10 Ocak 2023 19:19
/
Güncelleme: 11 Ocak 2023 00:47

Danıştay’dan 10 Ekim kararı: Emniyetin birimlere iletilmeyen yazısı istihbarat sayılmaz, alana gerekli görüldüğü için gaz sıkıldı

Danıştay, 10 Ekim katliamı için skandal karara imza attı. Kararda “Emniyetin birimlere iletilmeyen yazısı istihbarat sayılmaz" denirken, katliam alanına gerekli görüldüğü için gaz sıkıldığı yazıldı.

Danıştay’dan 10 Ekim kararı: Emniyetin birimlere iletilmeyen yazısı istihbarat sayılmaz, alana gerekli görüldüğü için gaz sıkıldı

Fotoğraf: MA

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 10 Ekim 2015’te Ankara’daki Barış Mitingi’ne yönelik canlı bomba saldırısı ile ilgili olarak emsal niteliğinde skandal bir karara imza attı. Kurul, Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen “canlı bomba saldırısı olabilir” yazısının ilgili birimlere iletilmemesinin hizmet kusuru anlamına gelmediğine hükmetti.

T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre Kurul, bu kararına, söz konusu yazıda yer, kişi, saat gibi somut bilgilerin yer almamasını gerekçe gösterdi. Kararda, alanda yaralılar varken polisin biber gazı sıkması konusunda da “sertifikalı güvenlik görevlileri tarafından gerekli görüldüğü için yapıldı” denildi.

Kurul, bu nedenle 10 Ekim katliamından dolayı, hizmet kusuru olduğu gerekçesiyle maddi tazminat ödenemeyeceği görüşüne vardı. Mağdurların sadece Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması adlı yönetmelik uyarınca tazminat alabileceklerini belirtti. Zarar görenlere ödeme yapılmasına dair bu yönetmelik, idarenin kusurunun bulunmadığı olaylarda uygulanıyor ve mağdurlara nispeten çok düşük oranda tazminat ödenmesine neden oluyor. Karar, benzer terör eylemleri için de emsal niteliği taşıyor.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Kurul, idarenin olay öncesi genel güvenlik hizmetlerine ilişkin kusuru veya kusursuz sorumluluğunun tespiti için olay öncesinde olaya ilişkin ihbar veya istihbari bilgi ve belge olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirtti. Belge varsa hizmet kusurundan söz edilebileceği, yoksa edilemeyeceği vurgulandı.

Konuyla ilgili dava dosyalarına giren belgeleri değerlendiren kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığının, 14 Eylül 2015’te Ankara Emniyet Müdürlüğü ve 47 kentin müdürlüklerine IŞİD'in uluslararası ses getirecek çapta eylem yapma kararı aldığı, seçtiği bir grubu Suriye Deyr-ez Zor’da bulunan bir kampta özel eğitime tabi tutmaya başladığı, planlanan eylemin uçak/gemi kaçırma ya da miting/kalabalık yerde aynı anda çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde kompleks bir eylem olabileceği içerikli yazı gönderdiğini vurguladı.

Kurul, İçişleri Bakanlığı Müfettişliği tarafından hazırlanan rapora göre, bu yazının, güvenlik planlamasını yapan Güvenlik Şube Müdürlüğü ile paylaşıldığına dair bir belgenin bulunmadığına da dikkat çekti.

Kurul, bu belgenin TEM Şube Müdürlüğünce diğer şube müdürlüklerine gönderilmemesinin ihmal sayılıp sayılamayacağını değerlendirirken, İçişleri Bakanlığı raporunda bunun hizmet kusuru sayılabileceğinin belirtildiği anımsatıldı.

Kararda, buna karşılık, söz konusu yazıdan dolayı idarenin hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için elde edilen istihbari bilginin yer, zaman, kişi unsurlarından bir ya da birkaçını belirtmesi gerektiği vurgulandı.

İhbar ile olay öğrenildiği halde idarenin önlem almadığı durumlarda hizmet kusurundan söz edilebileceğinin belirtildiği kararda, “istihbari bilginin somut, açık bir bilgi içermediği, zaman ve kişi yönünden de bilgi bulunmadığı, bu nedenle bu belgeyi olaya ilişkin bir istihbarat olarak kabul etmenin mümkün olmadığı, yukarıda da belirtildiği üzere emniyet birimlerinin olay öncesinde olaya ilişkin herhangi bir ihbarın bulunmadığına ilişkin yazıları da göz önünde tutularak olay öncesine ilişkin idarenin/idarelerin hizmet kusurundan söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır” denildi.

“GEREKLİ GÖRÜLDÜĞÜ İÇİN GAZ SIKILDI”

Kararda, yaralıların üzerine polisin biber gazı sıkması konusunda da şu yorum yapıldı: “Olay sonrasında emniyet mensuplarınca biber gazı kullanıldığı iddiaları hakkında ise gaz kullanımının bu konuda sertifikalı güvenlik görevlileri tarafından gerekli görüldüğü için yapıldığı, Ön İnceleme Raporun’nda Gaz kullanımı hakkında soruşturma izni verilmemesi gerektiği yönünde raporlama yapıldığı görülmüştür.”

Kararda, devletin, yetki alanındaki bireylerin güvenliğini sağlamak hususunda pozitif yükümlülüğünün bulunduğu belirtilerek, şöyle devam edildi:

“Pozitif yükümlülük bulunmakla birlikte dava konusu olayda olduğu gibi, idari faaliyetle doğrudan nedensellik bağı bulunmayan ve temelde insan davranışlarının önceden bilinemez veya öngörülemez oluşuyla bağlantılı olarak meydana gelen toplumsal olaylarda, idarelerin oluşan gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü kılınmalarını gerektirecek biçimde yorumlanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.”

Bu nedenle olayda idarenin/idarelerin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir işlem ya da eyleminin olmadığı vurgulandı. (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et