İşçiler emeği ve özgürlüğü için mitingde buluşacak
Emek Partisi Tuzla’da Helin Palandöken adına yapılan kütüphanede emekçilerle bir araya geldi.
Hilal TOK
İstanbul
“Emek ve Özgürlük İttifakı kurulduğu zaman çok umutlandım, umudumuzun, tek çaremizin sadece 6’lı masada olmadığını görmüş olduk.”
Bu sözler Emek Partisinin işçilerle bir araya geldiği ve pazar günü Emek ve Demokrasi İttifakının mitingine çağrı yaptığı işçi buluşmasından bir tekstil işçisine ait. Konuşmasının devamında şöyle söylüyor tekstil işçisi, “Uzun saatlerde kötü şartlarda çalışıyoruz. Ama patronumuz gün bitiminde sorunlarımıza karşı taleplerimizi dile getirirken bize ‘size klozet kapağını bile yaptırdım, öğle yemeğinde size balık getirdim’ daha ne istiyorsunuz’ diyor. İşçiye layık gördüğü bu. Nereden tutsak sorun. İşçileri örgütlemek zor ama bunu yapacağız inanıyorum. Emek ve Özgürlük ittifakını ben de destekliyorum.”
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ve İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros birliğinde bir heyet ile Tuzla’da bulunan Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinden kadınlarla, henüz 17 yaşındayken katledilen Helin Palandöken adına yapılan kütüphanede babası Nihat Palandöken’le ve Emek Partisi Tuzla ilçe binasında metal, tekstil, deri ve tersane işkolundan işçilerle bir araya geldi. Emek Partisi Genel Başkanı Akdeniz, ziyaretlerinde işçileri, kadınları ve gençleri Emek ve Özgürlük İttifakının Pazar günü saat 13’te Kartal Meydanında yapacağı mitinge çağırırken, ittifakın ilkelerinden, mücadele hattından da bahsetti. Akdeniz’in bu ziyaretlerinde yapmış olduğu vurgular oldukça önemli. İşçi buluşmasında konuşan Akdeniz, halkın yaşadığı sorunlara dikkat çekerken çözümün de halkın ittifakının, bir halk cephesinin iktidarda olduğu noktada gerçekleşeceğini vurguladı.
“İŞÇİ SINIFI DÜMENİN BAŞINA GEÇECEK YOKSA GEMİ YOLUNU BULAMAZ”
17-18 Ocak’ta Emek Partisi GYK toplantısı öncesi, işçilerle buluşarak hem başkanlık hem parlamento seçimlerine dair eğilimleri alan Akdeniz, Emek Partisi Tuzla ilçe örgütü binasında bir araya geldiği işçileri mitinge çağırırken şöyle seslendi: “Ülke yangın yeri. Ücretler sürekli bir biçimde eriyor. Zam üstüne zam. Aldığın maaş ay sonu gelmeden pula dönüyor. Borçlarını ödeyemiyorsun. Hep yeniden borçlanıyoruz işçi kardeşim. Biraz sıkıştığın zaman çocuğunu kreşten alıyorsun. Biraz sıkıştığın zaman bir çocuğun okula gitsin, öteki çalışarak onu desteklesin demeye başladın. Geleceğini göremiyorsun. Ev satın alamıyorsun, kiranı ödeyemiyorsun. Bugüne kadar böyle yaşadık. Bugüne kadar bu ülkeyi buralara kadar getirdiler. Bundan sonra bizim çocuklarımız nasıl yaşayacak? Onlar nasıl bir Türkiye, nasıl bir gelecek görecek? Bunu bilemiyoruz. Bir belirsizlik içerisindeyiz.”
Emek ve Özgürlük İttifakını, düzen partilerinden, Cumhur ve Millet ittifakından ayıran özelliklere ise şöyle dikkat çekiyor Akdeniz, “Böylesi bir koşulda bizi düzen muhalefetinden ayıran şey nedir arkadaşlar biliyor musunuz? Biz diyoruz ki beklemek yok. Her şeyi sandığa havale etmek yok, mücadele edeceğiz, hak alınacaksa mücadele ile alınacak. Onlar sokağa inmeyin dedikçe biz sokağa zorlayacağız. Onlar elin aman şaltere gitmesin, ülke ekonomisi zarar görmesin dediği zaman hayır kardeşim. Bu ekonomi benim ekonomim değil bu ekonomi, patronların ekonomisi, o kazanıyor. Bizim yürüdüğümüz yol bu yoldur. Emek ve özgürlük ittifakı yoksulluğa, savaşa ve baskılara karşı emekçileri birleştiren siyasal bir programdır. Asgari düzeyde hepinizin hepimizin taleplerini ortaklaştıran bir programdır. Burjuva partilerin programlarına karşı, bankaların holdinglerin, tefecilerin, rantçıların, çetelerin, ittifakına karşı biz emekçilerin, işçi sınıfının ve halkın ittifak programını ortaya koyduk. Sınıfa karşı sınıf. Sermayeye karşı emeğin çıkarlarını savunan bir ittifaktır. Buna hep beraber sahip çıkacağız. İşçi sınıfı dümenin başına geçecek yoksa gemi yolunu bulamaz. Patronların, burjuvaların adaylarına karşı işçiler de aday olmalı, fabrikada ve işyerlerindeki mücadele siyasal alanda da olmalı.”
Buluşmaya katılan ve söz alan tekstil, tersane ve metal işçileri yaşadıkları sorunlara dikkat çekerken, talepleri etrafında bir mücadele yürütülmesi vurgusu yaptı.
‘SÜSLÜ ŞEYLERLE KANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR’
Toplantıya katılan ETF direnişçilerinden bir işçi, “Tabii seçimlere çok az bir zaman kaldı. Bu saatten itibaren hiç durmamak, ne kadar çok dokunabileceğimiz insan varsa dokunmamız gerekiyor. Siz işçiler bu işin kaptanı, yön vereni olmalı diyorsunuz. Biz de fabrikalarda ne kadar insana dokunabilmeli, bu ittifakın izlediği yolu iyi anlatmalıyız. Karşımızdakiler sermayenin hedeflerini de bertaraf etmemiz bunu da iyi anlatmamız gerekiyor çünkü o kadar süslü şeylerle kandırılıyoruz ki şu dönem. Bugün EYT çıktı, ben de onlardan bir tanesiydim. Bu dönem erzak dağıtma, para dağıtma da verilecektir. Eskiden tanzimler açtılar, bir ay sonra bitti. Ben isterdim ki devletimiz bu tanzimleri sürekli devam ettirseydi de biz de sürekli ucuz ve taze gıdaya ulaşabilseydik. Ama bu seçim malzemesiydi, bu yüzden bir ay sürdü. Bu süreçte böyle şeyler yapacaklar.”
Aynı işçi promosyon sorununa da dikkat çekti: “Ben 25 senedir işçiyim. Hiç promosyon almadım. Ama patronlar alıyor bunu. İşçiler ekmek parası mecbur sesini çıkartamıyor. Sendikalar da sessiz. İşçiler yönlendirilmiyor, en ufak bir şeyde geçiştiriliyoruz. Sendika ‘işçi arkamızda durduğu sürece biz çözeriz bu meseleyi’ diyor. Ama nasıl duracağız, ne yapacağımıza dair hiçbir şey söylemiyor. Kafanızı çok yormayın siz biz halledeceğiz diyor. Anlatmıyor, aydınlatmıyor. Gerginliğe gerek yok, sesinizi çıkarmayın diyor. Promosyonun yasal güvence altına alınmasını istiyoruz. Bu patronun inisiyatifine kalmamalı. Çünkü bu benim hakkım, benim paramı patron alıyor!”
Bir başka ETF işçisi ise, “Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ne kadar işçilerin yanında olduğunu biz direnişimiz sürecinde gördük. Emek Partisi özellikle o süreçte yanımızdaydı ve bize güç verdik. Nasıl yol alacağımızı birlikte gördük. Bu yüzden Pazar günü mitingde olacağız" dedi.
TERSANE İŞÇİLERİ YAŞADIKLARI SORUNLARI ANLATTI
Genç bir tersane işçisi, “Yalova’daki iş cinayetini hatırlarsınız. Kemeri öldükten sonra bağlanan işçi… Biz o işçi ile aynı yerde çalışırdık. Firmanın sahibi arkadaşımın ailesi ile anlaşma yaptı şikayetçi olmasın diye. Bu davanın resmen üzerini kapattılar. Olayı ört pas ettiler. Orada kemeri takmaya çalışanları döven işçileri de işten attılar” diyerek iş cinayetlerine dikkat çekti. Tersanedeki çalışma düzeninin sümen altı edildiğini, bir can pazarı hali olduğunu söyleyen tersane işçisi, her gün bir iş kazası olduğunu, işçilerin duruma alıştırıldığını, ölümün sıradanlaştırıldığını söylerken yaşadığı barınma sorunlarına da dikkat çekti. “Kalabalık pansiyonlarda sağlıksız koşullarda kalıyoruz. Aynı zamanda tersane ücretlerimiz koşullarımıza göre düşük. Zamlarımız hala belirsiz. İşçiler işten atılma korkusuyla alacağı yevmiyeyi bilmeden çalışıyor şu anda.”
Başka bir tersane işçisi ise, “Ciddi bir barınma problemi var. Ev bulmak, kirayı ödeyebilmek çok çok zor. Baraka gibi evlere 5 bin lira istiyorlar. Bir de bizim çok da gündeme getirilmeyen temel sorunlarımızdan biri yaşadığımız meslek hastalıkları. Bunların gündem edilmesi, sesimizin duyulmasını istiyoruz” dedi.
SENDİKAL MÜCADELE ÖNÜNDEKİ ENGELLERİN KALDIRILMASI TALEP EDİLDİ
Bir metal işçisi ise, sendikal mücadele önündeki engellere kendi fabrikalarındaki sorunu anlatarak dikkat çekti: “Bizim iş yeri 3 sene önce sendikaya üye oldu. Yetki belgesini aldı ama işveren itiraz etti. Bakanlık yetki verirken, işverene neden itiraz hakkı veriyor? Bu itiraz sürecinde mahkeme de çok uzun sürüyor ve işçiler bu süreçte işten çıkarılınca üye de azalıyor. Bu sürecin kısaltılması ya da bu itiraz hakkının patrona verilmemesi için de bir şeyler yapılmalı.”
İşçilerin ardından söz alan Akdeniz, işçilerin sorun ve taleplerini gündeme getirmeye devam edeceklerini ve bu sorunlar karşısında birlikte mücadelenin çözüm olduğunu söylerken bunun için de ittifakın sahiplenilmesi çağrısını yineledi.
AKDENİZ KADINLARIN TALEPLERİNİ DE DİNLEDİ
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde kadınlarla bir araya gelen Akdeniz, burada da kadınların sorunlarını ve taleplerini dinledi. Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan, kadınların yoksulluğunun her geçen gün daha da arttığını ocak ayının ilk 12 gününde 240 kadının gıda yardımı talebinde bulunduğunu söyledi. Geçtiğimiz yıla göre şiddetin ve yoksulluğun daha da derinleştiğini ve kendilerine yardım talebiyle gelen kadınların sayısında ciddi bir artış olduğunu söyleyen Doğan, çözümün mücadele olduğunu vurgularken seçim dönemine ilişkin ise vaatlerin havada uçuştuğunu, ancak kadınların taleplerinin görülmemesi ve seçim malzemesi edilmesine karşı da mücadele edeceklerini söyledi.
Akdeniz ise konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Kiminiz fabrikadan çıktınız, kiminiz işten çıktınız geldiniz, kiminiz belki çocuklarını evde bıraktınız ama zaten kadınlar biraz böyle bir hengamenin içerisinde hep mücadelenin bir parçası olmak zorunda kalıyorlar. Eğer bir şeyi değiştireceksek, birlikte değiştireceğiz. Birlikte yol yürüyeceğiz. Bu ülkeyi bu karanlıktan çıkartmak istiyoruz. Bunun için çabalıyoruz. Bugünkü ziyaretimizin bir nedeni de bu. Çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Çok önemli bir seçim olacak. Türkiye'de derdimiz güçlü bir halk cephesi oluşturmak, güçlü bir halk ittifakı oluşturmak. Bu açıdan cumhur ittifakı tek adam yönetimi dediğimiz sistem çürümüş bir düzeni temsil ediyor. Cebimize giren para ay sonunu getirir mi onu düşünüyoruz. Çocuklar de yeterince beslenemiyor. Yani Cumhur ittifakı çocuğa düşman, kadına düşman, işçiye düşman, grev yasaklıyor. Bütün dertleri bir avuç zengin sınıfın daha da çok zengin olması. O yüzden bizim yollarımız ayrı, biz halk için ekonomi diyoruz. Halk egemenliği savunuyoruz. Bunu nasıl sağlayacağız peki? Çok kazananlar çok vergi verecekler. Az kazananlar az vergi verecekler. Servet vergisi koyacağız. Biz halktan toplanan vergileri halka vereceğiz. Zengin sınıfların kazandığı bugüne kadar yeter. Bu sefer onlar verecekler. Burada bir dayanışma ağınız var. En büyük gücünüz bu. Bununla siyasete müdahale edeceksiniz. Bizim partimizin adayları işçiler olacak, emekçiler olacak, sizler olacaksınız. Emek ve özgürlük ittifakı da bunu yapacak. Bunun mücadelesini vereceğiz.”
Akdeniz, Dernek ziyaretinin ardından 2017 yılında okul çıkışı öldürülen lise öğrencisi Helin Palandöken adına Aydınlı Mahallesinde kurulan kütüphaneye ziyarette bulunarak kütüphaneye kitap bağışı yaparak katkıda bulundu.