri dışında oluşturulmuş kişiye özel ilanlar. Bu ilanlar Veri Bilimi ve Yapay Zeka Enstitüsü, Çevre Bilimleri Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Matematik ve Fen Bilimleri ve Eğitim Bilimleri Bölümlerinin haberi dahi olmadan kayyım idaresi ve devşirme dekanları tarafından verilmiştir. Kişiye özel kadro ilanları ve müteakip atamalar bölümlerin iç barışını ve üniversitemizin liyakata dayanan istihdam mekanizmalarını ciddi olarak tahrip edecektir. Bu ilan ve gayrimeşru atamalara itiraz etmeye ve hukuki yollarla üniversitemizi savunmaya devam edeceğiz.
AKADEMİSYENLERİN ALDIKLARI ÖDÜLLER
Önceki bültenlerimizde duyurduğumuz gibi, kayyım yönetimi sansürcü ve yasakçı uygulamalarının bir parçası olarak birçok akademisyenimizin ulusal ve uluslararası düzeyde aldığı ödülleri genel kamuoyuyla paylaşmadığı gibi, kurum içi duyuru ve bilgilendirme platformlarına da yansıtmamayı tercih ediyor. Gayrimeşru yönetimin hukuksuz ve baskıcı uygulamalarına karşı başlattığımız mücadelenin üçüncü yılına girdiğimiz bu hafta, üniversitemiz için gurur kaynağı olması gerekirken kurumun resmî mecralarında yer bulmayan ödül ve üyelik haberlerini sizlerle paylaşmak isteriz:
- Yaman Barlas (Endüstri Mühendisliği Bölümü) – System Dynamics Society Yaşam Boyu Başarı Ödülü
- Can Candan (Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Film Çalışmaları Programı) – Sinema Yazarları Derneği onur ödülü (2021)
- Edhem Eldem (Tarih Bölümü) – Fransız Hükumeti Legion d'honneur ödülü (2022)
- Cem Ersoy (Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) – Bilim Akademisi aslî üyeliği (2022)
- Zeynep Ünal (Mithat Alam Film Merkezi genel koordinatörü) – İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Kulübü (İFSAK) sinema emek ödülü (2021)
- Özcan Vardar (Mithat Alam Eğitim Vakfı yönetim kurulu üyesi ve Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Film Çalışmaları Programı) – Altın Portakal en iyi kurgu ödülü ve Avrupa Film Akademisi en iyi kurgu ödülü (2022)
Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız ve enstitü müdürümüz bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm, fakülte ve enstitülerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir. Gayrimeşru yönetim tarafından gerekçesiz şekilde el konulan İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi binası eski işlevine kavuşturulmalı, yeniden araştırmacıların kullanımına sunulmalıdır. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
Bizler her iş günü her öğlen bu meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamalarının hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz. Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz." (HABER MERKEZİ)