Tunceli ASHM’de taciz iddiası: Çocuklar iftira tutanağı ile tehdit edildi, iddialar savcılığa bildirilmedi!
Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı kurumlarda kalan kız çocukları, katıldıkları gezide kurum müdürlerinden E.Ç'nin rahatsız edici davranışları olduğu iddia etti.
Fotoğraf: Gülnaz Bingöl/csgorselarsiv.org
Orhan KURUL
Dersim
Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne (ASHM) bağlı kurumlarda kalan kız çocukları, 2022 yılının ekim ayında kurum müdürlerinden E.Ç’nin de eşlik ettiği Urfa ve Mardin gezisine katıldı. İddiaya göre gezi sırasında bazı kız çocukları E.Ç.’nin kendilerine dönük rahatsız edici davranışlarının olduğunu aktarırken durumu kurum görevlilerine bildirdi. Buna rağmen ekim ayından aralık ayının son günlerine kadar yasal bir işlem yapılmadı. Ancak kız çocuklarına yönelik taciz iddiası aralık ayının sonunda yeniden gündem oldu.
ASHM’de görevli kişilerle kız çocuklarının kurum müdürü E.Ç’ye ilişkin iddialarını konuşurken, Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü ve valilik özel kalemi ile de görüşmeler gerçekleştirdik. Cevaplanması gereken pek çok soru, olaya dair çokça soru işareti var. Haber kaynaklarımızın güvenliği sebebiyle isim vermeden iddiaları aktaracağız…
“GEREKİRSE İFTİRA TUTANAĞI TUT!”
Verilen bilgilere göre, Tunceli ASHM’ye bağlı kuruluşlarda kalan kız çocukları için zaman zaman düzenlenen gezilerden biri ekim 2022’de Urfa ve Mardin’e yapıldı. Halfeti’de yapılan tekne turu dönüşünde kız çocuklarından ikisi gezi sırasında kendilerine eşlik eden E.Ç.’nin teknede ve dönüş yolunda arabada kendilerine fiziksel temasta bulunduğunu kurumda çalışan bir personele anlattı. Personel durumu kurum psikoloğuna iletirken, kurum psikoloğu çocuklarla yalnız görüşmek yerine çocukların iddialarını E.Ç’ye iletti. Psikolog eşliğinde çocuklarla görüşen E.Ç. görüşmede “Benim de çocuklarım var, kötü bir niyetim yoktu, yanlış anladınız” derken psikoloğa da “Gerekirse iftira tutanağı tut” dedi.
ŞİFAHİ SORUŞTURMA
Ekim ayında yapılan görüşmenin ardından kurumun bazı çalışanları tarafından olayın adeta üzerinin örtülmek istendiği aktarılırken, aralık ayının sonunda olayın basına yansıyacağına dair söylentiler ortaya çıkınca “şifahi soruşturma” başlatıldı. Ancak başlatılan soruşturmanın olayı aydınlatmak için değil olayın kapatılması için başlatıldığını dile getiren çalışanlar, “Kurumda kalan 10’un üzerinde kız çocuğu var. Araştırmayı uygun şartlarda yapmak gerek. Başta adı geçen iki kız çocuğu olmak üzere bütün çocukların ifadelerini psikolog eşliğinde, Çocuk İzlem Merkezinde (ÇİM) almak gerek. Burada ÇİM yok. Bu çocukların Elazığ’a götürülmesi gerekiyordu, ancak o yapılmadı. O yapılmadığı gibi burada da yapılan görüşmeler de insanlarda soru işareti bırakıyor. Valiliğin soruşturma başlatması üzerine görevlendirilen psikolog, E.Ç’nin nikah şahitliğini yapan B. adlı psikolog! Bunu da geçelim… Psikologla beraber N. adlı müdür yardımcısı da görüşmelere katılıyor. Çocuklar N.’den korkabilir, yaşadıkları her şeyi de anlatamayabilir” diye konuştu.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER İL MÜDÜRÜ: İDDİALARIN ASILSIZ OLDUĞU YÖNÜNDE KANAATİMİZ OLUŞTU
İddiaları sormak üzere ulaştığımız Tunceli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Ali Ekber Yurt, olaya dair bir soruşturmanın yürütüldüğünü söyleyerek soruşturmaya dair durum için de şunları söyledi: “Gerek kurum psikologları gerek İl Sağlık Müdürlüğü psikologları tarafından görüşmeler yapıldı. Psikologların gerekli görüşme raporları (11 Ocak Çarşamba itibarıyla) elimize ulaştı. İddiaların asılsız olduğuna dair kanaatimiz oluştu. Ama daha detaylandırmamız gerekirse detaylandırırız.”
VALİLİK ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ: ORTAK GÖRÜŞ BÖYLE BİR KONUNUN OLMADIĞI YÖNÜNDE
Valilik Özel Kalem Müdürlüğü ile de olaya dair yaptığımız görüşmede şunlar dile getirildi: “3 ayrı seferde 3 ayrı kurumdan psikolog ve sosyal çalışmacı görevlendirilmiş sayın Valimizin talimatıyla 3 ayrı inceleme başlatılmış. 3 ayrı kurumdan gelen sosyal çalışmacıların ve psikologların ortak kanaati ve inceleme raporlarında 3’ünün ortak görüşü de böyle bir konu olmadığı yönünde. Psikolog raporlarında ve sosyal çalışmacı raporlarında tacizin t’si geçse zaten yer yerinden oynar, gereken yapılır. 3 ayrı raporda da böyle bir konunun olmadığı belirtilmiş o sebeple şahsa karşı herhangi bir işlem yapılmamış. Yoksa tabiki kişi açığa da alınır, suç duyurusunda da bulunulur. Adli ve idari yönden bütün soruşturmalar başlatılır. Böyle iğrenç bir konuda kimse kimseyi de koruyamaz.”
“E.Ç. BU SUÇU İŞLEMEMİŞSE BUNU PSİKOLOGLAR DEĞİL MAHKEME ONAYLAMALI”
“İddialar asılsız” diyen ASHM müdürü ile böyle bir konunun olmadığı yönünde uzman görüşünün olduğunu söyleyen özel kalem müdürünün aksine “E.Ç. suçsuz olabilir. Ancak bu iddianın yasal çerçeveler doğrultusunda araştırılması gerekmez miydi?” diye soran çalışanlar, “E.Ç.’nin suçsuzluğunu buradaki kurumlarda çalışan psikologlar değil mahkeme onaylamalı!” değerlendirmesinde bulundu.
CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR…
Yaklaşık iki buçuk ay önce bir şekilde kapatılmaya çalışılan ancak gelinen aşamada soruşturulduğu söylenen bu olaya dair cevaplanması gereken sorular var:
- E.Ç’nin bugüne kadar görevden alınması ve soruşturmanın bu şekilde yürütülmesi gerekmez miydi?
- E.Ç’nin ekim ayından sonra yapılan gezilere katıldığı iddiası doğru mu?
- Ekim ayında çocukların şikayeti üzerine E.Ç. ve psikolog, çocuklarla görüştükten sonra, E.Ç. durumu il müdürü ve yardımcısı Y.B.’ye ilettiğini personele bildirmiş. Bildirilmesine rağmen neden o tarihte soruşturma başlatılmamış?
- ASHM, psikolog B. ve İl müdür yardımcısı N.’yi çocuklarla görüşmeye gönderip durumu anladıktan sonra çocukları neden hastane psikoloğuna gönderdi? Olumsuz bir durum olduysa neden savcılığa bildirmedi? Olumsuz bir durum yok ise niçin çocuklar başka psikoloğa gönderildi?
- Çocuklarla özel görüşmeye giren müdür yardımcısı N. biyoloji öğretmeni olmasına rağmen hangi sıfatla görüşmeye katıldı?
- İddiaların şifahen araştırılma kararı alındığı halde kurum psikoloğu yerine bağımsız bir psikolog niye görevlendirilmedi?
- Çocukları koruma amaçlı kurulan bu kurumlarda, çocukların şikâyetlerini ya da rahatsızlıklarını dile getirmeleri desteklenmesi gerekirken iddia edilen olay niçin iftira olarak yorumlandı?
- Bütün bu süreçlerde soruşturma ve karar merci savcılık olmasına rağmen iddialar neden savcılığa iletilmedi? Bu kadar iddia varken savcılık harekete geçecek mi?