Ek zam anlaşması: Zafer değil göz boyama, yüzde 34 değil tek haneli zam
MESS grup sözleşmesi kapsamındaki metal işçileri yakın tarihte ilk kez ek zam aldı. Gerçek ek zam oranını ele almadan önce ek zammı zorunlu kılan süreci hatırlamakta fayda var.
Fotoğraf:Birleşik Metal-İş
Engin KAYA
İstanbul
MESS grup sözleşmesi kapsamındaki metal işçileri yakın tarihte ilk kez ek zam aldı. Önceki gün Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ve Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci ortak imzasıyla yayımlanan açıklamada, MESS ile devam eden müzakerelerin mutabakatla sonuçlandığı ve anlaşmayla birlikte elde edilen toplam zam oranının yüzde 34 olduğu duyuruldu.
Gerçek ek zam oranını ele almadan önce ek zammı zorunlu kılan süreci hatırlamakta fayda var.
Bu süreç aslında, üç sendikanın sefalet sözleşmesini “zafer” olarak sunduğu, geçtiğimiz yılın başında başlamıştı. 12 Ocak 2022 tarihinde sabaha karşı 02.30 sıralarında imzalanan MESS grup toplu iş sözleşmesi, metal iş kolundaki en büyük sendika olan Türk Metal tarafından “Zafer yine metal emekçilerinin*” başlığıyla sunuldu. Diğer sendikalar da TİS’i benzer açıklamalarla duyurdu. İmzalanan TİS’e göre ücretlere yüzde 10 ve saat ücretlerine brüt 3,70 TL zam yapılmıştı. Bu TİS bırakalım ücretleri korumayı, reel olarak devasa gerileme demekti.
FİTİL 1 YIL ÖNCE ATEŞLENMİŞTİ
3 sendikanın başkanları, önceki gün olduğu gibi, ortak fotoğraf vererek duyurdukları sözleşmelerini yere göğe sığdıramazken, gerçekte bu sözleşme 2022 Ocak ayındaki yaygın işçi eylemlerinin de fitilini ateşlemişti. Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Mersin Çimsataş’ta işçiler iş bırakmış, sendikalarının ve konfederasyonlarının kendilerini yalnız bırakması nedeniyle yenilmişlerdi.
2023’e geldiğimizde 10 yıl ve altı kıdemi olan metal işçilerinin ücreti asgari ücret veya bir tık üzerinde olacak kadar gerilemişti. Fabrikalarda ek zam talebi yüksek sesle dillendirilirken, hoşnutsuzluk eyleme dönüşmüş, patlama öğeleri birikmeye başlamıştı.
Fabrikaları bu şekilde yönetmeyeceğini, üretimi sürdüremeyeceğini fark eden patronların, ek zam talebini karşılamaktan başka seçeneği yoktu.
İŞÇİNİN TALEPLERİNDEN UZAK
Üç sendikanın başkan ve yöneticileri önceki gün yine ortak fotoğraf verdiler. Yine zafer olarak duyurulsa da yine işçilerin talepleri görmezden gelindi atılan imzalarda. Durumu matematikle ve birkaç örnekle açıklayalım:
Üç sendikanın imzaladığı protokolle işe giriş ücreti asgari ücretin yüzde 8 fazlası olmuştur. Ancak sendikalı iş yerlerindeki ve MESS sözleşmelerindeki genel uygulama zaten işe giriş ücretinin asgari ücretin yüzde 5 fazlası veya rakamsal karşılığı olarak belirlenmesidir. Bu halde bu kalemden asgari ücretli işçinin eline geçen gerçekte en fazla yüzde 3 zamdır.
İkinci zam kalemi her kıdem yılı için, saat ücretlerine, brüt 10,5 TL’yi geçmemek üzere, brüt 70 kuruş eklenmesi olmuştur. Yani 1 yıl kıdemi olan işçi, 1 Ocak 2023 tarihindeki ücreti asgari ücret kabul edildiğinde, bu kalemden de yüzde 1,45 zam alacaktır. Kıdemi 5 yıl olan işçi bakımından buradan gelecek zam yüzde 7,20 olabilecektir. Yani 5 yıllık kıdem sahip asgari ücretli bir işçinin ücretine yapılan zam gerçekte yüzde 10’un altındadır. 70 kuruş kıdem zammına 10,5 TL/15 yıl kıdem sınırlaması getirildiğinden, gerçek ek zam hiçbir şekilde yüzde 15’i geçmemektedir. 15 yıllık kıdemi olan işçinin baz ücreti asgari ücret olmadığından, imzalanan protokolün karşılığı reel olarak ortalama yüzde 10 civarında ek zamdır. İşe giriş ücretinin tamamını dahi kazanım saysalar, ek zammın yine açıkladıkları yüzde 34’ün yarısına dahi ulaşması mümkün değildir.
YÜZDE 15 ZATEN CEPTEYDİ
Sendikacılar işçilerin itirazlarına karşın MESS’in TİS’deki mart zammını 2 ay öne çekme önerisine imza atmışlardır. Böylece işin cila kısmını da halletmişlerdir.
Çünkü yürürlükteki toplu iş sözleşmesi gereğince, 2023 yılı mart ayında, zaten son 6 aylık enflasyon oranında ücret zammı alınacaktır. 6 aylık enflasyonun yüzde 15’i geçeceği de aşikardır. Dolayısıyla zaten cepte olan bu zammı yüzde 15 olarak iki ay erken almak, işçilerin taleplerinin karşılanması ya da işçilerin ücretlerinde yaşanan erimeyi karşılamak olarak değerlendirilemez. Yaşanan yoksullaşmaya rağmen zafer demek ise olsa olsa göz boyama olur.
* Türk Metal Dergisi, Sayı 235
{{479703}}