Elini kalbine koy…
EN az on yıldır senaryo yazarak paramı kazanıyorum. Övünerek benim hiç silah külahla işim olmadı demek isterdim, olamadı. Yazarlık yaptığım, bence aşka en tatlı güzellemelerden biri olan “Asi” dizisinde bile esas oğlanın eline silahı alıp takır takır adam indirmişliği var. İddiamın tersine o bölümde de dizinin reytingi baş
Televizyonun karşısına geçtiğimizde ise senaristin aklı, yaratıcı görsellik o çıplak olduğunda tahammül edilemez olanı, şiddeti süslemeye girişir. Kıvrak zekanın bir ürünü, hiç beklenmeyenin çarpıcılığında seyredilmesi zevkli bir ana dönüşür. Şiddet uygulayanı ne kadar “Ama adam haklıydı, çok üstüne geldiler” tozuna bularsanız, şiddeti daha da harlandırabilirsiniz. Gerekçesini bulursanız madurdan mükemmel zalim yaparsınız. Bir de buna silahtan fazlasını koyup kadın erkek arasındaki dildeki şiddeti ekleyin. Bu söylemi, el birliğiyle ürettikçe üretip, dallandırıp budaklandırdıkça daha da iyi yazarlar olup kendi sırtımızı pat patlıyoruz. Bir araştırmada birçok töre cinayetinin bir anlık karar sonunda geçekleşmediklerini, aile üyelerinin uzun bir stratejik çalışmalar yaptığını okumuştum. Onlar da senaryolar yazıyorlar, bir fark var bizimkilerde sahne bitince oyuncu ayağa kalkıyor.
Elin kalbe konması tek çözüm bence, oradan gelen ses akıldan çok farklıdır, hep iyiyi hep açıklığı ister, vicdan da tam o elin altındaki yerde yaşar.
* Senaryo yazarı