LC Waikiki depo işçilerinin mektubu: Provokatör değil işçiyiz!
"LC Waikiki yönetimi her işçinin yasal hakkı olan hak arama mücadelesini provokasyon olarak niteleyerek sözde yasa dışı ilan ediyor.”
Fotoğraf: Fırat Turgut - Evrensel
LC Waikiki depolarında çalışan işçiler
Birkaç gündür depolarda çalışan işçilerin gösterdiği tepkilerden dolayı yönetim çeşitli yaptırımlar uyguluyor. LC Waikiki depolarında promosyon ve prim hakkı için iş durdurmaya katılan işçilerin işten atıldığı, bölümlerinin veya depolarının değiştirildiği bir süreç yaşanıyor. Bununla birlikte yönetim biz işçilere durmadan, “İş durdurmak yasa dışıdır” diyor, iş durdurmaya gidenler için “provokatörler” diyorlar. Yani açık açık yönetim her işçinin yasal hakkı olan hak arama mücadelesini provokasyon olarak niteleyerek sözde yasa dışı ilan ediyor.
İşçiler olarak soruyoruz o halde, hak arama mücadelelerinin provokatörlük olarak görüldüğü bir durumda hangi işçi kendi anayasal hakkı olan grev kararına sahip çıkabilir? Hangi işçi maruz kaldığı haksızlığa karşı bir ses çıkarabilir? Ve en önemlisi grev hakkı başta olmak üzere tüm hak arama eylemlerinin bir vatandaş olarak yasal hakkımız olduğu gerçeğini hangi patron, sermaye değiştirebilir? Bu soruların cevabını elbette biliyoruz. Ancak gerçek olan şudur ki bugün biz işçilerin anayasal haklarını herhangi bir cezaya maruz kalmadan kullanabilmesi için örgütlü olması gerekmektedir. Biz kendi işçi örgütlerimize sahip olmadıkça bu patronlar takımı bizim anayasal haklarımızı bile kullandırtmayacaklar.
YAPTIĞIMIZ HAK ARAMAKTIR
Onlar için yasalar, adalet ve haklı haksız diye bir şey yoktur. Patronlar için yasalar da hak da adalet de onların cebine dokunup dokunmadığı ile ilişkilidir. Milyarlarca liralık servetinden tek kuruş bile eksilecekse utanmadan anayasal haklarımızı yasa dışı ilan edip, biz hakkını arayan işçileri de provokatör ilan edebilmekte şüphe etmezler. Ancak LC Waikiki patronu başta olmak üzere işçilerin evine götürdükleri ekmeği, çocuğunun okul masrafını, evinin faturalarını zerrece önemsemezler. Bizler prim hak edişlerimizin elimizden alınmamasını, bankaların bizim maaşlarımız karşılığı verdiği promosyonun tamamını bize vermesini istedik. Bu kredi borçları içinde yaşayan işçi arkadaşlarımızı biraz olsun rahatlatacak, her gün yükselen enflasyon karşısında en azından evine ekmek götürebilecek kadar bir durumda olmak için istediğimiz taleplerimizdi. Biz provokatör değiliz. Biz işçiyiz. Biz milyarlarca liralık sermayeyi yaratanlarız. Hakkımız olanı aramak da provokatörlük değildir.
İşçi arkadaşlarımıza da sesleniyoruz, gelin birlikte iş yeri komitelerini oluşturalım. Gelin depo depo, bölüm bölüm işçilerin birliğini sağlayalım. Çünkü biz bunu yapmadıkça patron da yönetim de yüzümüze baka baka hakaret etmeye devam edecek. Biz örgütlenmedikçe bizi işten atacak veya bölümümüzü değiştirecek. Bunların hepsini biz örgütlü olmadığımız için yapabiliyor. Biz eğer örgütlerimizi kurabilirsek, biz eğer iş yerinde birliğimizi sağlarsak patron da yönetim de böyle konuşamayacak. Hakkımız olanı almak için verdiğimiz mücadelemizi provokasyon diye aşağılayamayacak. Gücümüz birliğimizden gelir, birlik olmak zorundayız...