Siyaset Bilimci Aytaç: Seçim tarihini belirlemek de maniple aracı
Erdoğan'ın seçim tarihi açıklamasının ardından süreci değerlendiren Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç, seçim tarihlerinin de seçmenleri maniple etmenin bir aracı haline geldiğini söyledi.
Fotoğraf: Kayhan Özer/AA
Metin TAŞKIRAN
İstanbul
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta seçimi işaret etmesinin ardından başlayan süreci değerlendiren Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç, iktidar gücüyle seçim çevrelerinin belirlenmesi, seçim usullerinin kararlaştırılması, sayım tekniklerinin belirlenmesi gibi bir dizi başka karar yetkisiyle birlikte seçim tarihlerinin de seçmenleri maniple etmenin bir aracı haline geldiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlerde 14 Mayıs’ı işaret etmesini değerlendiren Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç, “Asıl mesele ‘neden’ sorusundan çok ‘kim’ sorusuyla ilgili bence. Asıl mesele seçim tarihlerinin Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran gücün veya Cumhurbaşkanının yetkisiyle belirlenebilmesinde. Bu durum seçim tarihlerini ‘temsil adaleti’, ‘seçim güvenliği’, ‘yönetimde etkinlik’ veya ‘siyasal istikrar’ gibi temsili rejimlerin amaca uygun bir şekilde işlemesini sağlayan demokratik ilkelerin ışığında belirlemekten uzaklaştırıyor. Siyasi aktörlerin kısa vadeli ve partizanca çıkar pazarlıklarının bir konusu haline getiriyor. Seçim çevrelerinin belirlenmesi, seçim usullerinin kararlaştırılması, sayım tekniklerinin belirlenmesi gibi bir dizi başka karar yetkisiyle birlikte seçim tarihlerinin belirlenmesi de seçmenleri maniple etmenin bir aracı haline geliyor. Böyle baktığımızda seçim sürecinin düzenleyen tüm prosedürlerin seçmen manipülasyonuna elvermeyecek şekilde ve adil ve demokratik bir seçimin gereklerine uygun olarak yapılmasını sağlamak gerekiyor. Aksi takdirde, görünüşte seçmen yöneticileri belirliyor olsa da, gerçekte seçmenlerin yer, zaman ve koşulların düzenlenmesi yoluyla siyasi aktörlerce belirlenmesi gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bu durum, bir kişinin kendi davasının yargıcı olmasından çok da farklı gözükmüyor bana: Kendini belirleyecek seçmeni seçmek, seçim koşullarını tayin ederek onları yönlendirmek!”
Seçimlere Cumhurbaşkanı kararıyla gidilmesinin Erdoğan’ın açısından fırsat olduğunu belirten Aytaç, “Sadece Cumhurbaşkanlığı veya milletvekili seçimi değil, başörtüsü gibi konularda referandum yoluyla seçmen üç sandıkla karşı karşıya kalabilir. Böyle bir çoklu ve karmaşık seçim süreci sadece Meclisi fesih yetkisiyle mümkündür demiyorum, sadece eli bu konuda daha da güçlenmiş olur” dedi.
Öte yandan seçim güvenliği ve seçim katılımıyla ilgili bazı riskleri de arttırabileceğini ifade eden Aytaç, Erdoğan’ın sandıklara ve seçmen iradesine sadece oyların sayımı, geçerli veya geçersiz oyların belirlenmesi gibi yollarla müdahale etmediğini, bunun yanında yargı üzerindeki gücünü devreye sokarak siyasi rakiplerini devre dışı bırakmak (Demirtaş’ın mahkum edilmesi, İmamoğlu’nun yasaklanması veya HDP’nin kapatılması gibi davaları kastederek) gibi yöntemleri de kullandığını söyledi.